Doktorun odası. Havada asılı kalan o üç kelimelik tanı. Veya belki de bir öğretmenin endişeli telefonu. Ya da parktaki diğer annelerin “biraz tuhaf” bakışları.
Ve sonra o soru gelir. Önce fısıltıyla, sonra bir çığlık gibi: “Neden?”
“Neden benim çocuğum otizmli?”
Bu soruyu gecenin üçünde, karanlıkta tavanı izlerken kendinize kaç kez sorduğunuzu biliyorum. Google’a “Otizmin nedenleri”, “Ne hata yaptım?”, “Aşılar mı?”, “Hamilelikte yediğim o yemek mi?” diye yazdığınızı biliyorum.
Size bir sır vereyim mi? Bu soruyu soran her ebeveyn gibi, siz de önce korkmalısınız.
Evet, yanlış okumadınız. Korkun.
Gelecekten korkun. Çocuğunuzun akran zorbalığına uğrayacağı düşüncesinden, “benden sonra ne olacak?” kaygısından, toplu taşıma krizlerinden, okulda “sorunlu” olarak etiketlenmesinden korkun.
Bu korku sağlıklıdır. Çünkü bu korku, bir şeylerin “normal” olmadığını, mevcut düzenin sarsıldığını gösteren ilk alarmdır. Bu korku, sizin sevginizin, ebeveynlik içgüdünüzün en ham, en filtresiz halidir. Bu korku, bir şeyleri değiştirmek için size “kalk!” diyen ilk sinyaldir.
O korku olmadan, savaşamazsınız.
Korkun. Çünkü toplum, otizmli bir çocuğa ve ailesine henüz hazır değil. Onu kalıplara sokmaya çalışacaklar, “normal”leştirmek isteyecekler, “yaramaz” diyecekler, tuhaf bakacaklar. Korkun, çünkü bu bakışlarla tek başınıza mücadele etmek zorunda kalacaksınız.
Bu korkuyu sonuna kadar hissettiyseniz, şimdi o soruyu tekrar ele alalım.
“Neden?”
Sizi rahatlatmak için “Bilim tam olarak bilmiyor, genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir bileşkesi” demeyeceğim. Bu, bir gazete köşesi için fazla soğuk ve akademik.
Size daha dürüst bir cevap vereceğim:
“Neden?” sorusu bir tuzaktır.
Bu soru, geçmişe saplanıp kalmanıza neden olan bir bataklıktır. Sizi suçlu arayışına iter. Sizi “eğer şöyle yapsaydım”ların dipsiz kuyusuna çeker. Cevabı olmayan bu soruyla boğuşurken, gözünüzün önündeki en önemli şeyi kaçırırsınız: Çocuğunuzu.
Artık korktuğunuz ve “neden” sorusunun bir tuzak olduğunu anladığınız şu noktada, size ikinci emri veriyorum:
Şimdi de umutlanın.
Ama size pazarlanan o sahte, o “mucizevi tedavi”, “otizmi yendik” manşetlerinin pompaladığı ucuz umuttan bahsetmiyorum.
Gerçek bir umuttan bahsediyorum.
Çocuğunuzun potansiyeli için umutlanın. Bugün adını söyleyemiyor olabilir, ama yarın sizinle göz teması kurduğunda dünyanın en mutlu insanı olacağınız için umutlanın.
Erken müdahalenin gücü için umutlanın. Otizm bir hastalık değildir, bir farklılıktır. Ve bu farklılığın nasıl yönetileceğini, bu eşsiz beynin nasıl öğreneceğini bilen uzmanlar olduğu için umutlanın. Bilimin “nöroçeşitlilik” dediği şeyin, çocuğunuzun dünyaya herkesten farklı bir pencereden bakmasını sağlayan bir hediye olabileceği ihtimali için umutlanın.
Einstein’ın, Mozart’ın, Tesla’nın da “farklı” olduğunu hatırlayarak umutlanın.
Umutlanın, çünkü o ilk hissettiğiniz “korku” var ya... O korku, çocuğunuz için dağları yerinden oynatacak, eğitim sistemini karşısına alacak, gerekirse her gün okul kapısında nöbet tutacak bir kaplana dönüşmenizi sağlayacak olan yakıtın ta kendisidir.
“Neden benim çocuğum?” sorusunun cevabı yoktur.
“Şimdi çocuğum için ne yapacağım?” sorusunun ise binlerce cevabı var.
Ve bu cevapların hepsi “eğitim”, “sabır” ve “kabul” ile başlar.
Bana “Neden?” diye sormayın. Bana “Nasıl?” diye sorun. Cevap bende (ve benim gibi uzmanlarda).
O korkuyu alın. O korkuyu bir zırh yapın. O zırhı giyin ve şimdi umutla dolu bir savaşa hazırlanın. Yalnız değilsiniz, ama bu ordunun komutanı siz olmak zorundasınız.
Neden benim çocuğum otizmli!
Yayınlanma :
31.10.2025 12:00
Güncelleme
: 31.10.2025 14:03
 
                         
                                                            Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
 
                     
         
                                 
                                 
                                 
                                 
                                
Yorumlar 2
Kalan Karakter: