Onlardan biri de Türkiye Hayvanları Koruma Derneği Antalya Temsilcisi Sevda Kıraç. Hafta sonu tatili için kız kardeşi ile Adrasan’a giderken ormanlık alanda üç ayrı yerden inceden duman tüttüğünü görmüşler. Kıraç, “Alo 177’yi aradım. Telefona çıkan, (Haberimiz var, sizden önce de arayanlar oldu) dedi” diyor. Adrasan Koyu’nun en ucunda bir otele gitmişler ve yangın boyunca da orada kalmışlar. Bir helikopterin söndürme çalışmasının yetmediğini görünce Alo 177’yi yine aramışlar. Bu kez de, “Gerekli görülürse takviye gönderilir” yanıtını almışlar. Bazı vatandaşlar yangın tüpü, kova, ilaçlama aracı ile turizm alanına sıçrayan alevleri söndürmeye çalışırken, kimileri de kazma kürek resmi ekiplerle omuz omuza dağda mücadele etmiş. Yangının her anının fotoğraflarını, olayın tanıklarının yorumlarını, telefonla bilgi verenlerin söylediklerini birleştirdiğinizde, resmi cepheyi ‘Hantal’ sözcüğünden başka ne ile tanımlarsınız?
***
Aynı malzemeyle vatandaş cephesinden baktığınızda ise ‘Çevik’lik görüyorsunuz. Bildiriyor, müdahale ediyor, uyarıyor, fotoğraflıyor, paylaşıyor. En önemlisi görüyor, sorguluyor!
İtfaiye araçlarının, koca deniz dururken niye cılız bir su kaynağı başında sıra olduğunu soruyor. Küçük çaplı turistik tesisleri yanarken ‘resmilerin’ niye seyirci kaldığını soruyor. Bunlara benzer benzemez daha onlarca soru.
Çevik, hantaldan hesap soruyor!
***
Adrasan’da alevler yükselirken sosyal medyada en çok dolaşan soru ise “Rant için kasten mi yakıldı?” oldu. Yorumların çoğu, “Hah şimdi oraya dikerler 5 yıldızlı bir oteli” cinsindendi.
Hantal, çeviği paranoyak etti!
***
Çevik ya, daha sorarken önlemini de alıyor. Yangının daha dumanı tüterken internet üzerinden hemen bir imza kampanyası başlatıldı. Kimse oraya otel dikmeye heveslenmesin, gözümüz üstünüzde türünden! Sivil toplum örgütleri durum tespiti yapıyor, raporlar çoktan yazıldı da medya mensuplarının e postalarına düştü bile. Farkında mısınız, son yıllarda hantallar, çeviklerin ne biçim gerisinde kalıyor?
***
Sevda Kıraç ile konuşurken o karışıklığın içinde yaptıkları tatilden bir şey anlayıp anlamadıklarını sordum. Yavru kuşlar, sincaplar, kaplumbağalar yanarken mümkün mü?
Yangın kontrol altına alındıktan sonra yol kenarına oturmuş, dinlenmeye çalışan itfaiyeciler ile orman işçileri görmüşler. “Yüzleri, üstleri başları simsiyahtı. Bir tek gözleri görünüyordu. Ne kadar çok duman solumuşlarsa, ayran ve süt içerek kendilerine gelmeye çalışıyorlardı” dedi. İsimsiz savaşçılara selam olsun…
Yorumlar
Kalan Karakter: