Bir şehrin hafızası yalnızca binalarda, sokaklarda, fotoğraflarda değil; onu yaşayan, anlatan ve sahip çıkan insanlarda saklıdır. Antalya’da işte tam da böyle bir hafıza mekânına tanıklık ettik geçtiğimiz günlerde: Kepez Belediyesi’nin kente kazandırdığı ‘Bir Zamanlar Antalya Müzesi’ne, Kuşaktan Kuşağa Antalyalılar Derneği’nin (KANTDER) tabelası törenle asıldı.
O törende ben de vardım. Ama bu sıradan bir tabela açılışı değildi. Bu, bir kentin ruhunun, geçmişine sahip çıkan insanlarının, ortak anılarının ve özlemlerinin somut bir karşılığa kavuştuğu anlardan biriydi. Antalya'nın kültürel belleğini taşıyan, simge insanları ve meslekleri mum heykellerle birebir canlandıran bu müze, artık 20 binden fazla üyesiyle şehrin geçmişine gönül veren KANTDER’in adını da çatısı altında taşıyor.
Törende duygu yoğundu. Müzeye adım atmadan önce, giriş kapısında toplanan Antalyalılar eski günleri anlattı; geçmişin kokusu, sesi, hikâyeleri havada asılıydı. Bülent Kantarcılar’ın temellerini attığı, Kamile Yiğit’in başkanlığında büyüyen dernek; artık sadece bir gönüllülük hareketi değil, kentin kimliğine yön veren bir güç.
Kamile Yiğit’in sözleri törendeki atmosferin özetiydi adeta: “Görsel ve işitsel olarak bir çatı altında el ele vererek toplumsal bir güç yaratmanın hazzını yaşıyoruz. KANTDER, güçlü bir yapılanmanın tek örneğidir.” Bu sözler, sadece bir dernek tabelası değil, bir kent sevdasının simgesi olarak oraya asıldığını gösteriyor.
Açılışın ardından hep birlikte müzeyi gezdik. Berberinden manavına, terzisinden fotoğrafçısına kadar Antalya’nın unutulmaya yüz tutmuş meslekleri, o mesleklerin kahramanlarıyla birlikte karşımızdaydı. Her figür, her detay bir zamanlar Antalya’da yaşanan hayatı bugüne taşıyordu.
Bugün, betonun ve hızın arasında kimliğini kaybetme riskiyle yüz yüze kalan kentler için böyle adımlar çok değerli. Hafızası olmayan şehirlerin ruhu eksiktir. Kepez Belediyesi’ne bu kültürel mirası yaşattığı için teşekkür etmek gerek.
KANTDER’in tabelası artık o müze de asılı.
Yorumlar
Kalan Karakter: