Muhittin Başkanın seçildikten sonra kamu çıkarları adına yaptığı en önemli hamlesi “Konyaaltı sahili ihalesini iptal etmek oldu…”
Antalya halkı, kamu malından kişilere rant sağlama ihalesinin iptal edilmesini alkışladı…
Değil CHP’nin, sağduyu sahibi ve ülke çıkarlarını kişilerin çıkarlarından önce ele alan her siyasi partinin asla kabul edemeyeceği bu ihalenin iptalini “Antalya İdare mahkemesi durdurdu…”
Yargı kararlarına elbette saygılıyız çünkü demokrasinin temel dayanağı “adil yargıdır…”
Bu olayda yargı kararı var ama bu kararın ”adil” olduğunu söylemek mümkün değil.
Gerek kanunlarımızın ve gerekse hukuk sistemimizin önceliği “kamunun çıkarını korumak” olduğu halde, İdare Mahkemesinin bu kararında ne yazık ki kamu çıkarı gözetilmemiştir.
İhalenin iptal gerekçesi “ciddi kamu zararı oluşması” olduğu halde, İdare Mahkemesi konuyu bu yönüyle değil, yapılan “ihalenin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı” noktasından hareket etmiştir.
İmalata tek bir kuruş harcamadığı halde kamunun parası ile 254 milyon TL harcanarak yapılan sahil düzenlemesinin ALKOÇ firmasına adeta “ben yemiyorum sen ye” dercesine verilmesinde ne kamu yararı vardır, ne de halkın hizmetlerden daha ucuz ve daha kaliteli faydalanması vardır.
Üstelik Büyükşehir Belediyesi iç denetim raporlarında, İç İşleri Bakanlığının sahil ihalesi ile ilgili raporlarında ve Sayıştay raporlarında “Konyaaltı sahil ihalesinde açık kamu zararı vardır” hükmü yer almış olmasına rağmen ne yazık ki İdare mahkemesi bu üç resmi raporu dikkate almamıştır.
Dünyanın neresinde kamu parasıyla yapılan bir işletme yüzde 2 bile olmayan kira karşılığında birilerine peşkeş çekilmiştir?
Üstelik bu işletmenin temizlik, peyzaj ve bakımlarını yine Belediyenin üstlenmesi sözleşme ile hükme bağlanmış ve Muhittin Başkanın ifadesiyle 9 ayda “10,5 milyon TL zarar” edilmiştir.
Gerek sahilin imalatıyla ilgili harcanan paralar, gerekse sonrasında yapılan temizlik, peyzaj, bakım ve onarım paraları “Antalya halkından toplanan vergilerdir.”
Halk bu vergileri, ALKOÇ firması bu sayede dolar milyarderi olsun diye vermemiştir.
“Vergi sisteminin esası; toplanan vergilerin yeniden vergiyi ödeyenlere hizmet olarak geri dönmesidir…”
254 milyon TL ve sonrasında harcanan bu vergilerle yapılan yatırımlar halka değil, yandaşlara bırakılmış ve yine halk para vererek vergileriyle oluşan bu işletmeden faydalanma zorunda bırakılmıştır…
Neoliberal sistemin en ilkel şekilde uygulandığı ülkelerde bile böyle bir soygun göremezsiniz…
“Av. Mustafa Şahin’in” konuyla ilgili yaptığı şu açıklama son derece önemlidir.
“Davanın esası devam ediyor ve işin esası, ihalenin kamuyu zarara uğratıp uğratmaması, bu amaca hizmet eden bir ihale yapılıp yapılmadığının belirlenmesi iken, bu aşamada, şaibeli ihalenin yapılmamış olmasını yeterli gören yürütmeyi durdurma kararı ile telafisi imkânsız zararları önleme adına kamunun değil, kişiye özel menfaat beklentisi karşılanmış oldu”.
Umarım İdare Mahkemesi vereceği nihai kararında kamu çıkarlarını gözetir…