Şu corona illeti sadece sağlığımızı tehdit etmekle kalmadı, sosyal ve ekonomik hayatları da alabora etti.
Devleti yönetenler insanların haklı olarak salgının yayılmasını önlemek için evde kalmalarını, yani sosyal ve ekonomik hayattan izole duruma gelinmesini istedi.
Sadece bizde değil, tüm dünyada aynı yol izlenmektedir.
Ancak hayatın idame ettirilmesi kaygısı, en az corona virüsü kadar tehdit boyutlarına geldi.
Bu nedenle devletler bir dizi ekonomik önlemleri hayata geçirdiler.
Bizde bunu yaptık ve Cumhurbaşkanın başkanlığında toplanan bakanlar ve çeşitli kurumlar alınacak önlemleri konuştular ve kamuoyuna açıkladılar.
“Almanya 500 milyar avro, Fransa 350 milyar avro, İtalya 250 milyar avro, ABD 1,2 trilyon Dolar tutarında bir ekonomik paket açıklarken bizde açıklanan paketin toplamı 15 milyar dolarda kaldı…
Böylesine bir felaket karşısında işvereninden esnafına, işçisinden işsizine, çiftçisinden ihracatçısına kadar toplumun her kesimi ekonomik faaliyetlerini durdurur ya da yavaşlatırken bu miktardaki desteğin can suyu bile olamayacağı çok açıktır.”
Özellikle geliriyle cari açığımızın 3 de 2 sini karşılayan “TURİZM SEKTÖRÜNDE” durum hiç de iç açıcı değil.
Otel sahipleri ve acenteler ses çıkarmasalar da için için alçak sesle tedirginlikleri ifade ediyorlar…
Konaklama vergisi ertelendi denildi…
Otelcilerde diyor ki, “iyi de konaklayan yok ki, vergisinin ertelenmesinin bir işlevi olsun.” Ve devam ediyorlar sıkıntıları ifade etmeye…
“Kredi taksitleri, elektrik, doğalgaz, su paraları kapıya dayandığında pek çok turistik tesis bu paraları ödeyemediği için ya bankalarla karşı karşıya gelecek ya elektrik şirketleri ile ya da belediyelerle.”
Açıklanan pakette bunlara bir erteleme, otellere düşük faizli bir geçici koruma sağlanamaz mıydı?
Hele “TURİZM ÇALIŞANLARININ” durumu tamamen berbat…
Sadece Antalya’da 300 bine yakın turizm çalışanı var…
Sezon bittikten sonra Mart ayında iş başı yapmak için bekliyorlardı…
Bir kış boyunca borca yaşayan çalışanlar, sezonla birlikte işbaşı yaptıklarında bu borcu ödeyebilmeyi umarken şimdi borçlarını ödeyemedikleri gibi elde avuçta ne varsa bitirdiklerinden kara kara düşünüyorlar…
Ev kirası, elektrik-su-doğalgaz parası bir yana pazara gidip sebze-meyve alacak paraları bile kalmamış durumda…
Açıklanan pakette “kısa çalışma ödeneğinden” söz edilmiş…
Bu ödeneği alabilmeleri için “son 120 gün SGK primlerinin ödemiş olması” şartı var…
Yahu bu nasıl iştir…
Çalışanlar zaten sezon bittiğinde “ücretsiz izinli” olarak işten ayrılıyorlar, yani son 120 gün prim ödenmesi mümkün değil…
Böylesine gerçekçi olmayan kısa çalışma ödeneği gibi bir önlem yerine, turizmin çalışanlarına kadrolu ya da mevsimlik diye ayırt etmeden “İşsizlik Fonundan” en az 6 ay asgari ücret üzerinden maaş ödenmesi yapılabilirdi.
Ancak bunu yapamazlar…
Çünkü yapılan açıklamalara göre “İşsizlik Fonunda” birken paralar patronlara kredi desteği olarak verildiğinden;
Merkez Bankasındaki “kara günler için saklanan yedek akçeler de Genel Bütçeye aktarıldığından” turizmin ne işverenlerine ne de çalışanlarına bu krizi atlatacak bir kaynak sağlamaları mümkün değil…
Çok sevdiğim bir söz vardır:
“Kurt kışı geçirmeye geçirir de yediği ayazı asla unutmaz…”