YEŞİM ERSOY'UN RÖPORTAJI
BAŞLARKEN1 Aralık Dünya AIDS Günü. Daha 30 yıl önce “Asrın Vebası” olacağı öngörülen hastalık, bugün ilaçla tedavi edilebiliyor. Hastalığa yakalananlar eskisi gibi birkaç yıl içinde büyük acılar yaşayarak ölmüyor. Ancak hızla bulaşmaya da devam ediyor. Geçmişte bütün dünyanın öcü gibi korktuğu AIDS ile ilgili gerçekleri unutmaya başladık. Ankara Üniversitesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Profesör Dr. İsmail Balık ile bilgilerimizi tazeledik.
ÖZGEÇMİŞ
Profesör Dr. İsmail Balık, Afyonkarahisar’da doğdu. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Ankara Üniversitesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. Sağlık Bakanlığı İlaç Ruhsatlandırma Komisyonu Başkanı. 1996 yılında Viral Hepatit Araştırma ve Teşvik Ödülü Birinciliği kazandı. Alanıyla ilgili çeşitli derneklerin kurulmasına öncülük eden Balık, halen İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı İlaç Derneği Başkanı.
BİLGİLERİMİZİ TAZELEYELİM
Bulaşma yolları
*AIDS Virüsü (HIV) kan ve kan ürünleri, sperm veya diğer cinsel sıvılar ile bulaşır.
*Hamilelik döneminde, doğum sırasında veya emzirme yoluyla anneden bebeğine bulaşır.
*Damardan uyuşturucu kullananların ortak şırınga kullanmasıyla bulaşır.
*Virüs taşıyan kişi veya hastaya kullanılan enjektörün kaza ile sağlık personeline batmasıyla bulaşır.
Hangi durumlarda bulaşmaz
*Gündelik temaslarla bulaşmaz. Örneğin, el sıkışma, deriye dokunma, okşama, kucaklama, sosyal öpüşme, tükürük, gözyaşı, ter, aksırık, öksürük, idrar, dışkı, yiyecekler, içecekler, çatal, kaşık, bardak, tabak, telefon, tuvalet, duş, musluk, yüzme havuzu, deniz, sauna, hamam, sivrisinek ve diğer böceklerin sokması, evcil hayvanlarla aynı ortamda yaşama yoluyla bulaşmaz.
UNUTTUĞUMUZ AIDS 1
***Salgına dönüşebilecek hastalıkların tamamı, AIDS yanında kıyas kabul edilemeyecek kadar sıradan kalıyor
*** AIDS öyle başa bela bir virüs ki – aşısı zaten hala geliştirilemedi- tedaviye sürekli direnç gösteriyor
*** Uzakdoğu ve Güney Sahra’da hastalık hızla ilerliyor. Batı ülkelerinde ise AIDS hızla geriliyor.
*** Dünya ilaç sanayi AIDS tedavisindeki ilaçların geliştirilmesi için çok büyük paralar harcadı.
AIDS hastalığının adının konulup tanımının yapıldığı ilk yıllarda, hastalığın öldürücülüğü çok yüksekti. Hastalık bir eşcinsel hastalığı olarak düşünülür, hastalar adeta damgalanırdı. Aradan geçen yıllarda, biraz dikkat ve basit korunma yöntemleriyle AIDS ile hiç tanışmadan bir ömür geçirebileceğimizi öğrendik. Sonra her nasılsa AIDS’i ‘Kulak arkası’ ettik. Hastalığın ilk tanımlandığı yıllardan bu yana AIDS üzerinde çalışan, bu konuda bilinci artırmak için ulusal bir dernek kurulmasına katkıda bulunan Ankara Üniversitesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Profesör Dr. İsmail Balık konuğumuz.
-Ebola, kuş gribi, SARS, MERS… Bunlar AIDS’in pabucunu dama mı attı hocam? Artık doğru dürüst AIDS konuşmaz olduk.
-Bunların hiç birisi AIDS ile kıyas kabul edilemeyecek kadar sıradan hastalıklar aslında. Tamam ciddi, ölümcül hastalıklar ama zaman zaman saman alevi gibi çıkan hastalıklar. Dolayısıyla AIDS, tüm dünyada milyonlarca insanı hem ekonomik hem sosyal açıdan hem ailevi açıdan yoğun bir şekilde etkileyen bir hastalıktır. Diğerlerini bu kategoriye sokamayız.
-AIDS’in geçmişini şöyle bir hatırlasak…
AIDS virüsü 1983’te tanımlandı. Tanımlanamadığı yıllara uzanırsak, 1940’lara kadar gidiyor. Günümüze kadar da hızlı bir şekilde yayıldı. AIDS’in bir de yakın tıp tarihi açısından çok büyük bir önemi var.
-Neden?
AIDS ile beraber, ilaç araştırmalarında inanılmaz büyük gelişmeler meydana geldi. Batılı ülkeler AIDS’ten sonra sağlık harcamalarını artırdılar. Araştırma geliştirme harcamalarına inanılmaz büyük paralar ayırmaya başladılar. Bunu yapmak zorundaydılar çünkü şöyle geri dönüp baktığımızda; bundan yaklaşık 30 yıl gerilere gittiğimizde bundan 100 misli AIDS hastası olacağını öngörüyorduk.
BAŞ BELASI VİRÜS
-Dünya yangın yeri gibi olacak diye düşünüyordu bilim insanları değil mi?
- Dünya Sağlık Örgütü’nün ya da sağlık otoritelerinin o öngörülerinin haklılık payı vardı. AIDS öyle başa bela bir virüs ki – aşısı zaten hala geliştirilemedi- tedaviye sürekli direnç gösteriyor. Çok fazla yapı değiştiriyor. Üstelik de vücuda girdikten sonra kalıcı olan bir virüs. Kronik bir seyir izliyor, uzun yıllar hiç belirti göstermeden gizlenebiliyor. Bundan dolayı da sağlıklı gibi görünen insanlar aracılığıyla sinsi bir biçimde yayıldı hastalık.
-Ancak yine de öngörülenin çok altında kaldı. Nedeni ne?
-Hastalığın ilaçlarının çok hızlı bulunması…
-Şu anda Türkiye’de AIDS hastası sayısı ne?
-Sadece 2013 yılında 1220 vaka eklenmiş. Resmi olarak kayıtlı vaka sayısı 8 bini bulmuş durumda. Ancak buna aldanmamak lazım. Bunun üzerinde bir rakam olduğunu biliyoruz.
BEŞ KAT FAZLA
-Mesela resmi rakamların kaç katı üzerinde hasta olabilir sizce?
-En aşağı 5 katı daha hasta var. Daha doğrusu virüs kapmış insan var.
-Hocam 40 bin civarında AIDS’liden söz ediyoruz öyle mi?
-Tabii, böyle bir rakamdan söz edebiliriz. Bu bizim hesabımız değil. Dünyada yapılan epidemiyolojik (toplumdaki hastalık, kaza ve sağlıkla ilgili durumların dağılımını, görülme sıklıklarını ve bunları etkileyen belirteçleri inceleyen bir tıp bilimi dalı) ve istatistiki çalışmalardan yola çıkarak bu rakamı söylüyoruz. Bu rakamda yanılgı payı olsa bile binlerin çok üzerinde bilinmeyen vaka var.
UZAKDOĞU VE GÜNEY SAHRA
-Peki dünyadaki vaka sayısı ne?
-Bu güne kadar tanı koyulmuş vaka sayısı milyonları aştı. En kötüsü Uzakdoğu ve Güney Sahra’da hastalığın ilerlemesi büyük bir hızla devam ediyor. Batı ülkelerinde ise hastalık hızla geriliyor. Bunda iki faktör var. Batı ülkelerinde, zenginliğin ve entelektüel düzeyin artmasıyla paralel olarak hastalıktan korunma ve bilinç düzeyinin gelişmesi açısından bir artış var. İkincisi ise batıdaki hastalar AIDS tedavisinde kullanılan ilaçlara çok kolay erişebiliyorlar.
-AIDS ilaçları çok etkili artık değil mi?
-Bugün AIDS tedavisinde kullanılan ilaçlar son derece güçlü, yan etkileri daha az olan ilaçlar. 3-4 ayrı etkisi olan ilacı tek bir tablete sığdırıp AIDS hastasına verebiliyoruz. AIDS’li hastalar tedavi uyumu açısından en sıkıntılı hastalardır. Bir kısmı hem sosyal ve cinsel yaşantısı nedeniyle toplumdan sapma yaşamış olan insanlardır. Örneğin uyuşturucu kullanmış veya kullanmaya devam eden hastalar. Oysa AIDS tedavisinde uyum çok önemli. Çünkü ilaçlar düzgün kullanılmazsa- ki bazen yan etkileri de olabiliyor- çok hızlı direnç gelişiyor. İlaç işe yaramaz hale geliyor. Yerine başka bir ilaç kullanmak gerekiyor. Bir süre sonra o ilaca da direnç gelişebiliyor. Oysa ilaç tedavisine uyumlu olan hasta, birkaç ilacın sığdırıldığı tek bir ilacı günde bir kez alarak, sıradan bir kronik hasta haline getirildi. Batıda durum bu. Dünya Sağlık Örgütü’nün faaliyetleri sonucunda, bu ilaçları üreten uluslar arası ilaç firmaları , ekonomik gücü zayıf ülkelere özel fiyat uygulaması yapıyor.
-Sırf dünyada AIDS hastası sayısı artmasın diye mi?
-Hem onun için hem de zaten bu ilaç firmaları araştırma- geliştirme için harcadıkları parayı batılı ülkelerden, yani zengin ülkelerden çıkarıyorlar. Dolayısıyla fakir ülkelerden kar etmek gibi bir kaygı gütmüyorlar. Başka hastalıklar için maalesef bunu söyleyemeyiz ama AIDS için belki Dünya Sağlık Örgütü’nün baskısı nedeniyle önemli sayıda ilaç firması, fakir ülkelere ilaçları çok düşük fiyatlarla veriyor. Çünkü AIDS’in kontrol altına almanın günümüzdeki en etkili yollarından biri ilaç kullanımı. İlacı kullanmaya başlayan hastanın, bulaştırıcılığı kayboluyor. Bizim eğitimde, bilinçlendirmede zorluk çektiğimiz ülkelerde tedavi çok önemli. Tedavi etmezseniz, ne zaman bulaştıracağı belli olmayan saatli bomba gibi dolaşırlar ortada.
-İlacın yararları ne?
-Hasta, normal hayattan kopmadan uzun süre yaşantısını devam ettiriyor. 2005’ten önce AIDS’ten ölüm oranı çok daha yüksek ve hızlıydı. Tanı konulduktan sonra ölüm çok daha hızlı gelişiyordu. O yıllarda bulaştırıcılık oranı da çok daha yüksekti. Ancak dünya ilaç sanayi AIDS tedavisindeki ilaçların geliştirilmesi için çok büyük paralar harcadı. Bu da tıp bilimine çok büyük şeyler kattı.
-Ne gibi?
-AIDS ilaçlarını geliştirmek için verdikleri uğraşlar, bilim adamlarına çok büyük tecrübeler kazandırdı. Anti viral ilaçların bulunuşuyla ilgili çok büyük bir bilgi birikimi oluşturdu. Bu sayede çok bulaşıcı olan Hepatit B ve Hepatit C hastalığının ilaçları da geliştirilebildi. Bu ilaçlar yüzde 95’in üzerindeki oranda yanıt veriyor.
-AIDS tü kaka iken bir anda iyi şeylere de yol açar bir havaya büründü yani…
-Kötü bir şeyden, iyi bir şey çıktı diyebiliriz. Eskiden Hepatit C 1-2 yıl tedavi edildikten sonra ancak yüzde 20- 30 oranında cevap aldığımız bir hastalıktı. Bugün ise 3 ay içinde yüzde 95 oranında, sıradan bir hastalığı tedavi eder gibi ortadan kaldırabildiğimiz bir hastalık haline geldi. Bütün bunlarda AIDS ilaç araştırmalarının çok büyük katkısı var.
Yorumlar
Kalan Karakter: