“Bu Kur’an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.” (İbrahim, 14/52)
Kur’an’ın hem indiriliş sebebini hem de hedefini bir cümleyle özetleyen bu ayet, kutsal Kitabımızla bağımızı göstermesi bakımından büyük önem arz etmektedir. “Bu (kitap) insanlara bir bildiridir” ifadesiyle anlıyoruz ki, rengi, dili, milleti ve cinsiyeti ne olursa olsun bütün insanları muhatap almıştır. On dört asırdır tüm insanları uyarmaya, düşünmeye ve öğüt almaya davet etmekte olan yüce Kitabımız bu gün de bizlere seslenmektedir. Dünya ve ahiret mutluluğunun kapılarını açan kutsal Kitabımızı okuyup üzerinde tefekkür etmek ve ondan öğüt almalıyız.
Kur’ân bütün insanların kılavuzu, yol göstericisidir. (Bakara, 2/185) İnsanları en doğru olana iletir. (İsrâ, 17/9) Okunması ibadettir, her harfine bir hasene/güzel amel sevabı verilir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.), “Kim Allah’ın kitabından bir harf okursa ona on hasene (sevabı) verilir. Haseneye (güzel amele) on katı ile mükâfat verilir. Size elif lam mim bir harftir demiyorum. Elif bir harf, lam bir harf, mim bir harftir.”(Tirmizî, “Fedâilü’l-Kur’ân”, 16) buyurmuştur.
Her Müslümanın bu emirlere uyarak Kur’ân’ı öğrenmesi ve sürekli okuması gerekir. Bu emri yerine getirenler ilahî övgüye mazhar olurlar. Çünkü Yüce Allah Kur’ân okuyanları övmektedir: “Şüphesiz, Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler. Allah kendilerine mükâfatlarını tam olarak versin ve kendi lütfundan daha da artırsın diye (böyle yaparlar.) Şüphesiz o Allah çok bağışlayandır, şükrün karşılığını çokça verendir.”(Fâtır, 35/29–30)
Peygamberimiz (s.a.s.), "Sizin en hayırlınız Kur'ân'ı öğrenen ve öğretendir."(Tirmizî, “Fedâilü'l-Kur'ân”, 15) anlamındaki hadisi ile Kur’ân’ın okunmasını ve hükümlerinin öğrenilmesini teşvik etmektedir.
Yine sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) Kur’ân’ı öğrenen, okuyan, emir ve yasaklarına riayet eden kimselerin en hayırlı ve en faziletli kimseler olduğunu, okunan Kur’ân’ın kıyamet gününde sahibine şefaatçi olacağını bildirerek müminleri Kur’ân öğrenmeye ve okumaya teşvik etmiştir:
“Kur’ân’ı öğrenin ve okuyun.” (Tirmizî, “Fedâilül-Kur’ân”, 2)
“Evlerinizi namaz ve Kur’ân okuma ile aydınlatın, süsleyin.” (Süyûtî, Câmi’u’s-Sağîr, No: 9291)
Kur’ân okunan evde manevi bir aydınlık, huzur ve ferahlık olur. Çünkü Kur’ân okunan evde rahmet melekleri bulunur, şeytanlar uzak durur. Kur’an-ı Kerim’i okumakla huzur buluruz. Onu okumak aynı zamanda bir zikirdir. Okumamız karşılığında da sevap ve mükâfat kazanırız. Ayrıca Kur’an-ı Kerim, kendisini okuyanlara şefaat edecektir. Sevgili Peygamberimiz bu durumu şöyle beyan ediyor:
“Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir.” (Müslim, “Müsâfirîn”, 252) Allah’ın sadece okunması için bir kitap göndermeyeceğini her aklıselim kabul eder.
Kur’ân’ı okumaktan maksat, onu anlamak, anlamaktan maksat hükümlerini uygulamaktır. Kur’ân-ı okumanın amacı hayatımızı ondaki ilahî emir ve yasaklara uydurmaktır. Bunun için de Kur’ân-ı anlamak ve üzerinde gereği gibi düşünmek gerekir. Kur’ân-ı anlamaksızın onun sadece metnini okumak sevap olmakla birlikte asıl amaç onu anlamak ve uygulamaktır. Kur’ân, asla dünyalık amaçlarla okunmamalı, bir kazanç aracı yapılmamalıdır. Kur’an’ı yalnız okumakla yetinmemeli, onda yer alan emir ve yasaklara uyarak hidayet ve rahmete kavuşmalıyız. Bu konuda Sâd suresinin 29. ayetinde ifade edilen; “Bu Kur’an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz bir kitaptır” açıklamasını da hiç unutmamalıyız.
İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Kur’anın anlayıp hayatımıza uygulamak için okunması gerektiği konusunda şöyle der:
İbret olmaz bize her gün okuruz ezber de
Yoksa hiç mana aranmaz mı bu ayetlerde
Lafzı muhkem yalnız anlaşılan Kur’an’ın
Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın
Ya açar nazmı celilin bakarız yaprağına
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına
İnmemiştir hele Kur’an şunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için.
Kur’ân’ın inmeye devam ettiği süreçte sahâbîler inen sure ve ayetleri titizlikle takip eder, onları öğrenir ve hükümlerini uygulamaya koyarlardı. Anlayamadıkları, tereddüt ettikleri yerleri Rasûlullah’a sorarlardı.
Şimdi hepimiz soralım kendimize Allah’tan geldiğine gönülden inanan insanlar olarak bu ezelî Kelam’ın madde ve mana dünyamızdaki yeri nedir? Her biri bizim için bir öğüt, şifa hidayet ve rahmet kaynağı (Yûnus 10/57) olan ayetler üzerinde düşünüp onlardan yeterince öğüt alıyor muyuz acaba?
Son olarak şu ayete kulak verelim:
“Andolsun ki Kur’an’ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; yok mudur öğüt alan?” (Kamer,54/22)
Not: Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde hizmet veren Kur’an Kursları Antalya’mızda da 28.09.2015 tarihi itibariyle açılmıştır. Kur’an öğrenmek isteyen bay-bayan 4-6 yaş grubu yavrularımız dâhil her yaş grubu vatandaşlarımız Kur’an-ı Kerim ve Dini Bilgiler öğrenmek için bu kurslarımızdan yararlanabilirler.