Her sabah ilk işim Hürses’i satır satır okumak oluyor. Bilenler bilir; gazetecilik, emekli olunacak bir meslek değildir; bir kez haberin ve haberciliğin tadını aldınız mı, bir kez gazete kokusuna alıştınız mı, ölünceye kadar gazeteci kalırsınız. Emekli oldum, ama gazete ve gazetecilik, hala benim ayrılmaz bir parçam.
* * * * *
Bugün 60 yaşını doldurup 61 yaşına giriyor Hürses… 60 uzun yılı düşünüyorum. Antalya’nın, Türkiye’nin ve dünyanın 60 yıllık hızlı değişimini… İnsanlık tarihinin en hızlı değişiminin yaşandığı dönemdi bu ve farkındayım, bu hız giderek artıyor.
60 yıl önce Antalya yaklaşık 40 bin nüfuslu küçük bir sahil kentiydi. Kaleiçi ve çevresindeki yerleşimden oluşuyordu sadece; bugünkü yüksek apartmanların yerinde narenciye bahçeleri vardı ve şehir, buram buram portakal çiçeği kokardı. Kentin ilk apartmanı olan ‘Kırk Daireler’in yapılmasına yıllar vardı.
Antalya bir tarım kentiydi o zamanlar. Antbirlik yeni kurulmuş ve tarımsal gelişme için canla başla çalışıyordu. Serada ilk domates, o yıl üretilmişti.
Kepez’de Ferrokrom Fabrikası kurulmuş, Dokuma Fabrikası’nın temeli atılmıştı. Fabrikalarda çalışmak için Antalya’ya göç eden işçiler, gecekondularda yaşamaya başlamıştı.
Turizmin adı yeni yeni anılıyordu. Kentte yeterli otel olmadığı için, büyük şehirlerden misafir gelirse evlerde konuk edilirdi.
Bugünkü gençlerin adını dahi bilmediği, İbradı’lı Hayret Şakrak Belediye Başkanıydı; kentin valisi ise Niyazi Akı idi.
Hürses dışında 3 gazete daha vardı kentte; Antalya, İleri ve Şelale. Hepsi şehir halkı tarafından okunuyor; Antalya’dan ve Türkiye’den verilecek haberler, her gün merakla bekleniyordu.
* * * * *
60 yıl önce, Türkiye de bugünkünden çok farklı bir ülkeydi. Yaklaşık 27 milyon nüfusumuz vardı.
Adnan Menderes Başbakan; Celal Bayar Cumhurbaşkanı idi. İç ve dış siyasette son derece hareketli günler yaşanıyordu. Muhalefet lideri İsmet İnönü ve CHP’liler, ağır hükümet baskısıyla karşı karşıyaydılar. Demokrat Parti iktidarının son yılları yaşanıyordu. Gidişin iyi olmadığı fark ediliyor, ancak yolun nereye gittiği bilinemiyordu. Henüz askeri darbe ve muhtıra yaşamamıştı ülke.
Soğuk savaşın en yoğun yaşandığı o dönemde, ABD dost, Sovyetler Birliği düşmandı. Rus salatasının adı, Amerikan salatası olarak değiştirilmişti. Kore’de birçok gencimiz, Amerika’nın çıkarları için canını vermişti. ABD, o yıl Türkiye’ye 37 cins buzağı göndermiş; buzağılar, “Türkiye’ye hoş geldiniz” pankartıyla karşılanmıştı. Buzağılardan iki yıl sonra ABD Başkanı Eisenhower Türkiye’ye gelecek ve “Seni seviyoruz Ike” pankartlarıyla karşılanacaktı.
YAZARLAR
25 Aralık 2017 - 13:24
Naci Uğural Köşe Yazısı: Nice yıllara
YAZARLAR
25 Aralık 2017 - 13:24