Şimdi diyeceksiniz ki, haahh bir futbol yazmadığın kalmıştı ona da el attın…
Haklısınız ama bu yazımın futbol yorumcularının sahadaki taktik ve çalımlarıyla ilgili olmadığını okuyunca anlayacaksınız…
Futbol bugün futbolcu satışları, menajerlik ücretleri, tribün gelirleri, yayıncı gelirleri, lisanslı ürün satışı, İDDAA gelirleri ve tabii ki canlı bahis oyunları gelirleri ile artık bir spor olmanın çok ötesine geçerek Türkiye’de yaklaşık 10 milyar dolarlık bir sektör, bir endüstri halini almıştır.
Yani cari açığımızın 5’te biri demektir bu büyüklük…
*****
Şimdi futboldan kısaca uzaklaşalım, siyasetin oluşturduğu sermayeye gelelim
AKP, 2002’de iktidara geldikten sonra, öncelikle siyasal gücünü kullanarak “sermaye transferiyle” kendi sermaye grubunu oluşturmaya başladı ve bugün 5’li grup denilen “Mehmet Cengiz, Kalyon, Limak, Kolin, MNG” gruplarını olağanüstü bir sermaye gücüne ulaştırdı.
Bu büyüklük sadece devlet ihaleleriyle oluşmadı.
İş kaybına uğrayan orta üstü ve orta işletmelerin iflasıyla paranın el değiştirmesi yoluyla da oluşturuldu.
“Mehmet Karamehmet, Aydın Doğan ve Cem Uzan” gibi aile şirketlerinin ellerindeki bankalar ve işletmeler zorlanarak birer birer el değiştirmesi sağlandı…
Bu işletmeler ve bankalar, önce TMSF’ye oradan da 5’li gruba ve onlara yakın diğer sermaye gruplarına paslandı…
Bu büyüklükte olup da, AKP’nin sermayesine el koymaya gücünün yetmediği bir tek “KOÇ Grubu” kalmıştı.
Koç Grubunun uluslar arası ilişkileri ve dış yatırımlarındaki gücünü kırmayı başaramadılar ama bu gücü kırmak için de hayatın her alanında ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalıştılar ve hala da çalışıyorlar…
Sanayi, finans ve hizmet sektörlerinde KOÇ Grubunun gücünü kıramayan AKP, bu kez KOÇ ailesinin “İnan Kıraç ve Rahmi Koç” üzerinden dolaylı kontrolündeki Galatasaray ve Beşiktaş ile “Ali Koç” üzerinden doğrudan kontrol ettikleri Fenerbahçe’nin olduğu futbol sektörüne el attılar…
Federasyonun başına önce Koç Grubu ile nizalı olan “Yıldırım Demirören” ve sonra da beşli gruptan biri olan “Limak’ın sahibi Nihat Özdemir”, Kulüpler Birliğinin başına da Emine Erdoğan’ın eniştesi olan “Göksel Gümüşdağ” getirildi.
*****
Üç büyük kulüp hem Federasyonun aldığı finans sınırlaması kararlarıyla, hem de AKP’nin kontrolündeki büyük kurumlardan reklam almalarının yolu kesilerek iyice borç batağına saplandırılıp futbolcularının maaşlarını bile veremez duruma getirildi.
Daha önceleri bu sıkıntıdan kurtulmak için bankalardan kredi alabilen üç büyüklere Federasyon, aldığı bir kararla kredi için sadece devlet bankalarına gidebilecekleri iletildi.
Devlet bankaları da verecekleri kredide daha önceleri olmayan “şahsi kefalet” şartını koydular…
Yani bu kredi 2 yıl sonra ödenemezse Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç’un önüne 2 milyarlık bir fatura konulacak demekti.
“Ali Koç ile beraber Galatasaray ve Beşiktaş Kulüpleri Federasyonun bu kararını imzalamadılar ve direndiler…
Yani AKP’nin oyununa gelmediler…”
AKP, bir yandan Koç ile bu alanda soğuk savaşını sürdürürken diğer yandan enişte Göksel Gümüşdağı’ın başkanlığına getirildiği ve bir proje takımı olan Başakşehir futbol takımını finansörlerince adeta paraya boğuldu.
Üç büyükler finans sıkıntısı içerisine kıvrandırılırken Başakşehir şampiyon yapıldı…
Şimdi anlaşıldı mı “futbolun sadece futbol olmadığı…”