Bakmak, gözün hareketidir. Görmek, gözün seçtiğidir. O zaman bakmak şahitlik, görmek akıl ve şuurla meydana gelen yürekten inen derinliktir.
Bakan kişi gönülle bakmazsa, görmesi mümkün olmayabilir. Bakmak fiil olduğu için, gönülle görmenin bir kademe altındadır. Görmek ile beraber insan aynı zamanda bakmış da olur mu? Olur. Öyleyse bakmak ile görmek aynı şey değilken, iç içe geçmiş iki eylem şeklinde görme kapsamında bakma şeklidir. Üff kafam karıştı. Dur bi’dakka...
Görmekteki tercih iradesi, bakmaktaki emir iradesinin üstündedir diyelim. Bakılan yerden görülür. Fakat görülen yerden de aynı zamanda bakılmış olur. Gözle bakıyorken gönülle görmek fark etmektir. Yani, farkı fark etmek görmekle mümkündür. Farkı fark edemeyene bu nedenle bakar kör denir. Bakmak gözle gerçekleşirken, görmek, aynı zamanda akılla beraber mümkündür. Zeminde görmek varsa, fark etmek kudreti kalp ve akılla sağlanır.
Bu da demek olur ki görmek akıl ve kalp bütünlüğünde gerçekleşir. Bakma aracı olarak gözü kullanan insan maddi ve manevi olarak iki yönlü idrak eder.
Göz, görme aracı değildir. Göz bakma aracı olarak görmeyi sağlayan bir araçtır. Nitekim gören göz değil, beyindir. Görmek ve bakmak birbirinden bu şekilde farklıdır.
Kusura bakılır mı, evet bakılır. Kusura bakılır, ama kusur görülmez. Bu ahlaki bir durum olarak edeble ilgili bir meseledir. Tefekkür..
Bir arının çiçekten çiçeğe konup bal yapması gibi, insan da kâinat kitabının sayfalarında seyahat ederken, tefekkür balı yapar.
Gönülle görmek,evrendeki eşsiz mükemmellikteki düzenden ders çıkarmak demektir.
Tefekkürün zıddı, fikirsizlik ve düşüncesizlik demektir.
Gönül gözünüzle gördüğünüz mutluluklar daim olsun.
Sevgiler…
Yorumlar
Kalan Karakter: