Bugün, tam anlamıyla ‘kendini resme veren’, hızlı çalışıp çok üreten, bir ressam arkadaşımı sizinle tanıştırmak istiyorum; Faruk Günayer… İstanbul’da yaşıyordu, ama pek çok İstanbullu gibi kalabalık ve gürültüden kaçtı. Bodrum Turgut Reis’e yerleşti. Küçük bahçesinde salatalık-domates-biber yetiştirirken; bir yandan da tuval boyamaya devam ediyor… Kurslar açıyor…
Aslında Van doğumludur.1976 yılında Van’da doğdu. İlk, orta ve lise’yi İstanbul’da okudu. Haydarpaşa Lisesi’nde okurken resim öğretmeni Ressam Mehmet Pesen ve Rahmiye Yeniceli’den resim ve teknikleri konusunda oldukça yararlandı. 1982 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ( UESYO ) dan mezun oldu.
Uzun yıllar reklam şirketlerinde grafikerlik ve art director’luk yaptı. İş hayatına bir reklam ajansı işletmeciliği ile devam eden sanatçının resimlerinde doğa, tarihi mekanlar ve sosyal kompozisyonlar yer almaktadır.Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdikten sonra girdiği Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden 1983’te mezun olmuştur. Ben kendisini 1984 yılında yeni kurulan ‘Ekol Reklam Ajansı’nda tanıdım. Art direktör olarak bana yardım ediyordu. Yazdığım gazete ve dergi ilanlarına, harika grafik çözümler getiriyordu. Broşür metinlerime, sevimli desenlerle, kolay okunur biçimler kazandırıyordu.
Reklam sektörü onu manevi olarak tatmin etmeyince, Art direktörlükten ayrıldı ve kendini resme verdi. İlham kaynağını bilmiyorum; ama bence siyah-beyaz Eugene Flandin gravürleri gibi güzel yağlıboya tablolar yapıyor. Belki de bu üslubu nedeniyle, resim çevresi kendisine ‘Oryantalist’ unvanını uygun görmüş.
Bu yazıma iki görsel ekliyorum. Birinci fotoğraf Faruk Günayer’in‘19’uncu yüzyılda Kadınlar Hamamı’ adlı çalışması. 140x100 cm boyutlarında tuval üzerine, yağlıboya… Diğer fotoğraf ise, ilgilenip ziyarete gitmek isteyen olur düşüncesiyle paylaştığım, arkadaşımın Bodrum’daki sergisinin duyurusubbb
İki fotoğraf kullanabilmek için biraz daha kısa tuttuğum yazımı, internette rastladığım küçük güzel bir hikâyecik ile bitirmek istiyorum: Büyük Rus ressamı Brullof, öğrencilerinden birinin resminde bir düzeltme yapmış. Öğrenci bu rötuşla değişen tuvaline hayretle bakıp: “Siz bir tek noktaya dokundunuz; fakat resim ne kadar çok değişti?” deyince… Brullof da şu cevabı vermiş: “Sanat o küçük noktanın olduğu yerde başlar…”
Yorumlar
Kalan Karakter: