Dört kardeş, anne, baba; bir de babaanne veya anneanne; 7 kişilik bir aile olarak sahura kalkardık. Ama kardeşleri tek tek kaldırmanın güç olduğunu yazmadan olmaz... Her an sevgiyle andığım annemiz, gün boyu iftar yemekleri hazırlamakla uğraştığı yetmezmiş gibi; gülüş-çığrış yapılan iftardan sonra, sahur yemeklerini yapmaya girişirdi. Orucumuzu tok yaşayalım diye, sahur yemeklerinde mutlaka pirinç pilavı ile komposto olurdu. Pilava, kavrulmuş arpa şehriye katılır; komposto ise kayısı kurusundan veya kuru üzümden kaynatılırdı...
Hiç kimse hiç kimsenin oruç tutup tutmadığını dert etmezdi. Gayrimüslim komşular oruç ayına saygı gösterirlerdi. Her akşam çilingir sofrası kurma keyfi yaşayan akşamcılar, otuz gün ağızlarına içki koymazlardı. Gösteriş için beş yıldızlı otellerde iftar ziyafetleri verildiğini asla görmedik. Esenlikle yaşanan ‘Türkiye Cumhuriyeti Ramazanları’ idi onlar...
Sanki dinsel-siyasal alana giriyor gibi oldum, fakat değil! Karagöz’den bahsetmek istiyorum. Hala unutulmayan Osmanlı Ramazan eğlencesi Hacivat-Karagöz için, en kapsamlı araştırma, Cevdet Kudret imzası taşıyor. İlk basımı 1968 yılında Bilgi Yayınevi tarafından yapılan üç ciltlik bu muhteşem eseri; şu anda Yapı Kredi Yayınları kutu içinde bir set olarak sunuyor.
Cevdet Kudret eserine piyes metinleri de koymuş. Deriden kesilip boyanan karakter (tasvir) örnekleri vermiş. Ayrıca oynatıldığı mekanlar için ayrıntılı bilgiler aktarmış. Benim dikkatimi çeken şu: Karagöz başlangıçta pek masum değil. ‘Erkek seyirliği’ olarak anılıyor. İftardan ‘teravih’ namazına giden erkekler, dönüşte mahalle kahvesine uğruyorlar. Orada Ramazan boyunca kurulu kalan ‘hayal perdesi’nde komik serüvenler seyrediyorlar. Her serüvende mutlaka ‘erkek geyiği’ çevriliyor. Yani, açık-saçık, müstehcen, kaba güldürü öğeleri... Kadın ve çocukların seyredeceği serüvenlere yıllar sonra geçilmiş.
Cevdet Kudret’in çalışmasından öğreniyoruz ki ‘gölge oyunu’ denen bu eğlence kültürünün kaynağı için çeşitli tezler var. Yazanlar Çin, Hindistan ve Cava’dan yayıldığını savunuyorlar... Arap kökenli Şeyh Küşteri’nin, ilk gölge oyununu Orhan Gazi döneminde Bursa’da sergilediği de söylenir... Evliya Çelebi; Hacivat ile Karagöz’ün, Selçuklular döneminde Bursa’da yaşayan inşaat ustaları olduğunu anlatır...
Gölge oyunu dünyada olağanüstü görselliklere ulaştırıldı. Ancak maalesef bizde ‘Hacivat-Karagöz’ olarak kaldı. Bugün bile Ramazan reklamlarında müzelik haliyle kullanılıyorlar…
(Son söz: Her yıl farklı dallarda verilen ‘Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’, 2012’de benim ‘Adalet, Sizsiniz’ adlı sahne metnimi onurlandırmıştı…)
Yorumlar
Kalan Karakter: