İstanbul’un sinema-tiyatro merkezi, uzun yıllardır Avrupa yakasındaydı. Bütün iyi salonlar, Beyoğlu-Şişli bölgesinde toplanmışlardı. Fakat son yıllarda, ulaşım güçlükleri nedeniyle, Anadolu yakası da bir kültür-sanat merkezine dönüştü. Özellikle Kadıköy’de irili-ufaklı pek çok salon açıldı. Ben de karşıya geçmiyorum, iyi oyunların ve filmlerin Anadolu yakasına turne yapmalarını bekliyorum doğrusu. Geçen hafta Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde ‘Soytarım (Kral) Lear’ adlı oyunu seyrettim.
Oyun ‘Altıdan Sonra Tiyatro’ile ‘Pangar’ ortak yapımı olarak seyirci karşısına çıkıyor. İlk gösterimlerini geçen yaz Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında yaptılar. Altıdan Sonra Tiyatro, son yıllarda dikkat çeken genç tiyatrocu Yiğit Sertdemir’in kurduğu gruptur. Pangar ise televizyonda çok sevilen ‘1 Kadın 1 Erkek’ dizisinin sempatik ve güzel oyuncusu Demet Evgar’ın tiyatrosudur.
William Shakespeare'in ünlü ‘Kral Lear’ trajedisini, Yiğit Sertdemir uyarlayıp yönetmiş. Sahne üstünde; Demet Evgar, Okan Yalabık, Sezin Akbaşoğulları, Yiğit Sertdemir, Tomris İncer, Berkay Ateş, Umut Kurt görev almışlar. Sahne gerisinde ise Dekor-kostüm-maske ve makyaj tasarımları Candan Seda Balaban'a, ışıklar Yüksel Aymaz'a, müzikler Tuluğ Tırpan’a emanet edilmiş.
Hep beraber, el ele vermişler, bütün dünyada binlerce kez sahnelenen bu trajediyi, grotesk bir farsa çevirmişler. Kral Lear ve kızlarının hikâyesini; Kralın soytarısının gözüyle anlatmışlar. Kralın boytarısı, çok yakından tanık olduğu olayları, başka soytarılarla sahneliyor. ‘Soytarıca bir Lear’ ortaya çıkıyor.
Yiğit Sertdemir, oyun tanıtım metnini şöyle bitiriyor: “Jan Kott 'Tragedya rahiplerin, grotesk soytarıların tiyatrosudur,' der. Biz de yapmaya çalıştığımızı en iyi özetleyen sözleri buradan yola çıkarak dillendirebiliriz. Kral Lear’ı rahiplerden çalıp, soytarılara teslim ettik...”
Şehrinize turneye geldiğini öğrenirseniz, ailece gidebilirsiniz. Tiyatroyu sinemadan ayıran hazzı tatmanızın garantisi var. Benim de kendilerine ilettiğim yapıcı eleştirilerim var:
Söz konusu Shakespeare olunca, tiyatrocular metni kırpmaya kıyamıyorlar. Ama günümüz seyircisine de 2 perde ve 150 dakika çok uzun geliyor. Günümüz seyircisi, televizyondan hayranı olduğu oyuncuları sahnede canlı görmek için tiyatroya gidiyor. Ancak masklar ve kostümler yüzünden; kim Demet Evgar, kim Okan Yalabık, tanımak mümkün değil. Bütün karakterler soytarı olunca; deforme edilen konuşma tarzıyla oynanan oyunda, cümlelerin bazısını anlamak mümkün olamıyor. Ve seyirci, gülsem mi gülmesem mi ikilemine düşüyor...
Yorumlar
Kalan Karakter: