O Vali hangi hizmetlerde bulunmuştur, resim yapar mı, şiir yazar mı, müzik sever mi, nasıl bir idarecilik yapmıştır? gibi bilgileri hiç bir yerde bulamazsınız. Osmanlı dönemi valileri hakkında az çok bilgi varken, Cumhuriyet dönemi valilerimiz hakkında bilgi olmaması düşündürücüdür! Bugün, sadece bir kaç araştırmacının çabaları ile bazı valilerimiz hakkında bilgiye sahibiz.
Bu araştırmacılardan biri olan Gazeteci-Yazar M. Ali Keskin, Osmanlı döneminde saraydan uzaklaştırılan, çeşitli illerden sonra “Gavur” denilen İzmir’e vali olarak tayin edilenlerin hayat hikayelerini, hizmetlerini, direnişlerini kaleme aldığı “İzmir Valileri” adlı bir kitap yazmıştır. Keskin kitabında, Osmanlı döneminde sarayın desteğini kazanan valilerin başarılı olurken, saraydan uzaklaştırılmak amacı ile Anadolu illerine tayin olanların ise tüm gayretlerine karşın arzuladıklarını yapamadıklarını dile getirir. Bun karşın ceberrut padişahların hüküm sürdüğü Osmanlı tarihine, ilerici tutum, eylem ve icraatları ile adını yazdırmış olan valilerimiz de vardır. Bu valilerden Midhat Paşa (Ahmed Şefik) “Ben işbaşında bulundukça, karşımdaki hükümdar dahi olsa, fikirlerine zıt olan düşünce ve kanaatlerimi ortaya koymaktan hiçbir zaman tereddüt etmedim.” diyebilme cesaretini göstermiştir. Midhat Paşa, “Camiden önce okul” sloganı ile görev yaptığı Tuna Valiliği döneminde tüm vilayeti okullarla donatmıştır. Önemli valilerimizden Halil Rıfat Paşa da “Tatbik eden, icra eden, karar verenden çok daha kuvvetlidir.” sözlerinin sahibidir.
Osmanlı döneminde şaka kaldıran valiler de vardır! Kitaptan aktaralım; “Mehmet Kamil Paşa İzmir Valisi bulunduğu sırada, Şair Eşref de (Taşlamacı) bu ile bağlı Akhisar İlçesi Kaymakamı idi. Vali ilçeden telgrafla bazı bilgiler istemiş. Eşref bir türlü cevap vermemiş veya gecikmiş. Kamil Paşa titizlenmiş ve Kaymakam’a ‘...tarihli telle istenilen malumat gönderilmemiştir. Yakında teftişe çıkacağım, kazanıza da uğrayacağım, istenilen bilgilerin izharı’ ifadeli bir tel çekmiştir. Bu tehdit edici tel yazı üzerine Eşref, Mehmet Kamil Paşa’ya şu kısa cevabı verir: ‘Emredilen bilgiler ihzar olundu. İnşallah Kaza’ya uğrarsınız!’ Kaymakam Eşref’e kızmak mümkün mü?
Anadolu’nun çeşitli illerinde valilik yapan Fazlı Güleç ise makam odasının kapısına “Vurmadan giriniz” ibaresini yazdıran, kapıda muhafız olarak bekleyen polisleri sık sık değiştiren, kendisine bunu niçin yaptığı sorulduğunda ‘Aynı polis kapıda pek uzun süre kalmamalı, serbest girişi kendince zorlayabilir ve sırayı bozabilir.”diyen bir validir. Bursa Valisi iken Cumhurbaşkanı İnönü ile aralarında geçen olay kitapta şöyle yansıtılır:
“Fazlı Güleç Bursa Valisi’dir. Bir gün Cumhurbaşkanı İnönü Bursa’ya gelir. Doğruca Valilik makam odasına çıkılır. Vali bey ‘Paşa bir yorgunluk kahvesi emreder mi?’diye sorar. Daha önceleri İnönü’nün Başbakanlığı sırasında dairelerde çay, kahve içilmesi yasak edildiği için İnönü; ‘Vali bey ne diyor, biz bir zaman dairelerde çay, kahve içilmesin, ahbaplığa vesile olmasın demiştik. Bir tamim yapmıştık. Şimdi o tamimin hükmü kalktı mı? Dairelerde çay, kahve içiliyor mu?’ diye sorar. Fazlı Güleç’in hiç tereddüt etmeden verdiği cevap şudur: “Hayır Paşam. O tamim hükmü yürürlüktedir. Dairelerde kahve, çay içilmez, ama Paşam burası daire değil Vilayet Makamı’dır!”
Bir de Atatürk dönemine bakalım. Valilik makamının mesuliyetli olduğu kadar şerefli bir mevki olduğunu bilen İbrahim Ethem Aykut ile Atatürk arasında şu olay yaşanmıştır: “Valiliği döneminde Kars’ta çok şiddetli bir deprem olmuştur. Atatürk Kars’a gelmiştir(1924).Vali Aykut’tan yemek sırasında bilgi alırken deprem sahasını gezip gezmediğini ve verdiği bilgileri nasıl topladığını sorar. Aykut, yörenin her yanını dolaşmadığını, bilgileri sorumlu memurlarla yapılan haberleşmelerden öğrendiğini söyler, ancak, Atatürk bu cevaba karşı sitemli, biraz da hafife alırcasına memnuniyetsizliğini belirtince, İbrahim Ethem bir an kızarır ve sararır sonra Atatürk’e karşılık şunları söyler: ‘Zatıdevletlerine bir devlet başkanı ve bunun üstünde büyük kurtarıcı bulunmanız dolayısiyle benim de derin hürmet ve bağlılığım vardır. Aldığım tedbirleri yeterli görmeyebilir, beni Valilikten uzaklaştırabilirsiniz. Ama beni, Devleti ve sizi temsil ettiğim şu anda ve burada küçük düşüremezsiniz.” Büyük Atatürk, bu şerefli ve haysiyetli valinin, bu ölçüde tepkili alınganlığını, hoşgörü ile karşılar ve bir süre övücü sözlerle gönlünü alır.”
Tarihe geçmiş bir diğer önemli valimiz ise Refik Şefik Soyer’dir. Bursa, Hatay ve İzmir’de valilik yapmıştır. “Ben Vali iken iktidarın değil, devletin hizmetinde idim!” sözleri O’na aittir. Hatay’ın Anavatan’a katılması konusunda başarılı hizmetleri olan Soyer, emekli olduktan sonra doğduğu Niğde’ye yerleşerek doğup büyüdüğü mahalle olan Paşakapısı’nda tam 7 yıl süre mahalle muhtarlığı yapacak kadar da mütevazı bir insandır.
(Bu yazıyı rahmetli babam, basın şeref kartı sahibi, gazeteci-yazar Mehmet Ali Keskin’in İzmir Valileri adlı kitabından alıntılar yaparak yazdım.)
Saygılarımla…
Yorumlar
Kalan Karakter: