ÇEVREYE HEDİYE
***Hediye Gündüz, 20 yıldır çevrenin korunması için savaşıyor. Bu savaşın ilk 10 yılı öğretmenlik yaptığı yıllara denk gelmiş. Baskılar, yıldırma çabaları, peşine adam takanlar…
***Bir zamanlar Caretta Caretta’nın ne olduğunu bilmiyormuş ama çevrecileri hep dikkatle izlemiş. Sözü siyasetçilere kaptırmaması gerektiğini ise Hasan Subaşı’ndan öğrenmiş
HEDİYE GÜNDÜZ KİMDİR
Antalya’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Antalya’da tamamladı. Yüksek öğrenimini Ankara’da Gazi Üniversitesi Meslek Eğitim Fakültesi’nden 1983’de mezun oldu. Ankara’da aşçı yetiştirmek üzere otelcilik okullarında öğretmenlik yaptı. Mesleğini bir süre de Bolu’daki otelcilik okullarında sürdürdükten sonra Antalya’ya döndü. Meslek yaşamında 20 yılı doldurduğunda emekli oldu. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Antalya Şube Başkanı ve Antalya Nükleer Karşıtı Platform Sözcüsü.
Yatağan’dan Akkuyu’ya, Avlan Gölü’nden Kestel Gölü’ne… Daha nicesinde bir emeği var. Halkın ilgisini çekebildikleri her konuda başarılı olduklarını düşünüyor. Çevre gönüllüsü Hediye Gündüz’ün yaşamından satır başları…
-Çevreye karşı duyarlılığınız ne zaman gelişmeye başladı?
-İlk olarak Caretta’larla ilgili bir grup çevreci Patara bölgesine geldiğinde… Ama hep basından izledim. Caretta’nın ne olduğunu bile bilmiyordum. Daha sonra otelcilik okullarında görev yaparken, 1986 yılında beni ve bazı arkadaşlarımı Almanya’ya staja yolladılar. Hannover’de Türk Alman Dostluk Derneği üyesi ailelerin yanında konuk olduk. Arkadaşımın ev sahipleri öğretmen aile Yeşiller Partisi’nin aktif üyeleriymiş. İşyerlerine bisikletle gidip geliyorlardı. Nedenini sorduk. Asit yağmuru nedeniyle ormanların çürüdüğünü, ormanları korumak için bisikleti tercih ettiklerini söylediler. Bisikletle gidilmeyecek mesafe ise metro kullanıyorlar, otomobillerini ise sadece hafta sonları. Meslek okullarına gidiyoruz. Okulların bahçesi bisiklet parkı gibi. Öğrenciler de duyarlı.
-Bunlardan mı etkilendiniz?
-Beynim her şeyi, fotoğraf makinesi gibi her şeyi kaydediyordu. Türkiye’de görmediğimiz şeyler. Onlar ta o zaman şehrin betonundan kaçıyor, şehir dışındaki müstakil evlerinde yaşıyorlardı. Evlerin balkonları çiçek bahçesi gibiydi. Birbirlerine ellerinde çiçekle gidiyordu insanlar. Bahçelerini çit ile değil, bitki ile çeviriyorlardı.
-Bu gördüklerinizi Türkiye’ye mi taşımak istediniz?
-Daha sonra Antalya’ya geldiğimde de gazetelerde çevre ile ilgili haberler görmeye başladım. Meğer onların kaynağı bizim (Türkiye Tabiatını Koruma Derneği) dernekmiş. Adreslerine ulaşıp 1994 yılında aralarına katıldım.
BASKI GÖRDÜM
-Öğretmenlik ve çevre eylemciliğini bir arada kaç yıl yürüttünüz? (Gülüşmeler)
-Derneğe katıldığımda 10 yıllık öğretmendim. O dönemde memurların üzerinde çok baskı vardı. Benim öğretmen olduğumu duyan çok şaşırıyordu. (Sen hem öğretmen olup, hem nasıl eylemlere katılıyorsun) diye. Bana ise en normali bu. Ben öğretmenim!
-Okulda öğrencilere anlatır mıydınız?
-Elbette. Gündeme dair bir şeyler mutlaka söylerdim. Eğer o gün özel bir gün-İnsan hakları Günü gibi- değilse mutlaka çevreden bahsederdim. Bahçeyi gösterirdim, çiçeklerin, ağaçların adı, kar, yağmur, rüzgar anlatırdım.
-İşe yaramış mı?
-Çalışıyorlar. O nedenle sosyal medya üzerinden destek verebiliyorlar.
-Yaşadığınız baskılardan örnek versenize…
-Mesela Kundu’da golf sahası yapılacaktı. Bekir Kumbul belediye başkanı o zaman. Kundu’da yaşayan 350 kişi ile belediye meclisine gittik. Toplantıyı yaptırmadık. Orman Bakanlığı’na dilekçeler yolladık. Bu çabalar sürerken, Allah rahmet eylesin dönemin Milli Eğitim Müdürü bana baskı uyguladı. Sabah okula gittim, (Milli Eğitim Müdürü çağırdı) dediler. Makama gittim, (Sen boyundan büyük işler yapıyorsun) dedi. Şaşırdım. Yaptığına çok da anlam veremedim. Benim kafamda gelecek kurgusu vardı. Bir gün Milli Eğitim Müdürü beni denetime gelmiş. İşi müfettişe bırakmamış. Rahatsızdım. Hastaneye gitmiştim. Arkadaşım aradı, ilk sorusu (Sevkin var mı) oldu. Sevk almıştım. Almasam bitmiştim. (Kahkahalar)
HEP SUÇLU HEDİYE
-Başka?
-Kundu olayıyla ilgili çok önemli bir toplantının olduğu gün (Sayım yapsın) emri geldi. Tencere tava sayılacak. (Kahkahalar) Toplantı başlayana kadar saydım. Toplantı saatinde ben yorgun ve bakımsızdım. Ertesi gün bir basın kuruluşu en çirkin hallerimin fotoğrafı manşette. “Bu ne biçim Hediye” diye… (Sessizlik) Ondan bir hafta sonra Patara’da bir eyleme dernek adına evli bir çift gitti. Ben o dönem çok ciddi sağlık sorunları ile uğraşıyordum. Gidemedim. Bu sefer başlık, “Neredesin Hediye”
-Her şartta suçlusun Hediye! (Kahkahalar) Tehdit aldınız mı hiç?
-Takip edildim. Çevre tahribatını engellediğimiz bazı kişi veya şirketler takip ettirdi. Etrafımdakiler fark etti. Ben hiç üstünde durmadım. Ben hiçbir zaman eylemi veya direnişi hangi şirkete karşı yaptığımı araştırmadım. Şirketin üzerinde durmadım. Toplumda yasaları uygulamakla yükümlü organları harekete geçirmeye çalıştım. Topluma da, (Burası hepimize ait yerler bu durumda) demeye uğraştım.
TOPLUM ANLADI
-Ben de bunu merak ederim. Eylemlere ilk başladığınız yıllardan bu yana şehirli ve kırsal kesim insanının tepkilerini…
-İlk dönemde şehirdeki insan, daha çok izleyici rolündeydi. Duyguları bizden yana, (Aferin iyi yapıyorsunuz) havasında. Katılım düşüktü. Gezi olaylarında da ortaya çıktı. Toplum çevrenin önemini çok iyi anladı. Yaşıyor, düşünüyor, katkısını koyuyor. Bilinç patlaması oldu. Kendiliğinden olaya el koyuyor, sahip çıkıyor.
-Ya kırsal kesim?
-Dağlar, dereler, akar sular, göller, yani köyler çok büyük risk altında. Köylere çok gidiyorum. Bir iş köylünün aklına yatmıyorsa ne yapar eder o mücadeleyi kazanır. Siz onun elini tutacağınızı söylerseniz yeter. O sevgi yeter. O yüreğiyle, vicdanıyla hazırdır. HES’lerde, taş ocaklarında bu açığa çıktı. Kalıplaşmış ideolojik söylemlerin dışında, içlerinden geldiği gibi çok güzel sözlerle çıkarlar medyanın karşısına.
GURUR VEREN BAŞARI
-Kundu olayı nasıl sonuçlandı?
-Golf sahasını yaptırmadık.
-Başka ne başarınız var?
-Arıtma yaptırttık. Akdeniz’i kurtardık. Şu denizin kıyısına göğsümü gere gere gidiyorum. Avlan Gölü’nün yeniden oluşturulması için mücadele verdik. Göl su tutmaya başladı. Halkın ilgisini çektiğimiz her konu bizim başarımızdır.
Yarın: Pekmez ve iki çiçek
Yorumlar
Kalan Karakter: