Sahtecilik, cana kast edinceye kadar hiç dikkat çekmeden on yıllardır, bu milletin kanını zaten emiyordu. Ne zaman, sahte, metil alkolü bol rakı içenlerden 24 kişi hayatını kaybedince, her zaman olduğu gibi ilgili ve fakat alakasız yetkililer, ekranlarda boy göstermeye, gerekli tedbirlerin alındığını, klişeleşmiş ifadeler ile halka duyurma gayretine girdiler.
Sahtecilik, sahtekarlar tarafından icra sanat edilen bir vakıadır. Emek sarf edilerek, kafa yorularak yapılan bir şeyin, haksız ve yüzsüzce, hiç yorulmadan taklit edilmesi, ama bu yapılırken bile aslına sadık kalınmayan çıkara dayalı, çok çirkin bir icraattır.
Şöyle bir etrafımıza bakalım, nelerin sahte ve taklit olduğunu hemen göreceğiz.
Yani sahteciliğin ve taklitçiliğin ne kadar yaygın bir şekilde hayatımıza girdiğine şahit olacaksınız.
O kadar çok sahte şey var ki, sahte olmayanları sıralamak istiyorum.
Örneğin; Yoğurt, sahtesi henüz yapılamayan gıda maddesi olarak gözüküyor idi! Ancak son zamanlarda onun da içine birçok yabancı madde katıldığı belgelendi!
Bir zamanlar, bal en güvenilir gıda maddesi olarak görülürken, onun da sahtesini piyasaya sürmüşler, ruhumuz bile duymadan pazarlarda tüketiciye çoktan ulaştırılmış bile!
Sahteleri, şöyle bir sıralamaya çalışırsak...
Sahte Trabzon yağından, sahte kaşarlara, sahte peynirlerden, kostikli zeytinlere, sahte zeytinyağından, sahte margarinlere, daha uzatırsak sahte dostlara, sahte analara, babalara, sahte dişçiye, sahte doktora, sahte öğrenciye, sahte imama, sahte paraya, sahte ehliyete, sahte araç ruhsatlarına, sahte diplomaya, sahte kırmızı bibere, sahte ilaçlara, sahte gübreye, sahte mazota, sahte benzine, sahte jetona, sahte kredi kartına, sahte telefon kartlarına, sahte vcd ve dvd’lere, sahte sigara ve içkilere, sahte alışveriş fişlerine kadar aklımıza gelen hemen her şeyin sahtesine rastlamak artık sürpriz olmaktan çıktı!.
İlgililer bu kadar kapsamlı sahtecilik karşısında ne yapacaklarını şaşırmış vaziyette. Onlar da bu kokuşmuşluğun karşısında çaresizler.
Tüm bu sahte şeyleri yapan sahtekarlar, hiçbir şeyden korkmadan ve çekinmeden yüzsüzce icrai sanatlarına devam ediyorlar.
Tek tük yakalananlar olsa da sorgularından sonra hiçbir cezai müeyyide ile karşılaşmıyor, serbest bırakılıyorlar. Böyle olunca da, bu sahtekarlıklar olanca hızı ile devam ediyor.
Vatandaş olarak, bu sahteciliğe kendimizce, bahaneler bularak, itibar ettiğimiz sürece, biz bu sahtekarlardan ve sahte ürünlerden çok çekeceğiz.
Onun için “Ucuz alacak kadar zengin değilim” diyen, İskoç’un sesine kulak vermek gerekiyor...
Yorumlar
Kalan Karakter: