Oxford Üniversitesi’ndeki eğitimi sırasında eşi Prof. Dr. İsmail Boztosun ile hayatını birleştiren Prof. Dr. Ayşe Boztosun aynı zamanda iki çocuk annesi. Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Başkanı ve AKİŞMER Müdürü olarak kariyerine devam eden Prof. Dr. Ayşe Boztosun, yaşamı enerji olarak tanımlıyor. İşte Boztosun’un sorularımıza verdiği yanıtlar…
Sizce yaşamın anlamı nedir?
Yaşam, enerjidir, eylemlilik halidir. Eylemlilik hali, fiziksel veya düşünsel boyutta olabilir. Bu hali anlamlandıran ise, farkındalıktır, yani şuurdur, sağduyudur. İç dünyamızın ve evrenin şifrelerini çözebildiğimiz ölçüde, yaşamımızı anlamlandırabiliriz. Bence yaşamın anlamı, bu anlama çabası doğrultusundaki fiziksel ve düşünsel eylemliliğimizdir.
Hayatta en değer verdiğiniz şey nedir?
Sevgi ve güvene dayalı, emek vererek geliştirdiğim ilişkilerimdir. İnsanlara kolay kolay güvenmem. Ancak onlarla yol yürümüşsem ve dürüstlüğümüzü, samimiyetimizi birbirimize ispat etmişsek, birbirimizin hakkını teslim edebilmişsek, iç dünyamın kapıları onlara açılır.
Hayatınızı en çok etkileyen karakter özelliğiniz nedir?
Gerçekçiliğimdir. Doğru tektir; ancak sonsuz sayıda yalan vardır. Önyargılardan, peşin hükümlerden uzak, salt gerçekliğe ulaşma arzusu bende had safhadadır. Aynı zamanda hayal gücüm de geniştir; ancak gerçekliği olduğu gibi kavramadan, gerçekleşebilir hayaller kuramayacağımın da farkındayım. Samimiyetle gerçeği ulaşma çabasının özellikle bir hukukçunun olmazsa olmazı olduğunu düşünüyorum.
En sık kullandığınız kelime hangisidir?
“Anlıyorum.”
Çevrenizde en çok neyi görmek istersiniz?
Kendini iyi yetiştirmiş, üretken, neşeli ve esprili insanların yaşadığı, şık, nezih ve ferah yaşam alanları görmek isterim.
Tutkularınız var mı? Varsa neler?
Lise yıllarımdan itibaren aralıksız hep proje tasarladım ve yürüttüm. Hayatım 7/24 proje odaklı geçiyor. Birikimimle topluma, insanlığa fayda sağlamak, değer katmak benim temel tutkumdur. Bununla mutlu oluyorum.
Hırslı mısınız?
Hayır. Sadece görev bilincim yüksektir. Başladığım işi mutlaka bitirmeye çalışırım. Hayatta hiçbir zaman olaylarla ve kişilerle uğraşmadım. Bu nedenle olsa gerek, “Büyük kafalar fikirleri, orta kafalar olayları, küçük kafalar kişileri tartışır” sözünü çok severim.
En son okuduğunuz kitap hangisi?
Sosyal Bilim Metodolojisi – Eleştirel Bir Giriş, Frank Lewins. Sosyal bilimler alanında bilimsel araştırma yürütmeyi planlayan herkese tavsiye ederim. Eğitim sistemimizin en önemli eksikliklerinden birisi, yöntem bilgisini aktarma konusundaki zayıflığıdır. Aktarılan bilgiler öğrenciyi ehil kılmalı, yapabilir hale getirmelidir. Eşzamanlı okuduğum ve bitirdiğim diğer kitap da Semih Bey’in armağan ettiği “Leading Digital”. Üç yazarlı bu kitapta, firma içi dönüşümde teknolojinin nasıl ehil bir şekilde kullanılabileceği yalın bir dille anlatılıyor. Vizyoner patronlara, firma yöneticilerine kesinlikle tavsiye ederim.
Takip ettiğiniz yayınlar hangileri?
Resmi Gazete, muhtelif hukuk dergileri, Forbes Türkiye, Harvard Business Review, Sanayi Gazetesi, House Beautiful, Antalya Life
Nerede yaşamak istersiniz?
Şu anda Konyaaltı Caddesi’nde oturuyoruz ve evimi, muhitimi çok seviyorum; ancak ileride Kaleiçi’ni tercih edebilirim. Orada Antalya’nın kadim ruhunu derinden duyumsayabilecekmişim gibi geliyor.
Antalya’nın en sevdiğiniz yanı nedir?
Sabah denize girdikten sonra işe gidebilmeyi ve işten çıktıktan sonra tekrar denize girebilmeyi çok seviyorum. Yol tabelasında “müze, park, marina, opera ve plajlar” bir arada yer alıyor. İnsan daha ne isteyebilir ki?..
Gitmekten keyif aldığınız mekanlar hangileri?
Antalya’da Atatürk Parkı içinde, Marina’da, Kaleiçi’nde, Konyaaltı’nda, Lara’da zevkle gittiğimiz pek çok mekan var; ama biz, en çok, evimizin balkonunda, Körfeze nazır, kendi zevkimize göre kurduğumuz ve ahbaplarımızla paylaştığımız sofradan zevk alıyoruz.
Giyimde neye önem verirsiniz?
Renk uyumuna ve giysilerin kesimlerinin vücut hatlarıma uygunluğuna özen gösteririm. Özellikle ayakkabı konusunda özel tasarım ararım ve kostümümü ayakkabıdan başlayarak planlarım. Otantik aksesuarları kullanmayı da severim.
Hobileriniz ve fobileriniz var mı?
Şiir ve düzyazılar yazıyorum. Bisiklete biniyorum, yüzüyorum, pilates yapıyorum. Antalya’nın marka algısının nasıl geliştirilebileceğine dair fikirler geliştiriyorum. Dekoratif objeler tasarlıyorum. Seyahat ettiğimiz yerlerden getirdiğimiz değişik malzemelerle yeni tatlar deniyoruz. Fobim yok; ancak rahmetli Kayahan’ın dediği gibi “Yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar…”
Kendinizi bir cümleyle tanımlamanızı istesek ne dersiniz?
Özgür ruhlu, içsesini kaybetmemiş, meraklı, “-miş gibi” yapmayı beceremeyen, ciddiyetinin altında uçarı ve çocuksu bir ruh barındıran, soru sormayı seven bir insanım.
Sizi neler mutlu eder?
Sevdiklerimin mutluluğu, sevgiye mazhar olmak ve insanların samimiyetini görmek.
Yalnız kalmak istediğinizde ne yapmak istersiniz?
Müzik dinleyerek denizi ve dağları izlemeyi, ruh halimin verdiği ilhamla yazmayı isterim.
İnsanlardan ne beklersiniz?
Öğrenmeye açık olmalarını, kendileriyle barışık olmalarını, yaptıkları işe yabancılaşmamalarını, egolarına teslim olmamalarını ve nezaketi elden bırakmamalarını beklerim.
Kaderci misiniz?
Kaderin, olması muhtemel olan ile olmasını ve olmamasını istediklerimiz arasında bir denklem olduğunu düşünüyorum. Borges’in dediği gibi, “önümüzde sonsuz sayıda yol var; ancak birini yürüyebiliriz.” Düşünce gücümüz yetkinleştiği ölçüde öngörümüz ve geleceği planlama olanağımız artar; ancak bu tabii ki mutlak bir güç değildir.
Asla vazgeçmem dedikleriniz?
Ailem, onurum ve hayallerim…
En çok ne yaparken kendinizi mutlu hissediyorsunuz?
Öğrenirken ve öğretirken…
Hayattaki prensipleriniz nelerdir?
Herkesin hakkını teslim etmek, hakkımın yenmesine izin vermemek, haksızlık karşısında suskun kalmamak, insanları asla bilerek rencide etmemek, insanların kuyusunu kazmamak, dürüst olmak.
Müzik tercihiniz?
Geniş bir müzik yelpazem var. Pop müzikten aryalara, türkülerimizden caza kadar, o anki ruh halime uygun herhangi bir müzikten zevk alabilirim. Leonard Cohen’den Göksel Baktagir’e, Tarkan’dan Albinoni’ye kadar, parçalarıyla bana harika anlar yaşatan pek çok bestekar var.
En büyük idealiniz nedir?
Bu kadim toprakların mayaladığı kültürümüzün beslediği paha biçilemez insani değerlerimiz var. Bu değerlerimizi insanlık ailesine anlatacak ve insanlığa daha çok katkı yapmamızı sağlayacak bir eser vermek istiyorum. Bu bir roman da olabilir, bir sinema eseri de…
Sevdiğiniz ve sevmediğiniz özellikleriniz nelerdir?
İletişimimin güçlü olmasını, muhakeme yeteneğimi, insanlar arasında ayrımcılık yapmamamı, güleryüzlü ve samimi oluşumu seviyorum. Sevmediğim bir özelliğim yok. Farkına varırsam da değiştirmeye çalışırımJ
Duygularınızı dışa vurur musunuz?
Genellikle kontrollüyümdür. Neşemi, üzüntümü paylaştığımdan daha kolaylıkla gösteririm.
Tahammül edemediğiniz şeyler?
Kafayı kuma gömenlere, yaşarken ölenlere, kendi mutsuzluklarından dolayı başkalarını suçlayanlara, çevreye öfke, şiddet kusanlara, tahakküm edenlere tahammül edemiyorum.
Ne zaman rol yapma gereği duyarsınız?
Bir tiyatro oyununda, filmde veya dizide oynuyor isem…
Dostluk sizin için ne ifade ediyor?
Dostluk, sırt sırta durabilmektir. O kişiye karşı, hayatımızdaki en değerli şeyi, yani zamanımızı paylaşmak isteyecek kadar sevgi besleyebilmektir.
Sizce başarının sırrı nedir?
Hevesli olduğumuz kadar azimli olabilmektir. Sistemli çalışabilmektir. Zarardan çabuk dönecek kadar öngörülü davranabilmektir.
Yorumlar
Kalan Karakter: