Boğaçayı’nın kumunu kimler kazıdı?
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, yaptığı açıklamada; “Enerji, Kalkınma ve İçişleri Bakanlarının aralarında kurul kararı alarak Antalya’nın taş ocaklarını belediyeye devretme kararı aldıklarını” ifade etti.
Ve.. Bu devirle beraber Türel, “Artık Boğa Çayı Projesi’ni uygulamadaki engeller kalktı. Boğaçayı’ndaki taş ocaklarının kökünü kazıyacağız” dedi.
Kutluyorum, doğa katliamının bir parçası olan taş ocaklarının kökünün kazınması bu kentin ve doğanın kazanımı olacaktır.
Ancak hazır konu Boğaçayı’ndaki taş ocaklarından açılmışken kafama takılan bir soruyu da sormadan edemeyeceğim:
“Valilikteki Yatırım İzleme Birimi tarafından ihale ile satılması gerekirken, ihale falan yapılmaksızın korsan bir biçimde bu Boğaçayı’n binlerce kamyon dolusu kumunu kimler EXPO alanına ve hazır beton fabrikalarına taşıyarak sattı?”
Boğaçayı’nın kumundan elde edilen milyonlarca liralık haram para kimlerin kasasına girdi?
Hangi şirket onlarca kamyonunu bu iş için kiraya vererek, kumun parasına ortak oldu?
Türel, Boğaçayı’ndaki taş ocaklarının kökünü kazımaya hazırlanırken, kumunun kökünü kimlerin kazıdığını da araştırıp kamuoyuna açıklarsa gerçekten kutlayacağım kendisini…
****
Burdur Yolu’ndaki kavşaklar…
Belki birçoğunuzun haberi olmayan bir olay yaşanıyor.
“Burdur Karayolu üzerinde Korkuteli Kavşağı’ndan, Çubukbeli’ne kadar olan bölümde 6 adet köprülü kavşak inşası var.”
Hiçbir ihtiyaca cevap vermeyecek, anlamı olmayan, sadece yüklenici firmaya milyonlarca lira kazandırmaktan öte hiçbir aciliyeti olmayan bir yatırım.
Bu yol üzerinde Döşemealtı’na dönüşü olan kavşaklarda -6 yıldır bu yolu her gün kullanan birisi olarak söylüyorum- şimdiye dek trafik sıkışıklığına rastlamadım.
Teknik olarak söyleyecek olursak; bu yol üzerinde köprülü kavşak yapılması gerekiyorsa iki noktaya yapılması yeterli olacaktır.
Birisi, Batı Çevre yolunun da açılmasıyla 5 yolun kavşak noktası durumuna gelen Korkuteli kavşağıdır.
Burada 5 yoldan gelen araçlar giderek trafik sıkışıklığı yaratmaktadır.
Bir diğeri de Organize Sanayi Bölgesine girişi olan kavşaktır.
Her gün yüzlerce kamyon ve büyük tonajlı araçların giriş yaptığı bu kavşakta da trafik akışının rahatlatılması için köprülü kavşak yapılabilir.
Bunun dışında yaptırılan köprülü kavşaklar israf, yandaş sermayeye kazanç sağlamaktan öte bir anlamı olamayan yatırımlardır…
*****
Turgay Genç’in damgası var…
AK Parti Döşemealtı İlçe Kongresi’nde konuşan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, “Döşemealtı’na yapılan hizmetlerde AK Partinin damgasını ve mührünü görürsünüz” dedi.
Örnek olarak da Döşemealtı’na şehir hastanesi kurulacağını müjdelemiş.
Nedir şehir hastanesi?
Sağlık hizmetlerinin “yap-işlet” modeli ile sermayeye kar amaçlı açılan bir alandır.
Yani hükümet diyor ki, kardeşim sen buraya bir şehir hastanesi kur ve işlet.
Sana günlük 5 bin hasta geleceğini garanti ediyorum.
Bu sayının altında kalırsan aradaki farkı ben ödeyeceğim.
Tıpkı övüne övüne bitiremedikleri yeni yaptırılan köprüler gibi…
Şirketler köprüyü yapıyor, hükümette günlük 40 bin araç geçişi garantisi veriyor.
Bu sayı tutturulamazsa aradaki farkı yine devlet ödüyor.
Kısacası şu; sermayeye daha çok para kazandırmak için, devlet yapması gereken yatırımları şirketlere yaptırıyor ve zarar etmemeleri içinde her türlü garantiyi veriyor.
“Üzerinden geçmeyeceği köprünün, gidip muayene olamayacağı hastanenin parasını Gündoğmuş’taki, Akseki’deki, Korkuteli’ndeki halk ödüyor.”
Ayrıca merak ediyorum, Döşemealtı’nda AK Parti’nin damgasını taşıyan hangi yatırımlar var?
Alt yapıdan söz ediliyorsa, zaten Türel değil kim olursa olsun bu alt yapı yatırımlarını yapmak zorunda çünkü bu onun asli görevi, bunlar ekstra hizmetler falan değil.
Şunu da eklemeden geçmeyeyim; bugün Döşemealtı nispeten kasaba görüntüsünden çıkıp, bir şehir görüntüsüne kavuşmuşsa bunda “Döşemealtı Belediye Başkanı Turgay Genç ve ekibinin büyük becerisi ve katkısı vardır”
Onlarca yıl bir klinik açmaktan başka sağlık hizmeti getirmeyen AK Parti’nin yapması gerekeni Turgay Genç yaptı ve yakında ilçe hastanesini hizmete açıyor…
***
Türel’in kararı doğru…
Bu yıl 21 Ekim’de başlayacak olan Antalya Film Festivali her yıl olduğu gibi yine birçok tartışmaya sahne oldu.
Bu yıl ki tartışmanın nedeni, “Türel’in Festivalde Ulusal Film Yarışması bölümünü kaldırması ve yerli filmlerinde uluslararası bölümde yabancı filmlerle birlikte yarışması kararıdır. Bana göre bu karar doğru ve yerinde bir karardır.”
Yıllarca sen, ben bizim oğlan arasında sürdürülen ve katılan filmlerin büyük çoğunluğunun sanat niteliği düşük, gişe yapamayan filmlerden oluşması ulusal film yarışması bölümünün festivale yük olmasına yol açmıştır.
Belki başlangıçta ulusal sinemanın gelişmesi için bu destek gerekliydi ama artık dünyaya açılımın olduğu bir dönemde ulusal filmlerin Avrupa ölçeklerinde sanat ve gişe olayını yakalayacak düzeyde olması gerekir.
Dünyada saygınlığı olan uluslararası festivallerde onlarca Türk filmi ödül almış, büyük başarı göstermiştir.
Öyleyse Antalya Film Festivali’nde de yabancı filmlerle yarışacak erginliği ve özgüveni göstermesi ve kendine güvenmesi gerekir.
*****