Sözcükler belli bir bağlam ya da durumda alışverişi sağlar. Karşılıklı iletidir. Bu iletiler yorumlandığında dinamiktir ve geri dönülmez bir süreç başlar. Demek ki sözcüklerle oluşan iletişim dinamiktir. Dinamik yalnızca hareketli değil, aynı zamanda geri döndürülemez de diyebiliriz. Söylenen sözcükler yaydan çıkan bir ok gibidir. Ağızdan çıkan sözcüklerin artık geri dönüşü düşünülemez. Çünkü sözcükler doğası gereği dilden döküldükten sonra geri döndürülebilen olgular değildir. Başka bir insan tarafından algılanmış olan bir ileti, alan kişinin belleğinden sökülüp çıkarılamaz. İletişimde doğru davranış sergilemek istiyorsak son derece dikkat etmeliyiz. Göndereceğimiz sözlü iletilerin geri döndürülemez olduğunu hesaba katmalıyız. Tertipli, düzenli, düşünceli, özenle seçilmiş sözcükler düzenlemeliö ve göndermeliyiz. Gönderi gider dönüşü yoktur. Dilin kemiği yoktur söylemini kabul etmiyorum. Rastgele sıralanmış davranışlar ve söylenen ifade tarzından bahsedemeyiz, dile çeki düzen verilmeli, sözcüklerde belirli bir niyet ve amaç olmalı. Tam da insan davranışı ile insan iletişiminin ayrıştığı bir noktadır dilin yarattığı hassas durum. Sağlıklı iletişim kurulabilmesi için sözcükler iyi niyetli olarak belli bir amacı ifade etmeli. İletide sağlıklı bir mesaj olmalı ve bu mesajın da karşıdaki kişi tarafından nasıl algılanacağı unutulmamalı. Yani sözcüklerle iletişimde amaç, bir durumu anlatmaksa iletinin sağlamlığı önem taşır.
İletişim sırasında karşıdaki kişinin karakteri, duyguları, sosyal ilişkinin durumu hesaba katılmamışsa yanlış anlaşılmalara sebep olur.
Sonuç olarak verimli bir bağ kurmak söz konusuysa, sözlü davranışların değiş tokuş edilmesi ve yorumlanması dinamiktir, geri dönülmez bir süreçtir diyebiliriz.
Sözlü sözsüz iletişim kişinin doğuştan ve yetiştiği çevreden gelen öğeler barındırır.