***Son günlerde varsa yoksa Hisarçandır! Neden mi? Asit yağmuru üzüm verimini düşürmüş. Bu kış köylünün sofrasında pekmez olmayacakmış.
***O bölgede sadece 258 tane kalmış olan Olimpos Safranı ve Expo 2016’nın sembolü şakayıkları da korumaya çalışıyorlar
YEŞİM ERSOY
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Antalya Şube Başkanı ve Antalya Nükleer Karşıtı Platform Sözcüsü Hediye Gündüz ile dün başladığımız söyleşimize devam ediyoruz. Çevre ile ilgili korkunç bilgilerin Türkiye’de yaşayanlardan gizlendiğini savunuyor. Antalya özelinde ise tüm gücüyle Hisarçandır’ı taş ocaklarına karşı korumaya çalışıyor.
-Bugünlerde Hisarçandır’daki taş ocaklarına karşı mücadele ediyorsunuz. Neden?
-Geçen gün oradaydım. Oradaki toplantıda bana ne anlattılar biliyor musunuz? Şok yaşadım, çok irkildim. Benim için dönüm noktalarından biridir. Bu yıl üzüm olmamış. Niye? (Tam üzümler koruk olurken bir yağmur yağdı. Yağmurdan sonra hortum takıp çeşme suyu ile üzümleri yıkamazsak verim alamıyor) dediler.
-Yağmur nasıl bir zarar vermiş yani?
-Asit yağmuru! Hisarçandır dediğiniz yerin yakınlarında nükleer veya termik santral yok. Asit yağmuru nereden geliyor? Yatağan’dan, daha içerilerden. Rüzgar taşıyor. Bu yıl Hisarçandırlılar pekmez yapamamış. Köylünün kışın iki önemli tatlısı vardır, bal ve pekmez. Siz köylünün sofrasındaki iki önemli tatlıdan birini çaldınız o sofradan… Kışın soğukta köylüyü diri tutan pekmezdir, baldır.
-Başka ürünler de zarar görür o zaman…
-Greenpeace, Türkiye’de 80 termik santral projesi olduğunu açıkladı. Geçen yıla kadar bu rakam 40’tı. Bu ne demektir biliyor musunuz? Türkiye’de köylünün hiçbir şey üretemeyecek olmasıdır. Adamın 10 dönüm elma bahçesi varsa, hortum takıp temiz su ile meyve yıkamakla başa çıkar mı? Hisarçandırlılar evlerinin önündeki üzümü yıkamakla bile baş edemiyor.
-Toprak çok mu verimsizleşecek?
-Şimdiden canına okundu. Dünyaya en çok karbon emisyonu salan 17’inci ülke konumuna geldi Türkiye. Bırakın kendi topraklarımızı, dünyaya zarar veren ülke oluyoruz. Türkiye, ülke yönetiminin çevre ile ilgili kısmında korkunç yanlışlar yapıyor. Nükleer ve termik santraller iklim değişikliğini en çok tetikleyen iki faktör. Türkiye’ye bunun ikisini de getiriyorlar. Suriye’ye, Kuzey Irak’a, Bulgaristan’a elektrik gönderip sonra da bize dönüp (Her an elektriğimiz kesilebilir) diyorlar.
GÜNEŞ ENERJİSİ
-Tam bu noktada sorayım. Örneğin Antalya… Yılın 300 küsur günü güneşli. Güneş enerjisi neden sadece su ısıtacak kadar yaşamımızda?
-Yanıtına global bakmak gerekir. 15 yıl önce İsviçre’de güneş enerjisi araştırması yapan insanlar cumhurbaşkanından daha sıkı korunuyordu. Çünkü yeni enerjiyle ilgili yeni bilgilere sahiptiler. O bilgiyi yaymalarından korkanlardan korunuyorlardı. Gelişmiş ülkeler, petrol ve kömür bitene kadar bu enerjiyi özellikle engelliyor. Ancak Rusya ile enerji krizi yaşayınca Avrupa Birliği ülkelerinin gözü açıldı. Yenilenebilir enerji ile çiftlik işletiyor, evinin penceresine taktığı cam ile güneş enerjisinden yararlanıyor. Türkiye’de araba veya ev alın diye kredi veren bankalardan birinin evinize güneş enerjisi sağlayın diye kredi verdiğini duydunuz mu? Bizim ülkemizi yönetenlere en çok kızdığımız nokta bu. Büyük ülkelerin tekellerine hep boyun eğdiler. Halkı da uyuttular, uyuşturdular.
-Bu son cümleyi açıklar mısınız?
-Örneğin sosyal medyada nükleer enerjinin sakıncalarını, temiz enerjinin önemini vurguluyoruz. Altında nükleer enerjiyi savunuyor. Bazılarının ezberleri var, vazgeçmiyor.
MECBUREN ÇEVRE
-Bundan kastınız ne?
-Güneş ile nasıl ısınılamayacağına inandırılmış. Nasıl ısıtır diye soruyor. Güneş, milyarlarca yıldır koskoca dünyayı ısıtıyor da sizi mi ısıtamayacak! İnsanoğlu uzaya, Ay’a, Mars’a gitti. O teknolojinin yanında güneş enerjisinin teknolojisi o kadar basit ki. Çevre için çalışırken gördüm ki, büyük eller var. Hiç ummadığınız yerde gelip tak diye düğmeye basıyor. Ama dünyada çevre hareketi kazanacak mecburen. (Kahkahalar)
-İklim değişikliği hızlanınca mecburen hepiniz çevreci olacaksınız mı diyorsunuz?
-Aslında iklim değişikliğini hissettik ama Türkiye hala harekete geçemedi. Dünya, her gün elde edilen bilimsel verilerin korkunç olduğunu görmeye başladı. Bu konuda Türkiye’de çok bilgi saklanıyor. Kızıldeniz’in balıkları, artık Akdeniz’de. Demek ki Akdeniz hızla ısınıyor. Son 20 gündür pazarlar el yakıyor. Demek ki üretim olağanüstü düşüyor. İklim değişikliği sofraları vuracak. O zaman insanları nasıl beslemeyi düşünüyorsunuz?
SÖZÜN BİTTİĞİ YER
-Bir kez daha Hisarçandır’a dönmek istiyorum. Orada tehdit altında olan sadece köylünün pekmezi mi?
-Hayır. Devletin 5 yıl önce diktiği fidanlar var. Onlar korunmalı. Ayrıca o bölgede endemik bulduk. 258 birey var, Olimpos safranı. O kadar güzel, o kadar narin ki! Expo 2016’nın sembolü şakayıklar orada! Taş ocaklarının 8-9 kilometre yukarısında. Yabancı devlet adamlarına şakayık göstermek için taş ocaklarının yanından mı geçirip götürecekler!
Ayrıca biliyor musunuz, taş elde etmek için bir seferinde 1 ton patlayıcı kullanıyorlar. Artık her gün deprem olan şehirde, bir de bu yıkıcı patlamalarla Hisarçandırlıların yaşamı tehlikeye atılmıyor mu?
-Sözün bittiği yere geldik.
Yorumlar
Kalan Karakter: