Ömür dediğimiz üç gün. Dünü yaşadık, gelecek meçhul, gün bugündür. Dedem " şimdiki aklım yirmi taşımdayken olsaydı" derdi de birşey anlamazdım. Dün, bugün derken gelecek geldi. Yaş dediğimiz, avuçlarımızdaki yıllar kadar sayılı zaman. Tek tek günleri hatırlamak zor. Yaşadıklarımızın bütünü tecrübeler dediğimiz olaylar. Bir bakalım geriye sonra bugüne ne varsa avuçlarımızda onlar bizim kazanımlarımız. Hadi bakalım avuçlarımıza nelerimiz var.
*****
Yaşam, sürekli aynada kendimize bakma fırsatı verilen muhteşem bir eğitim alanıdır. Hayat"ın aynası o kadar bizimdir ki o kadar dürüst ve gerçektir ki en derin sırlarımız bile yansımamız olarak avuçlarımıza dökülmüştür. Biliyor musunuz hayatımızdaki tüm insanlar ve olaylar binbir özelliğimiz de ayna tutmaktadır. İçimiz nasılsa dışarıya öyle yansır. Bugün elimizde ne varsa gördüğümüzü beğenmeyebiliriz, pişmanlıklar, kaçan fırsatlar, şanslı zamanlar, neşe, enerjimizin yoğunluğu, sevgi, güven ne varsa bize yabancı gelebilir. Gördüğümüz karşısında yani kendimizle yüzleşme anında atıp tutabilir ya da hoşumuza gitmeyen ne varsa rededebiliriz. Ancak an evet şu an bize avuçlarımızda ne kalmışsa yansımamıza bakıp kendimizi değiştirmemizi hatırlatabilir. Nasıl mı? Yıllardır kendimiz için ne kadar kalmışız? Ne kadar varız? Başkaları için ne kadar çabalamışız ve enerjimizi harcamışız? Üzülerek görüyoruz ki her ne yapmışsak hiç olmuş yazık olmuş. Zamanımızı kendimiz için değil de başkalarının hayatını iyileştirmek için ziyan etmişiz. Bunun gereksiz olduğunu anladığımızda kendimizi daha rahat hissedebilmek için başkalarının hayatına dokunmayı artık reddederiz.
Dış dünyayı gözlemleyerek iç dünyamızı değiştiririz. Artık kendimiz için varız. Geç mi?
Evet olabilir.
Yaş erdi kemale. Kendimizde kalıp kendimiz için üşütmeyelim, üşümeyelim, gereksiz şeyleri düşünmeyelim.
HEYHAT!
Ömür buraya geldi anladık. Olsun anladık ya önemli olan bugün.