Bir tarafı deniz bir tarafı ormanlık dağlar olan herhangi bir yer düşünün. Yüreğinizin çizdiği rastgele rotada, neşeli bilmecelerin habercileri kuş sesleriyle yürüyor, bir yörüngede dönüyorsunuz diyelim. Yüreğinizin gücü yükseldikçe, nefes almayla ilgili bir çok yerinden düğümlenmiş göğüs kafesiniz açılır da açılır. Ruhunuzun sesinden yankılanan kelimeleri özümlemek için gönül gözüyle bakıp can kulağıyla dinlemelisiniz. Yaprakların hışırtısı, sihirli perilerin uçuştuğu eski kültürlerden kalan ören yerleri, fısıldayan ağaçlar, sizinle yolculuğa katılmış gibiler. Onlar hayatın ihtişamını hissettirmek için size sunulmuş birer hediye
diye düşünün.
Şimdi de kendinizi bir çam ağacına yaslanmış denizi seyrederken içsel huzuru yakaladığınızı düşünün. Nefes alıp verdikçe dağın ihtişamı denizin muhteşem sırlarını da düşünün. Stramatolitler, plaktonlar deniz canlıları…
Ne istiyorsanız dileklerinizi mümkün olduğunca tam olarak söyleyin. Dileklerinizi anlatabilmeniz için üç cümle bahşedildiğini hayal edin. Açık yürekli olun. Tam olarak hayattan ne istediğinizi anlatın. Dağlara anlatın, denizlere anlatın, bir kartal misali yüksekten uçup gökyüzüne anlatın. Yenilenin. Yenilendiğinizi hissedin. Her yerde bizler için haberciler olduğunu hissedin, duyun, özümseyin ve konuşun. Yüreğinizden gelen sesle konuşun. Hayatınıza her şeyi sevgiyle ve hızla alın. Kabul edin. Kabullenin. Açın kendinizi, kendi dileklerinizi açın, size bahşedilen üç cümleden uzun uzun hikayeler yaratın ve bütün hikayeler hayatınız olsun. Sonra mırıldanın dağlarda, denizlerde, havada neler var. Kalbinizdeki ateşe mesajlar verin, dileklerinizi ona emanet edin. Göreceksiniz; dağlar, denizler, öğren yerlerinde gezen sihirli sözcükleri söyleyen periler sizsiniz, ağaçların fısıltısı, yüreğinden damarlarına akan ateş de sizsiniz.
Siz her şeysiniz, varoluşsunuz, varsınız. Bahşedilen herşey ve bu hayatsınız. Mutlu olmak için sihirli üç cümleyi hikayelere, hikayeleri destanlara çeviren de sizsiniz çünkü siz “En Büyük Dileksiniz”.