Genelkurmay’ın 18 Mart Şehitleri Anma Günü dolayısıyla yayınladığı üç afişte de Mustafa Kemal Atatürk yok. Her üçünde de, Türk askerine haklı övgüler var. “Vatanın her karış toprağında sen varsın” denilerek şehit ve gazilerin anılması da unutulmamış.
O askerler olmadan Çanakkale olmazdı. Memleketin dört bir yanından gelip savaş için, inanılmaz bir inançla savaşan gencecik insanlar… Neredeyse her aileden bir şehit var Çanakkale’de. Babama her bakışımda, Çanakkale’de iki kardeşiyle birlikte şehit düşen amcası genç Ömer’i görürüm; adı babamda yaşayan… Kim bilir kaç aile, şehitlerini çocuklarının adlarında yaşatıyor bu ülkede. Bugünün onlar sayesinde var olduğunu unutmuyor, unutamaz…
Usta tarihçi İlber Ortaylı, Çanakkale’de savaşanların, kurtardıkları topraktaki insanların, ‘vatandaşlık toplumu’na doğru önemli bir adım atmasını sağladıklarını söyler; “vatandaşlık toplumuna ve bilincine, bir ulusun bireyleri, filozofları okumaktan çok yaşadıklarıyla ulaşırlar” der.
Bugün ‘vatandaş’ olmamızda, ölüme yürüyen o askerlerin büyük katkısı var; ya Atatürk’ün?..
* * * * *
Çanakkale’yle ilgili yakın zamanda yaratılmaya çalışılan üç algı var. Birincisi; “Çanakkale geçilmedi de ne oldu, müttefikler yine İstanbul’a geldiler” diyerek Çanakkale’de yazılan tarihi küçümsemeye çalışmak. Bunun yanıtını yine İlber Hoca versin, çok uzatmadan ikincisine geçelim: “…İstanbul’a gelene kadar 3,5 yıl sürdü… İngiltere 1915’te oradan geçip rahatça İstanbul’u alsa, Türkiye saf dışı olurdu. Almanya elenecekti. Rusya ile birleşecekti Britanya kuvvetleri. Sonra nüfus değişecekti. Bugün İstanbul’u seyahat kitaplarında görecektik. Biz orada olmayacaktık. İngiliz İmparatorluğu, İstanbul’da bir üs edinmiş olacaktı. Çanakkale zaferi ile yeni bir Rusya, yeni bir Türkiye çıktı ortaya.”
Son zamanlarda yoğunlaşan bir başka iddia da, Çanakkale’de ‘İslam’ için savaşıldığı… Bunun altına, Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü yok saymak ve saydırmak için büyük çaba harcayan Tayyip Erdoğan bile imza atamıyor. 18 Mart mesajlarında, Atatürk’ün adını anmamaya özen gösterse de, ‘vatan’ ve ‘millet’ kavramlarını yok sayamıyor. Buyurun bir örnek: “Tarihte eşine çok az rastlanan bu büyük destan, namusu bildiği vatanının ve milletinin bekası için gözlerini kırpmadan canlarını vermeyi göze alan yüz binlerce kahramanın eseridir.” Gerçek tarihçiler, bu konuya tartışmıyorlar bile…
Gelelim Atatürk’ün Çanakkale zaferinde yok sayılması çabalarına… Tarihi ters yüz ederek “Atatürk Çanakkale’de yoktu” diyebilecek kadar aşırıya kaçan bu iddiaların nedeni; onu tarihin her sayfasından silme niyeti. Bu da, tarihçilerin tartışmakla zaman kaybetmeyecekleri bir konu. Onun için, tarihçileri bırakıp, o günü yaşayanların söylediklerine bakalım. Örneğin; Çanakkale savaşlarında bizzat bulunmuş Alman subaylarına ne dersiniz?..
* * * * *
“… Şiddetli top atışlarıyla dövülen bu yüksek yerin dar kısmı, İngilizler tarafından ele geçirilmişti. Mustafa Kemal, Albay Ali Rıza komutasındaki 8. Tümen’i Anadolu yakasından getirterek taarruz için buraya yerleştirdi ve kendisi de bizzat silaha sarıldı. Ancak göğsüne isabet eden bir şarapnel parçası cep saatini parçaladı ve fakat Conkbayırı’nın düşmandan temizlenmesi de başarıldı.”
“…Anzak birlikleri, Arıburnu’da 16 bin askerle karaya çıktılar. Onların karşısında, çok ağır bir durumla karşılaşan Yarbay Mustafa Kemal’in komutasındaki Arıburnu kuvvetleri bulunmaktaydı. O gün Mustafa Kemal, İngilizlere karşı taarruza komuta etti. Olup bitenler hakkında gelen haberler belirsizdi ve gecikmeli olarak ulaşıyordu. Bununla birlikte Mustafa Kemal, tehlikeyi hissedip, bir alayı ve bir bataryayı, kendi inisiyatifiyle Sarıbayır istikametinde harekete geçirdi. Kendisi de atın üzerinde önceden hareket etmişti… Türkler geniş bir cephede ileri atıldılar ve gruplar halinde ilerleyen Anzakları geri püskürttüler. Mustafa Kemal, bizzat bataryayı mevziye soktu ve yavaş yavaş bütün tümenini oraya getirdi… Başarı elde edilmiş, Kabatepe tekrar ele geçirilmiş ve Anzaklar, Arıburnu’nun son kayalık yerinde durdurulmuşlardır… Burada Yarbay Mustafa Kemal doğru bir karar vermiş ve başarısı bütün komutanlar tarafından kanıksanmıştır. Bu gerçekten de küçümsenmeyecek bir başarıydı ve eğer burası İngiliz-Anzak birliklerinin eline geçseydi, Türk savunma sistemi çökecek ve daha savaşın başında İtilaf Devletleri lehine sonuç belli olacaktı.” (Ergin Ayan- Alman Subaylarının Hatıralarına Göre Çanakkale’de Mustafa Kemal)
Neymiş efendim, Mustafa Kemal ve askerleri, savaşın gidişatını doğrudan belirlemişler. Üstelik, Mustafa Kemal, cepheden uzakta bir karargahta yönetmiyormuş savaşı; tam tersine, elinde silahıyla, askeriyle birlikte savaşıyormuş.
Çok uzatmaya değmez. Kendini bilmez iddia sahipleri, Mustafa Kemal’i ne tarihten silebilirler, ne de yürekten. Boşa çaba…
Yorumlar
Kalan Karakter: