Astrolojiyi sevmemin nedeni, tarih, psikoloji, mitoloji, felsefe, politika, gökyüzü ve yeryüzü hikayeleri dinler gibi hissetmemdendir. Beni muazzam bir hayal gücü ve yaratıcılığı anlatmaya doğru itiyor.
Şu anda neler oluyor ya da gelecek bir kaç yılda neler gelir çözebilmek için gezegenlerin geçmişteki konumlarını izleyip anlamaya çalışıyorum. Dünyada geçmiş dönemde neler olmuş, günümüzde neler olmuş, gökyüzü ve yeryüzündeki eşzamanlılıkları anlamaya ve anlatmaya çalışıyorum.
Gezegenlerin konumu, yeryüzünde “zamanın ruhunu” anlayabilmeme yardımcı oluyor.
Büyük Alman filozofu Georg Hegel, “Hiç bir insan kendi zamanını aşamaz, çünkü zamanın ruhu da onun ruhudur.” demiş. Bu önermeyle ilk karşılaştığımda, ne demek istemiş diye çok düşünmüştüm. Yıldızların konumunu okumayı öğrendikçe “zamanın ruhunu” yakalamada en iyi yöntemin Astroloji olduğunu gördüm.
Satürn, Uranüs, Neptün ve Pluton uzun yörüngeleriyle daha büyük zaman aralıklarında iç görü sağlayan dış gezegenlerdir. 2020 yılında bu gezegenler, “zamanın ruhunda” önemli değişiklikleri gösterecekler. Yani 2020 yılında bir dönem ölecek ve yeni bir dönem doğacak. “Zamanın ruhu” küresel ekonomi, küresel politika ve sanatta kendini büyük bir değişimle gösterecek.
“Zamanın ruhu” ve “Astroloji” arasındaki bağı anlayabilmek için bilgi ve sezgi önemli rol oynar. Bu durum iki beyin küresini kullandığımız için muazzam sonuçlar ortaya çıkaracaktır.
Bu Güne kadar öğrendiğim tüm mistik gelenekler; her şeyin aslında tek bir şey, tek bir şeyin de aslında her şey olduğudur. Astroloji de aslında bütünüyle bu öncü bakış üzerine kuruludur ve tek birlik fikriyle hareket eder.
... ve her şey birbirine bağlı olduğu içindir ki göklerdeki yıldızların, gezegenlerin hareketleriyle Dünyamızda yaşayan hayat arasında sihirli bir ilişki vardır.
Yıldızınız parlak olsun...
Her hafta merakla bekliyorum yazınızı Hülya hanım. Yüreğinize, kaleminize sağlık