Düzenleme, bildiğimiz çiçek dallarından oluşur. Eğer bu dallar güzel hatlar (çizgiler) meydana getirecek şekilde birleştirilirse şekil ve renk açısından güzel olan karışık bir grup çiçeğe tercih edilir.
İkebana, Japon budizmi (Zen) felsefi kavramlarını ifade etmek için 13 Y.Y.’dan önce düzenlenmeye başlanmıştır. Bununla birlikte, zaman içerisinde bu çiçek düzenleme sanatı tamamen Japonlara özgü hale gelmiş ve dini özelliklerini kaybederek, doğayı öğretme amacına yönelmiştir.
Zamanın akışının sembolize edilmesi ile bunun karşıdakilere açıkça ifade edilmesi ikebananın düzenlenmesinin temel nedenidir. İkebananın düzenlenmesindeki zaman akışı belirli malzemelerle anlatılır...
Geçmişi anlatmak için filizlenmemiş dallar ve kurumuş yapraklar...
Bugünü ifade etmek için düzgün yapraklar veya yarı açmış filizler...
Geleceği vurgulamak içinse büyümeyi ifade eden dallar seçilmelidir.
İkebananın tarihi gelişimi:
Klasik düzenleme...
6. Yüzyıl’da çiçek gruplarından düzenlemelere, Budist tapınaklarında kurbanların sunulduğu yüksek yerlerde rastlanmıştır. Daha sonraları bu düzenleme sanatı tüm Japonya’ya yayılmıştır. Ağır ve kasvetli tapınaklar ile uyum içinde olması ve Budistlerin evrenini temsil eden kutsal dağını (Shumisen) temsil edecek şekilde sağlam ve büyük olan ‘Rikka’lar, yani "dik duran çiçekler" şeklinde düzenlenme yaygınlaşmıştır. Rikka düzenlemesi genellikle "Ev içerisinde minyatür bahçe" olarak adlandırılır.
Bitkiler doğanın çeşitli öğelerini belirlemek için kullanılırlardı. Taş ve kaya parçaları; çam dallarıyla, küçük şelaleler ve nehirler; beyaz krizantemlerle, güneş, gölge ve mevsimin çeşitli renkleri; seçilmiş bitkilerin kendine özgü renkleri ve yerleştirilmeleriyle ifade edilirlerdi.
Doğal düzenleme...
İkebana’nın gelişiminde en belirgin değişiklikler, Ashikaga Shogunu, Yoshimasa'nın Japonya'yı yönettiği (1436-1490) 15. Yüzyıl’da meydana gelmiştir. Yoshimasa'nın sadeliğe olan tutkusunu ifade eden küçük ve sade evlerle birlikte, artist Somai'nin de katkılarıyla çiçek düzenleme sanatının kuralları da basitleştirilmiştir. Böylece her sınıftan insan kendi yaptıkları düzenlemelerin tadını çıkarmaya başlamıştır. Bu tür düzenlemeye "Heika" denilmiştir.
16.Yüzyıl’ın sonlarına doğru Momoyama zamanında çay evlerinin yaratılması ile yeni bir değişim yaşanmıştır. Bu tarihlerde çayevi sahipleri kendi çiçek kombinasyonlarına daha sade ve doğal görünümler vererek,özgür bir stil olan "Nageire"nin ortaya çıkmasına neden olmuşlardır.
En çok beğeni ile kullanılan çiçekler, İkebana'nın yapıldığı zamanda bahçede ve kırda doğal olarak büyüyenlerdir. Tamamen açmış çiçekler ve yapraklar nadiren kullanılır. Genç dallar tercih edilir. Geniş yaprakları olan ağaç dalları veya yaprakları çok olan çalılar kullanılmaz. Bu kuralların iki nedeni vardır...
Birincisi, dal genç iken ince olan hatlarının güzelliği ve zerafeti bozulmamıştır.
İkincisi, açmamış fidanların ve çiçeklerin kullanılmasındaki amaç, seyredenlerin onları yavaş yavaş açılmasını gözlemeleri zevkini tatmalarıdır.
Aksi halde çiçekler tamamen açtıkları zaman düzenlenirse çabuk kuruyarak dökülürler. Bu da sadece ölümü ve ayrılığı ifade edeceği için pek tercih edilmez.
Çiçekleri taze tutmak amacıyla günümüzde fiziksel ve kimyasal araçlar kullanılmaktadır. Bunların en basiti dalları suda kesmeye yarayan mizu-kiri dir. Bu alet kesilen uçların hava ile temasını keser ve böylece dalların suyu kolayca emmesi sağlanır.
Kimyasal metotlardan bazılarında ise çiçeklerin taze kalmasını sağlamak için suyla seyreltilmiş hidroklorik asit veya sulfirik asit sulama suyunda kullanılır.
Japonlara özgü bu çiçek düzenleme, ülkemizde pek benimsenmedi, ancak görsel olarak çok özgür bir çiçek düzenleme sanatıdır. Japonya’da her yıl yüzlerce yarışma yapılmaktadır. Bu yazı bu sanatı tanıtmak amacı ile kaleme alınmıştır. Meraklılara duyurulur.
Yorumlar
Kalan Karakter: