SİT ALANI İLE KARŞI KARŞIYA KALIYORUZ
-Antalya; denizi, güneşi doğasıyla anılıyor. Bunun deniz kısmı, oda olarak sizin elinizde. Denizi cazibe anlamında canlandırmayı ve kent içinde deniz ulaşımını neden başaramıyoruz?
Biz proje üretiyoruz, geliştiriyoruz ve sunuyoruz ama bunu kurumlar nezdinde değerlendirilmesi lazım. Bu anlamda çok fazla çalışmamız var. Dolayısıyla çalışıyorsunuz ama şöyle bir şey de var, bir deniz yapısı yapmak normal koşullarda 2 yıldır, o da çok çok iyi bir şekilde takip edilirse başarılabilir. Siyasilerden de destek alarak bitirmesi minimum 2 sene. Bu durum özel sektör olursa 3-4 seneyi bulur. Kaldı ki Antalya’da her yer SİT alanı ya da özel çevre koruma alanı. Her daim bu gerçekle karşı karşıyayız. Bütün sahil şeridine bakın. Liman’dan sonra Milli Park başlıyor. Kumluca’ya kadar milli parkız. Belek’ten Side’ye kadar ölçekli alan. Her yerde mutlaka bir şeyler önümüzü kesmiş. Ama artık bizlerin tavsiyesi ile ırmak içi kullanımlarıyla birlikte bu konular daha hızlı bir şekilde aşılacak gibi duruyor.
DENİZ ULAŞIMI MÜMKÜN
- Peki, imkânsız mı bu ilçeler arası ulaşımda Büyükşehir Belediyesi ile birlikte hayata geçirmek?
Çok zor değil. Ancak kış aylarında olmaz. Marmara kapalı bir deniz, göl gibi. Orada iki buçuk metre dalga boyu olur. Ama bizim burada 12 metre dalga boyu oluyor.
3 KUPA VERİYORUZ
- Ancak odanızdan beklenti oldukça fazla… Sadece proje üretiminde değil öneri anlamında da beklenti var.
Antalya Deniz Ticaret Odası olarak 3 yarışma düzenleyip, kupa veriyoruz. Antalya denizle ilgili toplasan 5 organizasyon var zaten, üçünün sponsoru biziz. Çocukların kullandığı küçük optimis lazer teknelerle bakın hepsinin üzerine de Deniz Ticaret Odası yazar. Biz veririz.
MESAFE ÇOK ÖNEMLİ
- Antalya’da denizle ilgili projeler yetersiz gibi görünüyor. Oysa Antalya sahili olan resort otelcilikle pazarlanıyor?
Deniz Ticaret Odası’nın asıl misyonu uluslararası deniz ticaretidir. Asıl bunla ilgilenir. Ama Antalya’da kapsam çok farklı olduğu için, bizdeki portföy günübirlik yat turlarımız ve su sporlarımız ağırlıkta. Arkasından üçüncü sırada dalış geliyor. Bunların odaya kayıt oluşu da 6-7 senelik bir süreç. Çok uzun değil. Dolayısıyla burada sektör olarak sorunlar da başka. Antalya’nın başkanı da olunca, dolayısıyla genel merkezin de yönetim kurulu üyesisiniz. Orada konuşulanlarla buradakilerin hiçbir alakası yok. Yani ben bütün Türkiye’de konularla ilgili problemlerin yüzde 90’ı ben çözmüşümdür. Bütün üyelerime sorun. Ama şu var baktığınız zaman; çıkın bir tekneyle, falezlere bir yanaşın ki, yaklaşmak kanunen yasak. Neden yaklaşmıyorlar. Çünkü gece vakti gemilerde far yok, falezlerde de bir ışıklandırma yok. Kanunlar ise bunları öngörerek belli bir mesafe gitmesini istiyor. Mecburen de gitmek zorunda. Bir kanun var, yüzme bandı da var. Biz bunu Lara Bölgesi’nde 100 metre şamandıra çekerek yanaşmasına izin verdirdik. 100 metreye düşürmek büyük başarıydı. Ama diyor ki 50 metreden geçelim. Öyle bir şeyde yok! İnsanlara da yüzme alanı bırakacaksınız. O kadar çok şikâyet alıyor ki bizim üyelerimiz. Şimdi gitsin bakalım yanaşsın Lara’da bir yere. Deneyelim. Müzik açsın, kenara yaklaşsın bir tekne. Yarım saat içerisinde polis, zabıta, sahil güvenlik kim varsa tepesinde adamın.
YÜZDE 70 DOLULUK VAR
- Antalyalıların aklına deniz denildiği zaman sadece manzara geliyor. Kemer’e yapılan deniz otobüsü de çok fazla ilgi görmüyor. Bunun sebebi sizce nedir?
Deniz otobüsü iyi gidiyor. Ben de takip ediyorum. Yüzde 60-70 iyi bir doluluktur. Hani üst üste alt alta gitmek mümkün değil zaten. Orada bellidir sayı. Onun üzerine bir kişi bile alamazsınız. Bu bir halk hizmeti. Belediye otobüsünden belediye para kazanıp, kazanmamayı çok sorun görmez.
- Peki, çeşitlendirilebilir mi?
Konunun en başında deniz yapıları dedik ya, biz de deniz yapısı yok ki. Otobüsü alıyorsun durak yok. O mantıkla gitmek lazım. Diyorlar ki otellerin var. Oralara tekne yanaştıramazsınız. İnsanlar bunu bilmiyorlar. Onun için resmi bir evrak olması lazım. Bir deniz otobüsünün yanaştığı bir limanı yapmanız şu an aşağı yukarı özel bir firma olarak 3,5 sene sürer. İznini almanız da 1.5 sene sürer, toplam 5 sene eder. Bu iyi ihtimal. Antalyalıların denize bakış açısına gelince, bu durum Yörük kültüründen kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Biz bu konuyu çok araştırdık. Biz de balık yeme oranı da çok düşüktür. Akdeniz ülkeleri ile kıyaslama yaptığınız zaman düşüktür.
DUBAİ’DE SUNİ ADA YAPTIM
-Marmara’da denizin altından yol yaptılar. Burada da suni adacıklar yapmak çok mu zor?
O burada zor. Dubai’deki adaları yapan firmalardan biriyim. Oradaki coğrafya çok farklı bizden. Orası, daha çok Adana- Ceyhan tarafı gibi. Biraz daha denizin orada getirdiği kum, derinlik çok farklı. Marmara’da başladılar suni adalar yapmaya. Karadeniz’e de yapamazsınız bunu. Bizim Karadeniz, Akdeniz bunlarda zor. Kapalı bir havzanın içerisindeyse ancak olur.
KÖSTEK OLMUŞUZ!
-Antalya Büyükşehir Belediyesi Boğaçay Projesi’ni vizyon proje olarak sundu. Deniz Ticaret Odası projeyi destekleyen bir konumda oldu.
Menderes Başkan geçen gün geldi, anlattı. İlk başta destek sonra köstek olmuş, bizim Deniz Ticaret Odası.
SORARLARSA BİLGİLENDİRİRİZ
- Bu projeyi hala destekliyor musunuz?
Benim işim bu. İşim deniz yapıları. Her dereye veya her ırmağa giremezsiniz. Sonuçta ırmak bir alüvyon taşıyor. Ve yer yer bazı sığlıklar oluşturuyor. Bununla ilgili bir önlem alınmadan siz oraya tekne sokamazsınız. DSİ de buna izin vermez zaten. Mevcutta, fiiliyatta küçük balıkçılar, denizciler şu anda girilebilir yerlerimizi kullanıyor. Biz zaten denizle ilgili yatırım yapılacak marina, bağlama yeri aklınıza ne geliyorsa her konuda desteğimizi verdiğimizi açık açık her zaman beyan ediyoruz. Belediyeler gelip sorarlarsa, daha mantıklı sonuçlara ulaşırlar. Zaten biz bu işin uzmanıyız. Bizim işimiz bu.
HER KAFADAN SES ÇIKIYOR
- Yerel yönetimler Deniz Ticaret Odası’nı yok mu sayıyor? Sizle nasıl çalışacaklarını mı bilmiyorlar?
Doğru bilginin bizde olup, olmadığının bilgisi var mı bilmiyorum. Daha çok inşa girince işin içine Deniz Ticaret Odası ile bir ilgisi var mı diye mi düşünüyorlar. Her kafadan bir ses çıkıyor.
STK’LAR GİRSİN İSTEMİYORLAR mı?
- Sizin işiniz uzmanlık gerektiren bir konu ama. Bu bağlamda neden ilk akla siz gelmiyorsunuz?
Artık kurumlar işin içine çok fazla STK’lar girsin istemiyorlar. Çünkü, bir yerde sıkışıp kalabilme ihtimaller var. Bir kurum tamam diyor. Öteki siyasi bakıyorsa olaya veya gerçekten karşıt bir görüşü varsa durum farklı boyuta geliyor. Bir söz vardır Amerika’yı bir daha keşfetmeyelim diye. Bakıyorsunuz dünyada bunun uygulamaları var. Bunu bir daha bir daha irdelemeye gerek yok. Doğru anlatmak lazım. DSİ ilk başta bu işlere çok ters bakıyordu. Irmakların içinde bu işlerin yapılmasına olumsuz bakıyordu. Ne zaman bakmaya başladılar? Şu açıdan da haklılar. Ben Erenköylüyüm. Manavgat’ın bir köyüdür. Bize ırmak ağzı düzenlemesi diye bir şey yaptılar. Limana benziyor. Bizim hemen köylülerimiz liman gibi kullanmaya başladılar. Bir sene sonra doldu içi. Neden doldu? Dereler, ırmaklar sürekli alüvyon taşıyor. Bunun önünü almadan, Aksu gibi yukarıya baraj yapmadan bu işi kesemezsiniz. Dolayısıyla Manavgat Irmağı bunun çok nadir bir örneği.
BEN BİLDİĞİMİ YAPARIM DİYORLAR
- Boğaçay’a önce baraj yapılacak denildi. Şimdi baraj yapmaktan vazgeçildi. Projede değişti. Bu hususta sadece İnşaat Mühendisleri Odası’nın sesi çıkıyor. Neden siz ön plana çıkmıyorsunuz?
Denizle ilgili her şey, Deniz Ticaret Odası’na bağlı değil. Biz tavsiye niteliğinde öneride bulunuruz. Deniz yapısı dediğiniz zaman İnşaat Mühendisleri Odası ki, babam bunun kurucu başkanlarındandır; yapı işin içine girdiği zaman siz bu işin dışındasınız diye düşünüyorlar. Aslında hayır. Kullanıcı da biziz. Bu işin ticari tarafında da biz varız. Biraz da kurumların gelip, sizden bilgi alması lazım. Siz ne kadar bağırıp, çağırın şu böyle yapılması lazım diye, ben bildiğimi yaparım diyorsa bir şey diyemiyorsunuz. Ancak bu konuda Ulaştırma Bakanlığı’nı ayrı tutuyorum. Çok iyi iletişim kuruyoruz.
TÜRKİYE’DE İLK VE TEK YAPIYORUZ
- Su sporlarına siz belge verebiliyor musunuz?
3 ay önce çıkardık biz bunu. Milli Eğitim Bakanlığı ile yaklaşık 1,5 sene çalıştık. Tamamen su sporları ve yatçılık üzerine. Çok ciddi bir eğitimi var su sporlarının. Sorumlu personel artı personel için de kitapçık hazırladık. Bir nüshası özlük dosyasına konulacak ben bunu okudum anladım ve el kitapçığını elden teslim aldım. Bu gerçekten güzel bir şey oldu. Türkiye’de yok. Yapan biziz. Başka hiçbir Deniz Ticaret Odası’nda eğitim programı yok.
BABAMIN OĞLU OLSA DA
Her alanda siyasi denge söz konusu. Birileriyle samimiyetiniz ve geçmişiniz sizin için avantaj mı yada önünüze engel olarak geliyor mu?
Bu bakış açısı insanların kendi problemleridir. Benim hiçbir konuyla ilgili hiçbir şahsi ya da oda başkanı olarak böyle bir yaklaşımım olmaz. Herkese aynı mesafede bakarım. Siyasi bakmam olaya. Ben zaten gemisini yürüten bir kaptanım. Böyle bir tabir vardır. Benim gemim de gayet güzel yürüyor. Bütün üyelerimizin aslında misyonum olan, bütün dertlerini çözebiliyor muyum? İlk o açıdan bakarım. Çözülmüyorsa ve karşımdaki şahıs, kurum ne ise babamın oğlu olsa da direkt karşısında dikilirim. Olaya ben bu şekilde bakıyorum.
HERKES BİRBİRİNE ŞÜPHEYLE BAKIYOR
- Bundan dolayı kaybediyor musunuz?
Yok. Ben kaybettiğimizi düşünmüyorum. Antalya’da şöyle bir olgu var. Bana göre, herkes her şeyden bir adım sonrasında işkilleniyor Çok özel bir cevap vereyim size. Herkes birbirine şüphe ile yaklaşıyor. Acaba siyasete mi hazırlanıyor gibi… Herkes işine baksın. Açık konuşmak gerekirse benim bir kaybım da olmaz. Ama ben oda olarak zaten kendi projelerimle Türkiye’de yapılmayanları yapıyorum. Bu konuda da iddialıyım.
ÇAVUŞOĞLU’NUN YAKIN OLMAKTAN ONUR DUYARIM
- Bakan Çavuşoğlu’na yakın, dostu tanımı oda için katkı veriyor mu?
Onur duyuyorum. Mevlüt Bey bana ata dostum der. Amcamın en yakın arkadaşının oğlu. Ben onun yüzünden Uluslararası İlişkiler okudum. Mesela bunu kimse bilmez. Mevlüt Ağabey, okuduğu içi bana da Uluslararası İlişkiler okuttular. Ne yapalım, çocuk ne okusun dedikleri zaman, kendisi Uluslararası İlişkiler okusun demiş. Gurur duyulacak bir bakanımız. Benim insani ilişkilerimi geçelim, başarıları zaten ortada. Ülkeye ve Antalya’ya katkısı tartışılmaz. İçişleri Bakanı için de öyle. Farkını gösteriyor bu tür insanlar. Bizler için gurur kaynağı. Beraber anılmaktan da gurur duyarım. İnsanlar özellikle bana yaklaşırken AK Partilisin diyor. Benim yönetim kurulu üyelerimden biri MHP’lidir. İkisi CHP’nin delegesidir. STK’larda siyasi ayrışım olmaz.
SİYASİ ENGELLE KARŞILAŞTIM
-Yerele indirgediğimizde bütün partilerin kendi içlerinde de yarışları var. Siyasi kaygıları var. Maalesef birbirine zarar vermek isteyenler diğerinin yakınındakilere zarar verme yoluna gidiyor. Sizde bu tür bir yaklaşımla karşılaştınız mı?
Ticari olarak çok başıma geldi. Ben buralara iş adamı olarak gelmedim. Ben ciddi anlamda mücadele veriyorum. Dedim ya Türkiye’nin en büyük yenilebilir enerji tesisini kurmak için 4 sendir mücadele verdim artık o kadar komik bir duruma geldik ki baştan sona kadar. Hani inanamazsınız. En son geçen gün karşılaştığım bir görüşle ilgili şunu söyleyeyim size. OSB’nin içinde konut var dedi bana bir kurum görüşü. O kadar sabrım taşmış ki, neyin kafasını yaşıyor sizin arkadaşlar dedim. Bilmiyorum da siz bir kontrol edin memurlarınız dedim. Siz bunu devam ettirirseniz, buraya kadar sabrettim biraz daha sabrederim. Hesabı sorulur size dedim. OSB özerk bir bölgedir. OSB’nin hiçbir şekilde kenarında, bir yerinde ölçüm yapamazsın. Bütün kurumlar orası özel bir yapı olduğu için onun içinde bakar olaya. Google Earth’ten baktım. Dedim ki bu nasıl iş? Bana, bunun neresinde konut var gösterir misiniz? dedim. ‘Ben şantiye çadırını da yaşam olarak kabul ederim’ dedi. Şaka mı yapıyorsunuz dedim. Gerçekten ciddi anlamda kendi ticari hayatımla ilgili bu tür engellerler karşılaşıyorum. Ama ne oluyor? Kesebiliyor mu? Hiç kimse yapacağından geri kalmıyor.
İNSANLARDAN YORULDUM
- Balıkçı barınağındaki son durumu değerlendirir misiniz?
Balıkçı barınağıyla ilgili iki üç konu var. Bir tanesi balıkçıların zaten kanunen boş kalan kısmı özel ve ticari teknelere açabiliyorlar. Tabi şartları yerine getirirlerse. Dolayısıyla orada bir sıkıntıları yok. Zaten bu kira bedeli ile onlar olmadan barınma şansları da yok. Ancak balıkçı barınağında o kadar çok destek oldum ki, ben bile yoruldum. İnsanlardan yoruldum. Çünkü balık baştan kokmaması lazım. Sen, ben yok. Benim teknemde buraya girse benden o bedeli alacaksın. O benim arkadaşım ondan para alma, bundan para alma olunca bu iş batar gider. Dolayısıyla gidemedi de. Büyükşehir Belediyesi orada balıkçılara bir yer verdi. O da bence yanlış. Kanunda da bunun açık açık balıkçı barınaklarında da olmayacağı da yazıyor. Balık ihalesinin yapıldığı yer bana göre turizm yolunun ortasında bir ucube. Orada kirli sular denize veriliyor. Kaç defa uyardım. Balık mezatı denize sıfır bir yerde olacak diye bir koşul yok. Bizde zaten balıkçılık yok. Bize balık dışarıdan kasalarla geliyor. Bizde öyle bir balık yok ki, buraya gırgır yanaşsın, kasalar satılsın. Bu çok farklı bir yerde de yapılabilirdi.
-Mera alanının tersane olmasıyla ilgili de görüşünüzü söyler misiniz?
O konuda iki bakanlık ve biz ciddi kavga ediyoruz. Bakanımız son olarak öyle olsun dedi. Biz de olamayacağını söyledik. O yüzden proje biraz olumsuza doğru yol aldı. Belediye, Turizm Bakanlığı onu imar planında kırmızı yere taşımaya çalışıyor. Biz de diyoruz ki tamam Osmanlı karadan yürüttü de, biz 1,5- 2 km karadan 50 metrelik tekneyi yürütemeyiz. Sonra DSİ kanalını kullanalım dedi. İyi de, onun maliyetini kim karşılayacak? Bunun çok ciddi bir maliyeti var. Bir de bu tekneleri buradan nasıl döndürüp buraya sokacaksınız? Kanalı yaptınız. Nasıl manevra yapacak? Ben serbest bölgede tekne üreticisiyim. O kadar çok boş yerimiz var ki serbest bölgede. Ama serbest bölge statüsü farklı. Son ekonomik olaylardan insanların Türkiye’ye bakış açısı değişince, tekne siparişi olayını ciddi anlamda kestiler. Baktığınıza zaman buradaki ortaklık yapısına, serbest bölgedeki tekne üreticilerinin yüzde 60’ı, 65’i Hollanda ve İsrail ortaklığındadır. Siyasi konjonktür olarak biraz geri adım attılar. Dolayısıyla çok büyük üretimlerimiz yok.
- Antalya’da turizmi canlandırma adına alternatif olarak dalış turizmi getirdi. Bu konuda çok başarılıyız.
Sayın valimiz inanılmaz derecede dalış turizmine önem veriyor. Kaş’ta bir Training Center yaptık. Dünya Dalış CMAS’a, Avrupa Şampiyonası’nın bir ayağı artık Kaş’ta yapılacak. Bir de tank getiriyoruz. Ben o tankın önüne yatan, üstüne çıkanların heykellerini yaptırıyorum. 15 Temmuz’dan önce onun açılışını yapmak istiyorum. Su altına ciddi bir eğilimimiz var. Birde denizleri korumak adına dalış turizmi abserve edebiliyor. İyiye gideni, kötüye gideni doğrudan gözlem yapabiliyor. Bu konuda ciddi anlamda birikimimiz var.
Yorumlar
Kalan Karakter: