Barış Pınarı adı verilen askeri operasyona CHP liderinin “içimiz yana yana evet” diyeceğiz demesi ve bu yönde oy kullanması, gerek CHP tabanının bir kesiminde ve gerekse de CHP dışı solda ciddi bir tartışmaya ve tabiri caizse hüsrana yol açtı.
İktidara alternatif olan ana muhalefet partisinin, 17 yıldır yaptığı her işte Türkiye’yi çıkmaza sürükleyen, işsizlik başta olmak üzere ekonomik felaketleri yaşatan, izlenen dış politika ile Türkiye’yi yalnızlaştıran iktidara neden bu desteği verdiği sanırım ilerleyen yıllarda çokça tartışılacak bir konu olacak.
Ancak CHP’nin neden “evet” dediğini anlamak için biraz geriye gitmekte fayda var.
7 Haziran 2015 genel seçiminden sonra siyasi kulvar değiştiren Erdoğan ve AK Parti iktidarı, PKK üzerinden çok güçlü bir “Türk milliyetçiliği” rüzgarı estirmeye başladı.
Havuz medyası aracılığı ile estirilen bu rüzgâr, Suriye iç savaşının yarattığı sorunlar yumağı ile giderek daha güçlü esmeye başladı ve zaten bilinçaltında yerleşik olan milliyetçi genleri yerinden oynattı ve giderek “şoven” bir tırmanışa dönüştü.
Bugün bu rüzgâr artık neredeyse şoven fırtınaya dönüşmüş duruma geldi.
CHP’nin bu rüzgârın önünde sürüklenmesinin iki temel nedeni var.
- Geçmişte bu rüzgâra karşı mücadele eden ve bu kışkırtmaları durdurabilen sol/sosyalist hareketlerin çok zayıf ve güçsüz oluşu CHP’yi gereken siyasi destekten yoksun bıraktı.
Nitekim Sezgin Tanrıkulu’nun operasyona karşı çıkışı sosyal medya da linçe dönüşünce CHP sözcüleri, Tanrıkulu’nu sahiplenmedi ve “onun şahsi görüşüdür partiyi bağlamaz” tavrını toplumun hemen önüne koydular.
Tabanında ulusalcı denen yapının da “evete” yakın durması CHP yönetiminin işini biraz olsa da kolaylaştırdı.
- Operasyona “evet” demenin ikinci nedeni ise iktidar için yüzde 51 barajın olmasıdır.
CHP, son yerel seçimde iktidar için yaptığı “ittifakların” olumlu olduğunu gördü.
Bu ittifakı bir biçimde genel seçime kadar sürdürmesinin zorunluluğu onu evet demeye iten bir başka neden olmuştur.
Her ne kadar Erdoğan ve Bahçeli oluşturulan milliyetçi pazardan en büyük payı alacak olsa da siyasi gelecek için kendi hesabına da bir payın düşmesi çabası içinde oldu CHP.
Kaldı ki ittifakın İYİ Parti kanadı, en başından beri bu operasyona en büyük desteği verdi ve operasyon için iktidara açık çek verdi.
Kısacası, “içimiz yana yana evet” demenin anlamı; bu operasyona evet denmeyeceğini iyi biliyoruz ancak bunu topluma anlatacak argümanlardan yoksunuz.
Keza, önümüzde ki iktidar seçimi için ittifakı bozacak her türlü girişimden uzak durmamız gerektiğini de biliyoruz.
Suriye konusunda yapılan yanlışları ancak iktidar olursak düzeltebiliriz.
İktidar olmak içinde estirilen rüzgârdan en büyük payı almak zorundayız…
Yani “kendimiz gibi değil, ittifakların ortak paydası gibi” olmak zorundayız…