Çağımızın en önemli ruhsal sıkıntılarından olan kuşku, aslında kesin olmayan verilerdir.
Bir kimsenin ya da bir grubun başka birinin ya da grubun davranışı hakkında kimi belirtilere, izlenimlere, sezgilere göre fikir sahibi olarak ancak kesin bilgilere dayandırılmayan olumsuz şüphelerle bakılan her durum kuşkudur.
Bir kimsenin içtenliği, bir olayın gerçeğe uygunluğu, bir şeyin gerçekleşmesi konusunda kararsızlık, yine kuşkuya yol açan durumlardır diyebiliriz. Ortaya atılan bir söz ya da olayların saptırılarak anlatılmasında iyi niyetten kuşku duymak gerekir.
Her bilgi doğru olmayabilir. Kesin olmadığı düşünülen verilerden herhangi birini reddetmek de kuşku sonucudur. Bir yargı, bir algıyı açık ve net olarak ortaya çıkarabilmek için en doğru davranış doğru kaynaklardan bilgilenmekle olacaktır. Sürekli aynı, olumsuz, doğru olmayan konuların topluma aktarılmasıyla kuşku temalı saplantılar belirginleşir ve kanıt ya da apaçıklık isteyen gündelik yaşamın en sıradan hali bile saplantılı belirtileri açığa çıkarır.
Aktarılan bilgilerin doğruluğunu denetlemek ve denemek için kullanılan argümanlar bilimle ilgili her şey olmalıdır. Kişilere ya da gruplara, sürekli doğru olmayan bilgiler aktarılırken şu ya da bu varsayılmış olan doğru sanılan bilgi kirliliğini sarsma yolundaki ilk girişim kuşkudur.
Kuşkuyla doğruyu arama yoluna giren topluluklar söz konusu dayatılan yalan yanlış bilgilerin başlangıçdaki haliyle yani tarihteki akışıyla tanışıp olumlu bir değer kazandığında ham bilgiyle karşılaşırlar.
İnsan umutsuzluk yoluna girdiği zaman, dünyanın saydam olmadığını fark ettiği anda gerçekleri keşfeder, bu keşfin kendisi de bir doğrudur. Doğru tektir. Kişi neyin yanlışı dayatma, neyin doğru olduğunu ancak kendi vicdanıyla bulabilir. İnsanlar, hayatın derin hareketlerini, yüzeysel topolojilerilerini, bölük pörçüklüğünü, bilinçdışının kaynaşmalarını vicdan sesiyle netleştirirler.
Ne yazık ki, düşünce yapısı gereği, inanmaya yatkın ve herkesçe kabul edilmiş inançlardan, tarihi geçmişten, gerçeklerden kuşku duymaya eğilimli bir topluluk oluştu. İnanmazlık, kuşkucu gösteren bir davranış biçimidir; bir konu, bir kişi, ülkenin tarihi gibi konularda kuşkucu bir tutum almak, doğru bilgiden uzaklaştıran akıl tutulması durumudur.
Soyut bir olumsuzlaşmanın sonucu olan evrensel kuşku, verimsiz bir tutumdur. Kuşkucu kişiler ve topluluklar hiçlik’ten başka bir şey görmezler ve bu hiç’liğin sonucu olanın hiç’lik olduğunu unuturlar.
Ne diyelim; herkes doğruları görsün, aklını kullanıp, doğruya doğru yönelsin, yanıldığını bir an evvel görsün.
Yorumlar
Kalan Karakter: