Hep söyleyeceğim “Dünya artık eskisi gibi olmayacaktır”.
Hiçbir toplum dünyada yalnız değildir. Toplumlar ve kültürler birbirleriyle sürekli etkileşim halindedirler. Komşuluk, göç ve savaşlar devam ettiği sürece kültürler birbirlerinden etkilenirler. Göçlerin yanı sıra kitle iletişim araçları da konuşma biçiminin değişmesinde önemli rol oynamıştır diye değerlendirilebilinir. İnsanların iletişim araçlarına özellikle televizyona maruz kalma süreleri birbirleri ile konuşma sürelerinden daha fazla. Kitle iletişim araçlarında aktarılan dil ve sözcükler gençlerin konuşma biçimlerini popüler hale getirebiliyor. Dil ve konuşma yapısı etkileşimden dolayı farklılaşıp değişiyor. Küreselleşmenin etkileri her alanda olduğu gibi dil ve konuşma alanında da fark edilir düzeyde değişime uğramıştır. Dil, söz, konuşma, üslup, hitap şekli, ifade sözcükleri konuşma konusundaki değişim küreselleşme ve yeni iletişim teknolojilerinın yaygınlaşması sonucu farklılıklar göstermeye başlamıştır. Hem politik, hem ekonomik, hem de kültürel olarak hakim kültürün fazla etkisinde kalan toplumlar daha çok etkilenmişlerdir. İşte o zaman bütün bunlardan etkilenen toplumların kültürleri ve dilleri hatta konuşmaları ve düşünme biçimleri de dönüşmüştür. Dil ve kültür bir toplumun benliğinin önemli parçalarıdır. Tam da bu alanda ülke yöneticilerine çok fazla sorumluluk düşüyor. Dünya ülkelerine bir bakalım dil, kültür, zerafet günden güne zayıflıyor.
Retorik ya da hitabet sanatını içerisinde iletişim mesajlarını doğru aktaran bir strateji olarak görmek lazım. İyi bir konuşmacının sahip olması gereken özellikler ve sahip olması gereken nitelikleri ele almak verilmek istenen mesajı daha anlaşılır hale getirecektir. İyi bir konuşmacının, yöneticinin sahip olması gereken bir özellik konuşmacının söyledikleriyle yaptıklarının içi ile dışının aynı olması gerektiğidir. Konuşmacının kişiliği en önemli konudur. Kişilik dinleyicileri etkiler ve doğuştan bazı eğilimlerin gelmesi yanı sıra öyle hazır bulunan bir şey değildir. Toplulukları yönetenlerin ve hitab edenlerin benlik, kimlik, kişilik kazanması gerekir. Demek ki ülke yöneticileri kültür akımı, dil, konuşma, üslup ve kişilik yapısıyla hitap ettikleri kitlelere önemli mesajlar verebilme yeteneğine de sahip olmalı.
Kitle iletişim alanlarında dünyayı izlediğimizde hiç güven verici konuşan yöneticiler göremiyoruz. Verdikleri sözü tutmadıkları gibi üslup hal ve davranışları da iç açıcı değil. Kültürler birbirlerine zerafeti taşımayı bıraktılar.
Dolayısıyla “Dünya artık eskisi gibi olmayacaktır”.