UNUTTUĞUMUZ AIDS 2
*** Uyuşturucu kullananlar, bir an önce uyuşturucuya kavuşmak isteğiyle önlem almayı detay olarak görüyorlar. AIDS konusunda elimizi toplumun üzerinde devamlı tutmak zorundayız
***-Eskiden yakalanma yaşı 35- 50 arasıydı. Şimdi 20’lere düştü. Cinsel hayat artık daha erken yaşta başlıyor ve gençler arasında uyuşturucu kullanımı yaygınlaşıyor.
YEŞİM ERSOY
Bundan 30 yıl önce dünyayı kasıp kavuracak bir salgın olacağı düşünülen AIDS, günümüzde o özelliğini kaybetse bile hala büyük bir tehlike olarak karşımıza çıkıyor. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Profesör Dr. İsmail Balık, hastalığı göz ardı etmemek gerektiğini savunuyor.
-AIDS için eskiden ‘Asrın Vebası’ denilirdi. Hala öyle tanımlanabilir mi?
-Artık ‘Asrın Vebası’ terminolojisini kullanmak yanlış. Çünkü artık toplumda bilinç düzeyi arttı, ikincisi de çok etkili ilaçlar var. Bunları kullanmaya başlayan kişi sosyal hayattan kopmadan, iş ve aile ilişkisini; hatta evliliğini devam ettirerek yaşamını sürdürebiliyor. Dolayısıyla veba dersek, haksızlık etmiş oluruz.
-Artık iskelete dönmüş, bedeninin her tarafı yaralarla kaplı AIDS’li hasta tablosu yok mu?
-Yok! Eskiden tanı koyduğumuz hastalar ile yakın zamanlarda tanı koyduğumuz hastaların davranışlarına bakarak da bunu çıkarabiliyorum zaten. Geçen hafta bir vakaya tanı koydum. Eskiden hastaya tanıyı söylediğimizde kendine ‘Ölmüş’ gözüyle bakardı. Çok dramatikti hem hasta açısından hem de tanıyı söyleyen bizler açısından… Artık topluma da yansıdı AIDS’in eskisi kadar zorlu olmadığı.
-Hastalar sadece kendisi için mi yoksa başkalarına bulaştırmamak adına mı korkardı?
-Bizim Türk insanı çok da duyarlıdır. AIDS olduğunu öğrenince başkalarına bulaştırmaktan çok korkar ve toplumdan koparlar. Ama şimdi bu duygu yerini, kendine güvene bıraktı. Hastalara ciddi biçimde eğitim veriyoruz. Hiç kimseye zarar vermeyeceğini anlatıyoruz, ilaçlarını düzenli kullan, kontrollerini yaptırmaya gel, asla önemli bir sıkıntı yaşamazsın diye… Onlar da ciddi anlamda huzur buluyor.
-Toplum da eskiye göre daha sağlıklı davranıyor değil mi? Eskiden dünyanın her tarafında AIDS hastalarını canından bezdiriyorduk…
-Aynen öyleydi. Şimdi o da kalmadı.
BİLİNÇ VE UNUTKANLIK
-Bunu ‘bilinçlenmemize’ mi yoksa ‘unutmuş olmamıza’ mı bağlayabiliriz?
-Aslında ikisi de var. İlaçların gelişmesi açısından iyi bir tablo çizsek de hastalığın yayılması anlamında maalesef hiç de iyi bir tablo çizmiyoruz. Uyuşturucu kullanımındaki yaygınlaşma, son yıllarda AIDS vakalarına da çok ciddi artış olarak yansıdı. Türkiye’deki son 3 yıldaki AIDS artışını geçmiş yıllarla kıyasladığımızda çok daha yüksek. Baktığımızda, heteroseksüel ilişki ile bulaşma daha ön planda gibi görünüyor ama aslında uyuşturucu kullanan kişiler, bu durumlarını hep gizlediği için görünmüyor ama ben daha önemli olduğunu düşünüyorum. Uyuşturucu kullananlar, bir an önce uyuşturucuya kavuşmak isteğiyle önlem almayı detay olarak görüyorlar. Ardından AIDS bulaşırmış filan diye düşünmüyorlar. Bu nedenle AIDS konusunda elimizi toplumun üzerinde tutmaya devam etmek zorundayız.
BÜTÇE SARSILIR
-Eskiden AIDS hakkında çok şey biliyorduk ve dikkat ediyorduk. Siz konuşurken kendimi yokladım, bırakın AIDS riskini, varlığını unutmuşum neredeyse.
-Eskisi kadar dikkatli değiliz. Kanıksama başladı ki bence çok tehlikeli. O nedenle eskiden hissettiğimiz korku halleri daha mı iyiydi diye düşünmeden edemiyorum. Eskiden AIDS haberi çok ses getirirdi. Bir tek vakanın peşinde koşardı gazeteciler. O daha doğru değil ama lakaytlık derecesinde boş vermişlik de çok riskli. Eğer hastalığın toplumda yaygınlaşma eşiği aşılırsa AIDS aşırı yayılır. Biz maalesef o eşiği aşmak üzereyiz. Bu da sağlık sisteminin üzerine aşırı bir maddi yük demek. Türkiye’de AIDS’li hastaların tüm giderlerini devlet karşılıyor. Ancak hastalık eğer bugünkünün 5-10 misline çıkarsa, SGK’nın ilaç bütçesini çok ciddi anlamda etkileyecektir.
ARTIK YAŞIYORLAR
-AIDS hastalarının yaşam kaliteleri çok ciddi anlamda arttı, değil mi?
-Yaşam süreleri de yaşam kaliteleri de arttı.
-Eskiden yaşam süreleri, bulaştıktan sonra 5- 10 yıldı…
-Bulaşma şekline göre değişiyordu ama genelde 10 yılda hasta kaybedilir gözüyle bakılıyordu. Şimdi önemli bir sorun olmadan yaşamını sürdürebiliyor hastalar.
AŞI HENÜZ HAYAL
-Yakın bir gelecek için AIDS aşısı bekleyelim mi?
-AIDS araştırmalarında en yoğun şekilde uğraşılan aşı araştırmaları ama maalesef virüsün özelliğinden kaynaklanan nedenlerle aşı geliştirmek son derece zor. Önümüzdeki 5 yıl içinde beklememiz doğru olmaz.
-AIDS tüberkülozu hortlatmıştı mesela. O durum devam ediyor mu?
-Ediyor ama AIDS tedavileri daha güçlü olduğu için eskiye oranla daha az görüyoruz. Tedavisini düzgün yapmayan, ilaçlarını düzgün kullanmayan ve kontrollerine düzgün gelmeyenlerde bizim için hala çok büyük sorun.
-1 Aralık Dünya AIDS Günü’nde her gazetede, televizyonda birer haber oluyor. Sağlık Bakanlığı bir iki etkinlik yapılıyor. Yeterli mi sizce?
-Değil. AIDS eğitim programına sokulmalı.
-Eğitimin hangi aşamasından itibaren?
-İlkokuldan itibaren. Orta okul ve lisede daha fazla bilgi verilebilir. Üniversitelerdeki öğrenci kulüplerinde yaygınlaştırılabilir. Öğrencilerin seçmeli aktivitelerinin arasına alınmalı. Bazı vakıf üniversitelerinde yapılıyor ama sayısı çok az. Bunları yaygınlaştırmak lazım. Üniversite gençliği, hastalığın yaygınlaşması açısından kritik önem taşıyor.
GENÇLER RİSK ALTINDA
-Yani AIDS gençlerin hastalığı olma yolunda mı?
-Eskiden yakalanma yaşı 35- 50 arasıydı. Şimdi 20’lere düştü. Cinsel hayat artık daha erken yaşta başlıyor ve gençler arasında uyuşturucu kullanımı yaygınlaşıyor.
-AIDS’in tahtına oturan bir hastalık var mı şu anda?
-Var diyemem.
-AIDS’e eskiden eşcinsel hastalığı gözüyle bakılırdı. Günümüzde durum ne?
-O bakış değişti. Ancak bilinmesi gereken bir şey varsa, o da eşcinseller arasında hastalık daha çabuk bulaşıyor.
ÖNLEYİCİ TEDAVİ
-AIDS’e yakalanmış olabilirim diye gelene bir çare var mı?
-Şüpheli teması olan, hastalığın bulaşması ihtimali olan kişilere, önleyici ilaç tedavileri veriliyor. Eskiden bu yoktu. Bir AIDS hastasının iğnesi batmış sağlık personeli veya AIDS olan bir uyuşturucu bağımlısının kullandığı enjektörü kullananlar… Bunların en kısa sürede koruyucu tedavi alması gerekiyor. Bu tedavi ile virüsün yerleşmesi engelleniyor. Bir de eğer cinsel partnerinin AIDS olduğunu öğrenmişse, o kişinin de önleyici ilaç tedavisine alınması gerekiyor.
-Koruyucu ilaç da ömür boyu mu kullanılıyor?
-Hayır. Belli bir süre kullanılıyor. O süre sonunda kesilip takibe alınıyor. Hasta olan ya da taşıyıcı olan annenin bebeğine de doğar doğmaz koruyucu ilaç uygulanıyor.
-O bebek sağlıklı bir bebek olarak mı büyüyor?
-Eğer virüs bulaşmamışsa, sağlıklı olarak büyüyor. Bulaşma anne karnında olabiliyor. Anne karnında, tam doğuma yakın ya da doğum sırasında bulaşma riskini bertaraf etmek için çok değerli bir yöntem. Bebeğe bulaşma da, 3’te 2 oranında doğum esnasında veya doğumdan sonra oluyor. Bu bulaşmayı önlemek açısından çok değerli bir yöntem.
-Bebeklerde AIDS görülme oranı açısından ne durumdayız?
-Hastalığın yaygın olduğu veya geri kalmış ülkelerde olduğu kadar yaygın değil. En fazla 10- 15 civarındadır.
-AIDS dünyada en çok hangi bölgelerde yaygın?
Özellikle son yıllarda AIDS’in yaygın ülkelerdeki iç savaşlar nedeniyle ne korunmayla ne de tedaviyle alakalı herhangi bir şey yapılamıyor. O ülkelerde yayılma çok ciddi boyutlarda arttı. Afrika ülkelerine yardım da gidemiyor. Eskiden yardım giderdi. Savaşın hız kazanmasıyla dünya ülkeleri de yardım gönderemez oldu. Kendi hükümetleri de savaş ile uğraşırken hasta vatandaşlarına yardımcı olamıyor.
SURİYELİ GÖÇMENLER
Suriye’de AIDS çok yaygın değil diye biliyoruz ama yaygın. Hepatit’in çok yaygın olduğunu gelenlerden dolayı gördük. Göçler, bulaşıcı hastalıkların yayılmasında çok etken. Suriye’den gelen, savaştan kaçan göçmenlerin bizim toplumumuza hangi hastalıkları bulaştıracağını sonradan göreceğiz. Nasıl bir tablonun oluşacağını şimdiden gördük gerçi, kamplardan Hepatit A ve kızamık, bulaşıcı ishal ve çocuk felci salgını çıkabiliyor. Hepatit A oradakilerde çok yüksek.
‘YENİ İNCİR REÇEL’LERİ
-İncir Reçeli filmini izlediniz mi?
-İlkini izledim. İkincisini seyredemedim.
-Gerçekçi miydi? İşe yarar mıydı?
-İşe yarardı. Gerçekçiliğini tartışabiliriz. Burada önemli olan sinemanın verdiği mesajı doğru okumak. İçindeki her şeyde gerçeği aramak anlamsız. Bir hekim olarak, “Bunların gerçekle, bilimle alakası yok” dememin bir anlamı yok. Ama verilen mesajda genel olarak doğru noktalara değinildiğini gördüm. Bunların sayılarının artırılması lazım. Bu yolla da insanlarda farkındalık yaratılabilir. Dünyada bu 20 yıl önce yapıldı. Bizde 20 yıl önce bunu yapmaya kimse cesaret edemedi. Dizilerde de yer almalı. Dünya televizyonlarında olduğu gibi bizde de dizilerde AIDS hastası rolü olmalı ki toplum içinde çok rahat yaşayabileceklerini idrak edelim. Ancak bu iş, bilim insanlarından danışmanlık alınarak yapılmalı.
Yorumlar
Kalan Karakter: