Kırcami, kırabilir…
Şu Kırcami meselesine oldu/bitti gıcık bakarım.
Gıcıklığımın nedeni ise; bir yöre halkının 30 yıldır siyasi partilerin elinde oyuncak olmasındandır.
Adamcağızlar 30 yıldır ne oğluna bir göz oda yapabiliyor, ne arazisine bir bakkal dükkânı açabiliyor…
Dile kolay, 10 mahalleyi içine alan 1400 hektarlık alandan ve bu alanda yaşayan yaklaşık 70 bin kişiden söz ediyoruz.
Nihayet uzun çabalardan sonra 2014 yılında 5 binlik plan Büyükşehir Meclisi’nden bütün partilerin oy birliği ile geçti.
Ama asıl zorluk binlik plan ile parselasyon planlarıydı ve 1400 hektarlık devasa alanın parselasyon planları Muratpaşa Belediyesi tarafından yapıldı, bitirildi ve onaylanması için Antalya Büyükşehir Başkanlığı’na teslim edildi.
30 yıldır çok kereler planlama yapıldı ama “ilk kez Kırcami için sona gelindi.”
Tabii ki ilk kez sona gelinmesi hem bu konuda en ağır sorumluluğu üstlenen Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal ve ekibini, hem de yöre halkını mutlu etti ve düğün/dernek bunu kutladılar, haklı olarak.
Lakin bu “pastadan siyasi nema alamayacağını” gören Türel, Uysal’a “Kimse şov yapmasın, herkes işini yapsın” diyerek bu mutluluğa limon sıkmaya çalıştı ama nafile…
Diyor ki Türel, “Benden randevu almadan halkı buraya getirerek şov yapılması şık olmadı…”
Aslında demek istediği şu:
“Bu şova neden beni de katmadınız, Kırcami’nin siyasi nemasını paylaşırdık…”
Ve arkasından da aba altından sopa gösteriyor:
“Kırcami Planlarının nihai kararı Büyükşehir Meclisi’ne aittir.”
Yani diyor ki Türel, “Ben sizlere şov yapmanın ne demek olduğunu gösteririm(!) yağma yok öyle, Kırcami’nin siyasi nemasını sizlere tek başınıza yedirmem…”
Peki, planlarla ilgili ne yapacaksınız Büyükşehir Meclisi’nde?
Mecliste çoğunluk oyları AK Parti’nin…
Askı sürecinde yapılacak itirazları kabul ederseniz ya da Muratpaşa Belediyesi’ne ait fen eşleri sahasını ticari alana çevirmemek için yaptığınız bürokratik engellemeler gibi yöntemlere başvurursanız ve hele “planlarla ilgili yargı süreci sürüyor, yargı kararlarını bekleyelim” gibi bir karar aldırırsanız planların onay süreci uzar, belki 2019 yılına kadar sarkabilir.
“Böyle bir durumda bunun bedelini siyasi olarak Türel ve AK Parti öder.”
Çünkü Muratpaşa Belediyesi ve Uysal 2 yıl çalışarak üzerlerine düşeni yapmış, topu Büyükşehir sahasına atmıştır.
Muhtemelen 2018 yılının ilk Meclis toplantısında bu planlar gündeme gelecek ve sürecin nasıl ilerleyeceğini hep birlikte göreceğiz…
Artık Kırcami halkı her seçimde siyasi malzeme olmaktan bıktı.
Bu planlamaya çomak sokacak olan siyasileri ilk seçimde kırabilir…
******
Şehir Camisi ödenek kıyma makinesi gibi…
Büyükşehir Meclisi’nde 2018 yılı bütçeleri görüşüldü ve kabul edildi.
Bütçenin hayali olduğunu, kent halkına bu bütçeyle kişi başına 1440 TL hizmet götürürken, yaklaşık 500 TL borçlandırdığını, bu borcun 12 yıl gibi çok kısa vadede ödenecek olmasının yaratacağı yeni zamları bir yana bırakıp Türel tarafından yaptırılan “Şehir Camisi” için ayrılan bütçeye bakalım.
Geçtiğimiz yıl 175 milyon TL ye ihalesi yapılan bu cami için 2018 bütçesine “ihtiyaca binaen 150 milyon TL ek ödenek” konulmuş.
Bunun nedenini Türel şöyle açıklıyor:
“10 bin kişilik kapalı alanı, 20 bin kişilik açık alanı olan bu camide aynı anda 30 bin kişi namaz kılabilecek. Bütçeye konulan ödenek ilerde sıkıntı yaşanmaması içindir. Yoksa ihale bedeli 175 milyon TL dir.”
Buyur buradan yak, denilecek bir açıklama.
Bırakın 30 bini, 10 bini bayramdan bayrama belki bin kişiyi bir araya getirebilecek böyle bir camiye Antalya’nın ihtiyacı olmadığı çok açık.
Neyse bunu da bir kalem geçelim ve şu “sıkıntı yaşanmaması için” bütçeye konulan 150 milyon TL ye gelelim.
Anlaşılan o ki, bu cami 175 milyon TL ye değil, 325 milyon TL ye mal olacak.
Bu kentte yaşayan ve camiye gitmeyen Sünniler, Aleviler, İslam olmayan diğer yurttaşlar ve hatta ateistler bayramdan bayrama namaza gidecek olan bin kişiye yaptırılan caminin parasını ödeyecek.
Cami yatırımını bu kadar “hassasiyetle” izleyen ve bir an önce bitirilmesi için olası sıkıntılara(!) karşı ne olur, ne olmaz diyerek ihale bedelinin üzerine 150 milyon ödenek koyan Türel’in diğer yatırımların karşılaşacağı sıkıntılar için böyle bir kaygısı yok.
Böyle bir bütçe savunmasının hiçbir muhasebatta izahı yoktur…
Bu olsa olsa günahların kefaretini nasıl ödeneceğinin yarattığı bir “sıkıntının” bütçe savunmasıdır.
Haa bir de aklıma takılan bir konu var.
Bu aralar AK Parti’de “Atatürkçülük” yükselen değer oldu.
Bu nedenle camiye “Atatürk Camisi” adı verilirse inanın şaşırmayacağım…
--------------------
KISA… KISA… KISA… KISA… KISA…
Atatürkçülüğün türevleri…
Atatürkçülük kavramı ile cuntacı faşist generaller dâhil, oynamayan kalmadı.
Siyasi partilerimizin en solundan en sağına kadar olan yelpazede hemen hepsi “Atatürkçü”
Sıkıştıkça kaçamak yapılan sığınak haline geldi.
En sık başvurulan seçim malzemesi oldu.
Sonuçta o kadar çok türevi oluştu ki gülmemek elde değil.
Devlet Atatürkçülüğü, jakoben Atatürkçülük, solcu Atatürkçülük, Diyanet Atatürkçülüğü, askeri Atatürkçülük, derken şimdi bir de ANKET ATATÜRKÇÜLÜĞÜ zuhur etti.
Yakında tarikat ve cemaatlerde Atatürkçü olduklarını ilan ederlerse şaşırmayacağım…
++
Seçim Kanunu’nda değişiklik
AK Parti 2019 seçimlerine giderken Seçim Kanunu’nda da değişikliğe gidiyor.
Sızan haberlere göre, Yüksek Seçim Kurulu’nun görev ve yetkilerini yeniden düzenlerken, üye yapısında da değişikliğe gidileceği belirtiliyor.
YSK’nın Yargıtay’ca seçilen 6. Danıştay’ca seçilen 5 üyesinin yanı sıra TBMM tarafından da üye seçimi öngörülüyor.
Oldu olacak seçimlerdeki itirazların görüşülüp karara bağlanacağı nihai yer olarak da TBMM gösterilsin.
Böylece seçim sonuçlarını YSK değil, TBMM ilan etsin.
Hali hazırda OHAL Kararnameleri Anayasa Mahkemesi’nin denetiminde değilken bu pekâlâ yapılabilir.
++
Sen neymişsin be Acun…
Acun Ilıcalı’yı hemen herkes tanır.
Ilıcalı, meğerse Şeyma Subaşı isimli hanımefendi ile evlenmiş.
Geçenlerde İstanbul Cumhuriyet Savcılığının açtığı bir soruşturma üzerine Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı ekipler 9 Aralık 2016 tarihinden itibaren sosyal medya hesapları aracılığı ile Şeyma Subaşı'na hakaret eden kişileri yakalamak için operasyon başlatmış.
CHP lideri Kılıçdaroğlu başta olmak üzere öne çıkmış her siyasiye sosyal medya üzerinden onlarca hakaret ediliyor ama şimdiye dek savcılıkların ne soruşturma açtığını ve ne de emniyetin operasyon yaptığını duymadım.
Vay be..! Demek ki Kılıçdaroğlu başta olmak üzere ülkeyi yöneten siyasi kadroların toplamı bir Şeyma kadar etmiyormuş…
+++
Yasin Arslan ne yapmaya çalışıyor?
Toplu ulaşım meselesi 10 yıldır bu kentin baş belası haline geldi.
Bir tarafta ulaşım esnafı, diğer tarafta Büyükşehir Belediyesi günde 400 bin insanımızı nasıl taşıyacaklarına bir türlü karar veremediler.
Tabii çileyi halk çekiyor…
Oysa çözüm çok basit.
Otobüs sayısını artırırsın, durakları da “akıllı durak” haline getirirsin sorun çözülür.
Durakların akıllı hale getirilmesi Antalyalıların kulaklarında “Türel vaadi” olarak kaldı ama otobüs meselesi Türel’in “200 otobüs alacağı” kararı (ki bu kararı muhalif bir gazeteci olarak destekledim) ile neredeyse çözülüyordu ki devreye Otobüsçüler Odası Başkanı Yasin Arslan girdi, bu karar ile mağdur olacaklarını Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’a iletince Türel geri adım atmak zorunda kaldı.
Ulaşım esnafının mağduriyeti(!) giderildi böylece ama halk mağdur olmaya devam ediyor.
Geçenlerde, halkın sıkıntıları artınca Arslan bir açıklama yaptı.
“Bana 6 ay süre verin toplu ulaşımı rahatlatacağım” dedi.
Hadiiii… Be Arslan kardeşim, elinde sihirli değnek olmadığına göre 10 yıldır çözülemeyen bu meseleyi nasıl çözeceksin?
Şunu bir anlat da bu halk şimdiden rahatlamaya başlasa nasıl olur sence?