Bugün takvimler 3 Aralık’ı gösteriyor. Sosyal medya yine “En büyük engel sevgisizliktir” görselleriyle dolup taşacak. Kurumlar tebrik mesajları yayınlayacak, siyasiler çocuk başı okşadıkları fotoğrafları paylaşacak.
Peki, 4 Aralık sabahı ne olacak?
Söyleyeyim: O çocuklar, yine tekerlekli sandalyeleriyle bozuk kaldırımlarda mahsur kalacak. Otizmli öğrencim, yine o okuldan bu okula “kaynaştırma” adı altında sürüklenip dışlanacak. İşitme engelli genç, yine iş görüşmesinden eli boş dönecek.
O yüzden gelin, bu 3 Aralık’ta birbirimizi kandırmayalım.
“Sevgi” Kaldırım Yapmaz, “Hak” Yapar!
Yıllardır dilimize pelesenk olmuş o meşhur yalan: “Sevgi her engeli aşar.”
Hayır, aşmıyor.
Sevgi, bir apartmana rampa yapmaz.
Sevgi, bir görme engelli için sarı şeritleri otopark olmaktan kurtarmaz.
Sevgi, otizmli bir çocuğa nitelikli eğitim vermez.
Bunları ancak “HAK BİLİNCİ” ve “ADALET” yapar.
Engelli bireylerin bizden merhamete, acınmaya veya “vah vah”lanmaya ihtiyacı yok. Onların; herkes gibi sokağa çıkmaya, herkes gibi okula gitmeye, herkes gibi çalışmaya ve onurlu bir yaşam sürmeye hakları var. Bu hakları onlara vermek bir lütuf değil, toplumsal bir borçtur.
Engel Bedende Değil, Kafalardaki Bariyerdedir
Bir özel eğitim öğretmeni olarak her gün şahit oluyorum:
Benim öğrencimin engeli, sahip olduğu tanı değil.
Onun en büyük engeli;
Sınıfında onu istemeyen “endişeli” veliler.
Onu “sorun” olarak gören eğitim sistemi.
Kaldırıma arabasını park edip giden duyarsız sürücü.
Ve “bakışlarıyla” onu ezen toplum.
Siz rampanın önüne park etmediğinizde, engelli bireye “lütfetmiş” olmuyorsunuz; sadece medeni bir insan oluyorsunuz. Kaynaştırma öğrencisini sınıfta kabul ettiğinizde “hayırsever” olmuyorsunuz; sadece eğitim hakkına saygı duyuyorsunuz.
Bugün Bir Şey Yapın: Acımayı Bırakın, Alan Açın!
Bu 3 Aralık’ta sosyal medyada süslü bir cümle paylaşıp vicdanınızı rahatlatmayın.
Onun yerine:
Yolda gördüğünüz engelli bireye dik dik bakmayın, gülümseyin.
Apartmanınızdaki, okulunuzdaki, iş yerinizdeki engelleri sorgulayın.
Çocuğunuza, “farklı” olan arkadaşıyla oynamayı, onu dışlamamayı öğretin.
Unutmayın; bir toplumun gelişmişliği, en hızlı koşanıyla değil, en yavaş yürüyeniyle nasıl ilgilendiğiyle ölçülür.
Engelleri aşmak için sevgiden önce saygıya, merhametten önce haklara ihtiyacımız var.
3 Aralık “kutlama” günü değil, “farkına varma” günüdür.
Farkında mısınız…
3 Aralık’ta “Sevgi” masalları anlatmayın, hakları teslim edin!
Yayınlanma :
03.12.2025 09:30
Güncelleme
: 03.12.2025 09:30
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: