TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) İ düzenlediği 20’nci Girişim ve İş Dünyası Zirvesi’nde yaptığı konuşmada bana göre altı kırmızı çizgilerle çizilmesi gereken bir konuşma…
Gerek toplumun içinde bulunduğu durum, gerekse ekonominin saklanan inişine karşın TÜSİAD’ın bu cümleleri unutulmaması gereken gerçekler olarak yüksek sesle dile geliyor. Ekonominin çökme noktasına geldiği günümüzde gündem değiştirilmeye çalışılıyor. İşte bu nedenle TÜSİAD Başkanı Cannsen Başaran Symes’in sözlerini altını kırmızı kalın çizgilerle çizmek adına köşemde yer veriyorum.
DÜZENSİZLİK ÇAĞI
“Veriler, ekonomik büyümenin ciddi boyutlarda yavaşladığını, işsizliğin uzun zamandır hiç olmadığı kadar yükseldiğini gösteriyor. Son iki haftadır hızlı bir şekilde yükselen döviz kurunun, enflasyon beklentileri ve dolayısıyla uzun vadeli faizler üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerden fazlasıyla endişe duyuyoruz. Güvenlik sorunlarımız son derece büyük, farkındayız ama bu sorunların ne iktisadi alanda ne demokratikleşmede ilerlememizin önüne geçmesine izin vermemeliyiz. Bu tür zor değişim dönemlerinden geçerken en çok dikkat etmemiz gereken, iktisadi kurumlar, demokratik hak ve özgürlükler, rekabet gücümüz, uluslararası zemindeki yerimiz, işbirliklerimiz gibi alanlardaki kazanımlarımızı kaybetmemek. Ne olursa olsun temel hak ve özgürlüklerden, demokrasiden taviz vermeden, refah seviyesi yüksek, sosyal ve ekonomik kalkınmasını başarmış bir ülke olma hedefimizde kararlılıkla ilerlemeliyiz. Normalleşme için güvenin yeniden acilen tesisi gerekiyor”
Ekonomiye vurgu yaparken bir de demokrasinin ve sosyal adalet dağılımının da değerlendirilmesini yapan TÜSİAD, dünyada üzerinde durulması gereken ana konulardan birinin toplumlarda giderek artan şekilde, adalete inancın azalması ve özellikle 2008 krizinden sonra sosyo- ekonomik eşitsizliğin artması olduğuna da dikkat çekiyor.
ADALET DUYGUSU
Toplumda her kesimin haksızlığa uğradığını düşündüğü bir zamanda bunun nedenlerini de ortaya koyan Symes, adeta gündemde bugünlerde tartışılan konuların altını çizerek, bakın ne diyor:
“Biliyorsunuz, artık teknolojinin ve iletişim araçlarının çok hızlı geliştiği bir çağdayız. İnsanlar bilgiye ve birbirlerine anında ulaşabiliyorlar. En baskıcı ve otoriter devletlerin bile bir noktadan sonra bunun önüne geçmeleri imkânsız. Sansürlerin, bilgiye ulaşma konusunda anlamını yitirdiği bir dönem bu. Bir toplumda adalet duygusu sarsılıyorsa, sistemin toplumun farklı kesimlerine karşı adil işlediğine inanç zayıflıyorsa, gelirin ve fırsatların adil dağılmadığına yönelik kanı giderek artıyorsa, kendini dışlanmış görenler çoğalıyorsa, yeni kuşakların öncekilerden daha iyi yaşayacağına dair umutlar azalıyorsa, hem ekonomik hem de siyasal meşruiyet de gittikçe artan şekilde sorgulanır, toplumlar da buldukları her fırsatta tepkilerini bir şekilde gösterir. Kullanılan dil, izlenen politikalar, odaklanılan konular, kutuplaşma, kavga ve savaşlar mı olacak yoksa gelişen teknolojiyi özellikle çocuklar için daha demokratik, daha refah seviyesi yüksek, daha adil bir dünya için nasıl kullanılacağı mı tartışılacak.”
Yorumlar
Kalan Karakter: