Garip bir devire denk geldik hep birlikte.
Tuhaf şeylere tanıklık ettik.
Gündem sıkıntımız hiç olmadı,
konuşacak , tartışacak, okuyacak sayısız olayımız,olaylarımız oldu.
Bu durumdan en çok nemalanan sektör elbette ki gazetecilik olmuş olabilir.
Mesela -Bu gün ne yazsam?
Derdi yoktur bu ülkenin kalem oynatanlarının.
Ekrandan dert anlatanlarının.
Sadece doğruyu çok doğruyu yazarsam /söylersem kaç sene yatarım yada ne kadar ceza alırımdan öte bir dert taşımaz bizim ülkenin “düzgün”yazanları.
Nerden geldim bu konuya derseniz.
Maskeden aklıma geldi.
Soysuz bir gazetecinin ekranda yüzünü gördüğümde içimden geçen ses
-Bu sürekli değiştirdikleri maskeleri ile yaşamak zor olsa gerek diye düşünürken beynimdeki fikir uçuşmalarına engel olamadım.
Sahi salgın savar olarak şimdi bize lazım olan o maskelere takıldı aklım?
Sayıları yeterli mi ?
Sistem iyi mi?
Transparan olduğunu gördü gözlerim.
Gözlerim bozuk mu?
Dağıtım şekli eczacıyı zorluyor mu?
Onu riske atıyor mu?
Maskeye fesat karışıyor mu?
Hayat dediğiniz ucuz mu?
Düşündükçe kan beyninize çıkıyor mu?
Kanın beyne çıkma durumu , tansiyonu etkiliyor mu?
Binbir deli soru beyninizi kemirmiyor mu?
Maske nerede?
Dağa kaçtı?
Dağ nerede dedirtmiyor mu?
Cehapeli belediyelerin kapılara kadar bıraktıkları maskelere el konur mu?
El konursa ne olur?
Tutuklu mu yargılanırlar?
Yada ifadeleri alınıp salınırlar mı ?
Bilmiyorum ...
Ve galiba deliriyorum!