Antalya’nın eski şöhreti hemen hemen hiç kalmadı.
“Portakal” ile anılırdı; anılmaz oldu! Portakal bahçeleri, seralar apartmanlara, sitelere ve yazlık köşklere dönüştü.
“Film Festivali” vardı; onu da kaybettik.
En sonunda adını bile değiştirdik; Antalyalı değil; bir avuç davetlilerin “festivali” oluverdi!
TURİZM
Antalya’nın elindeki son “koz” turizm idi; onu da yok etmeye başladılar.
Önceleri esnafa kızarlardı: “Turiste iyi davranmıyorsunuz, atletle dolaşıyorsunuz, tavla oynuyorsunuz, hanutçu ile çalışıyorsunuz” derlerdi.
Ama turist sayısı yine de düşmezdi.
İsraillilere “oyun yasağı” getirilince; ilk darbeyi oradan yedik.
Sonra Kaleiçi’ne giren yollara engeller koyduk.
Tramvay yolları yaptık; insanları taşıdık ama yolları, ticareti iyice kapattık; farkına varmadık.
Yollar, geçitler, tünellerle doldurduk; Antalya’nın içini ve dışını faydası olsun diye! Ama olmadı. Neredeyse İstanbul’a benzeyecek trafik işkencesiyle!
Turizm, Antalya ve çevresi için bir can damarı olmasına rağmen; maalesef onda da ağırlık sahil boylarına verildi. Doğa katledildi. Beş-on yıldızlı otellerle tıka basa dolduruldu.
ANTALYA VE KALEİÇİ UNUTULDU
Tüm turistleri Antalya ve civarına çekenler Kaleiçi’ni unuttular.
Yıkık dökük tarihi harabelere; eski konaklar da eklenince Kaleiçi cazibesini iyice kayıp etti!
Turist sayısı gittikçe düştü.
NEDEN?
Madem turizmden ekmek yiyen bir şehiriz; ona sahip çıkmamız gerekmez mi?
Biz de tam tersi yapılıyor; tarih, ve doğal güzellikleri görmek için gelen turistlerin önlerine hep “çirkinlik ve engeller” koyuyoruz.
Örnek; KIZILAY
Senelerdir Kalekapısı ve diğer parklardan çıkmaz oldu.
Neymiş “kan bağışı alıyoruz” muş; arkadaş başka yer mi yok koskoca Antalya’da!
Ne işiniz var burada? Şart mı?
Şimdi de “Kapalıyol-Şarampol” yerleştiler iyice!
Sabah çadırı yolun ağzına kuruyorlar, akşam söküyorlar.
Onlar da “işportacı” olmuşlar; “geel kan bağışına geel” diyerek yoldan geçenleri adeta zorlayarak kan verdirmeye çalışıyorlar!
Efendiler,
Burası turistik bir şehir. Lütfen suiistimal etmeyelim.
CUMHURİYET MEYDANI
Evet, bir haftadan fazla orası da kapatıldı.
Bir Kurum adına orayı “fuar alanı” yaptılar.
Yahu koskoca Antalya’da böyle bir fuar açmak için yer mi yok da gelip burayı kapattırıyorsunuz?
Karaoğlan Parkı, Cam Piramit veya bir başka yer de açılan fuarlar; fuar değil mi?
Ben fuar açanların hizmetlerine saygı duyuyorum.
Sözüm onlara değil!
Turistlerin Kaleiçi’ne girmesi için ilk geldikleri geniş alan burası. Buradan Kaleiçi’ni, Yat Limanı’nı ve dağlarımızı görüyorlar.
Orada gayet güzel bir Atatürk Anıtımız var.
HANİ NEREDE?
Bu yılki fuarı çığırından çıkmışa benziyor!
ATATÜRK anıtı çevresini saran barakalardan; dışarıdan bakılınca görülemediği gibi, içeriden de masa sandalyelerle adeta perdelenmiş durumda idi!
???
DÜŞÜNÜYORUM
DÜŞÜNDÜĞÜMÜ
DÜŞÜNEMİYORUM!
Bu bir saygısızlık değimlidir?
Bizler ki; dini ve milli sembollere en çok sevgi ve saygı gösteren bir Türk Milletiyiz.
Böyle bir organizasyon çok çok hatalı olmuştur.
1. Turizm,
2. Atatürk Anıtı açısından.
Çok üzüldüm!
KALEİÇİ “TEXAS CITY” OLDU!
Dediğimiz nedenler ve benzerlerinden dolayı hep turist kayıp edince; Kaleiçi’nde evi, dükkânı ve iş yerleri olanlar da başka alternatif kaynak bulmaya yöneldiler.
Birahaneler; boşalan Kaleiçi sokaklarına sakallı-sakalsız, motorlu motorsuz gençleri çekmeye başladı.
Esnaf ve orada oturanlar bu gelişmelerden rahatsızdı.
Çünkü canlı ve cansız gürültülü müzik sesleri sabahlara kadar rahatsızlık veriyordu.
Çünkü birayı dışarıdan içen gençler çişlerini ve kusmuklarını sokaklara yapıyorlardı.
Çünkü motorlu ve arabalı gençler “eksoz gürültüsüyle” deşarj oluyorlardı.
Çünkü sokaklarda yayaların geçeceği yollara hep masa ve sandalyeler atılmıştı.
Belediyelerimiz de onlara destek verdi. Ruhsat verdi, işgal izni verdi. Vs. vs.
TEXAS
Teksas kavgalarıyla meşhur bir şehirdir ABD’de.
Geçen haftalarda bira içen gençlerle, motorlu gençler arasında bir münakaşa oluyor.
Motorlular yanlarına başka arkadaşlarını alarak Kaleiçi’ndeki bir yere baskına geliyorlar.
Yetmiyor biraz daha takviye alıp daha kalabalık geliyorlar.
Ve “pompalı” tabir edilen silahla olay daha da büyüyor.
Zarar ziyan yok ama Kaleiçi için çok kötü bir “propaganda” var.
Şu anda hepimiz aynı “Kaleiçi” gemisindeyiz.
Kaleiçi’nde yaşayan, bulunan herkesin; sevgi, saygıyı önce kendimize; sonrada turiste göstermemiz gerek!
Uymazsak!
Kaleiçi batar, sizler de bizler de beraber gideriz!
Ne lüzumu var!
Yorumlar
Kalan Karakter: