ANTALYA HÜRSES Antalya Haber, Son Dakika, Haber, Akdeniz, NewsPortal
Giriş
    Anasayfa
    • GÜNDEM
    • GÜNCEL
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • YAŞAM
    • TURİZM
    • SPOR
    • DİĞER
      • MAGAZİN
      • SAĞLIK
      • KÜLTÜR-SANAT
      • SALI SOHBETLERİ
    • Resmi İlanlar
    • Gazete Arşivi
    • Video Galeri
    • Foto Galeri
    • Köşe Yazarları
    • Biyografiler
    • Anketler
    • Günün Haberleri
    • Günün Manşetleri
    • Son Dakika Haberleri
    • Yerel Haberler
    • Arşiv
    • Nöbetçi Eczaneler
    • Hava Durumu
    • Namaz Vakitleri
    • Künye
    • İletişim
  • Künye
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
  • İletişim
ANTALYA HÜRSES Antalya Haber, Son Dakika, Haber, Akdeniz, NewsPortal
  • Resmi İlanlar
  • GÜNDEM
  • GÜNCEL
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • YAŞAM
  • TURİZM
  • DİĞER
    • SPOR
    • MAGAZİN
    • SAĞLIK
    • SALI SOHBETLERİ
  • Anasayfa
  • GÜNCEL
  • BASKETBOLU SEVDİREN ADAM: İSMET BADEM

BASKETBOLU SEVDİREN ADAM: İSMET BADEM

Basketbolu; parkede seken, çemberden geçen top ile değil, şiir ve sanat ile şehir şehir, kasaba kasaba gençlere ulaşarak sevdirdi

Yayınlanma :

19.09.2016 13:19

Güncelleme :

20.09.2016 12:04

TAKİP ET
BASKETBOLU SEVDİREN ADAM: İSMET BADEM
BASKETBOLU SEVDİREN ADAM: İSMET BADEM
  • A +
  • A -

Basketbol yorumcusu ve köşe yazarı İsmet Badem, yıllar boyunca elit insanların kontrolü altında olduğunu ifade ettiği basketbolu, Türkiye’nin her yerinde gençlerle tanıştırarak, sporu onlarla sevdirdi. 30 seneye yakın televizyonda basketbol yorumculuğu, 17 sene gazete yöneticiliği yapan ve günümüzde köşe yazılarına devam eden Badem, sporun yanı sıra üniversitelerde verdiği panellerde, gençlere Nazım Hikmet’i, Cahit Sıktı Tarancı’yı ve Türk Edebiyat ve Sanat Tarihi’nin bir çok değerli sanatçısını anlattı. Yıllar boyunca programlarını şiirle bitiren İsmet Badem, gençle bir araya geldiğinde onlara Nazım Hikmet’ten Pablo Neruda’dan bahsetti. Hikmet ve Neruda’ya gönül borcu olduğunu ifade eden Badem, onlara ithafen yazdığı ‘Niyetçi’ adlı kitabından bahsetti. Badem, “Neruda Nazım Hikmet’e dedi ki: ‘Dünyanın en büyük şairisin. Biz senin ancak sekreterin olabiliriz. Ama şiir kitaplarını satıyor musun dedi. Evet. Pablo Neruda da ‘Ben de satıyorum. Keşke duygular satılmasa…’ dedi. O zaman dediler birlikte olalım. Biz ortak bir şiir kitabı yazalım. Ve bütün dünyaya bu şiir kitaplarını bedava dağıtalım” sözlerini yoğun duygular içerisinde anlattı.

 

 

Spor merakından bahseden Badem, basketbol ile tanışma hikayesini anlatıyor:

 

Ben ilk önce atletizmle başladım. Daha doğrusu futbolda kaleciydim fakat futboldaki bazı çirkin şeyleri sevmediğim için, ben güzelliklerden yanayım. Atletizme başladım. Atletizmde kendimi geliştirdiğim zaman çekiç, gülle, disk atmaya başladım ve milli takım düzeyine geldiğim anda, kulakları çınlasın Tuna Uş, Oktay ve Birol Öngör zamanın en iyi basketbolcuları, Nedret vardı Türk basketbolunun efsane oyuncuları. Beni basketbola başlattılar ve basketbol kurallarını bilmeden basketbol maçlarına çıktım. Durduğum yerden smaç vurdum. Ve basketbola başladıktan sonra Avustralya’ya gidip yerleşecektim. Ancak Beşiktaş’tan transfer teklifi alınca Ankara’daydım. Jandarmagücü’ndeydim. Askerdeydim. Jandarmagücü’nü kümede bıraktık. Ve Beşiktaş’tan transfer teklifi aldım. Cahit Altunay antrenör, Türkiye’nin efsane antrenörlerinden biriyle. Ve Beşiktaş’ta oynadım.

 

Peki o günlere ait başınızdan geçen ilginç hikayeler, anekdotlar var mı?

 

Tabi ki her sporcunun hayatından böyle şeyler geçer. Her dönemde enteresan şeyler oldu. Mesela Samsun’u şampiyon yaptım ikinci ligde, birinci lige çıktı ve çok iyi oynadım o sene. İren İmre rahmetli, Tansel Mıhçıoğlu rahmetli, galiba yakında beni de rahmetli diye anacaklar. Son saniyede attığım iki faulle, Yenişehir İstanbul takımı vardı. Sonra birinci lige çıkmıştı. Onların karşısında Samsun’u şampiyon yapmıştım. Unutulmaz hikayelerden biri. Ama Beşiktaş’tayken de Ateş Çubukcu, Battal Durusel, İren İmre, Fehmi Sadıkoğlu, Ünal Büyükaycan, bunlarla birlikte Abdullah İnce basketbol oynadık. Bütün takımları yendik. Sahada çok iyi müdafaa yapardık. Ve benim karşımda hiçbir oyuncu çift sayıları atamazdı. Erdal Poyrazoğlu vardı. Türkiye’de sayı kralıydı. Bir gün sahadan içeri topu sokarken kucağıma verdi. Hem de final maçında. ‘Lanet olsun senin gibi savunmayan adama!’ demişti. Türkiye’de ilk defa savunmanın gücünü gösteren bir takım ve elemandım. Türkiye’de defalarca haftanın ve ayın, senenin savunmacısı seçildim. Fenerbahçe’de de oynadım. Yani oynarken antrenörlüğümde çok güzel olaylar oldu ama şu anda bunlar gündeme çok fazla şey yapmaz yani gündem oluştursun istemiyorum.

 

MÜCADELEM BASKETBOLU GENÇLERE KAZANDIRMAKTI

 

Beşiktaş’tan sonra çeşitli takımlarda oynadım. En son Samsun’a gittim. Samsun’u da şampiyon yaptıktan sonra en son da Fenerbahçe’de oynadım. Fenerbahçe’de basketbolu bıraktım. Sonra antrenörlüğe başladım Yeşut Spor Kulübü’nde. Antrenörlükte benim iddiam şuydu: Türkiye’de basketbol çok küçük bir halka içindeydi. Ve sadece elit bazı kulüplerin ve elit insanların kontrolü altındaydı. O insanlar şöyle düşünüyordu. Az olsun, bizim olsun diyordu. Buna o zamanlar federasyon başkanı da dahil, “Aman kimse olmasın, aman medya olmasın, aman kimse karışmasın”, bu nedenle ben de basketbolun aslında Türk halkının, Türk gencinin sporu olmasının gerektiğini ve Türkiye’nin her tarafına dağılmasını istiyordum.

 

Fenerbahçe’de oynamak hayalinizde var mıydı?

 

Belki de o dönemdeki, ben çünkü 6 ay Beşiktaş’tan maaş almadığım dönemde Sirkeci’den eve yürüyerek gittiğimi biliyorum. Dolayısıyla şu andaki sporcularla o zamanki arasında fark var. O eski futbolcular mesela çok kıskanıyorlar. Eski gol kralları falan çok kıskanıyorlar. Ve bunu açık açık söylüyorum. Şimdiki gol krallarını çok kıskanıyorlar. Bence hata yapıyorlar. O zaman o zamandı. Bu zaman bu zaman. Geçti yani. Şimdi öyle kıskanıyorlar ki. Altlarında son model arabalar olduğu zaman. Seyirci de kıskanıyor. Ve bence yeni futbolcular da karılarına ve kendilerine son model arabalarla medyanın önüne çıkarak hata yapıyorlar. O zaman ne yapıyorlar. En ufak bir yenilgide seyirci bağırıyor. ‘futbolcu sahtekar, en büyük taraftar!’ diyor. Neden? Çünkü inanıyor ki altında Mustang’e biniyorsun. Daha doğrusu marka vermeyeyim. Son model arabalara yarış arabalarına biniyorsun. Emsalsiz arabalara biniyorsun. Emsalsiz yalılarda, villalarda oturuyorsun. O zaman da seni kıskanıyor. Bu kıskançlığı vermenin nedeni medyatik olmanız. O zaman medyaya çıkmayacaksın. Benim asla böyle kıskançlık duygularım olmadı. Tek kıskandığım şey iki tane oğlum oldu. 2 metrenin üstünde. Kız çocuğu olanları kıskanıyorum. Niye bir kızım olmadı diye.

 

BASKETBOLU SEVDİRME OPERASYONLARI

 

Türkiye Basketbol Ligi kurulduğu zaman İzmir’den ve Ankara’dan 1 takım vardı. Geri kalan hepsi İstanbul’du. Yani Türkiye ligi değil, İstanbul ligiydi. Zaman zaman da bu hep böyle devam etti. Benim bütün iddiam şuydu: Türk halkı basketbolu çok sever ve çok sevecek. Bu yolla çıktım. 30 seneye yakın basketbolda televizyonda yorumcuyum. 17 sene gazete yöneticiliği yaptım. Hala da yazmaya devam ediyorum. 15 buçuk sene de radyo programı yaptım. Yani tüm medyanın elementlerinde bizzat bulunarak sadece basketbolu sevdirmeye çalıştım. İçine şiir soktum, paneller soktum. 1531 tane üst üste sayarsanız ne kadar önemli olduğuna inanacaksınız. Antalya dahil olmak üzere, Edirne’den Hakkari’ye, Sinop’tan İskenderun’a buraları şehir şehir kasaba kasaba dolaşarak konferanslar, paneller verdim. Bu panellerimin tek amacı vardı parkede seken, çemberden geçen topu değil, basketbolu sevdirme operasyonları. Basketbolu sevdirmek için dolaştım. Bunda da başarılı olduğuma inanıyorum.

 

FUTBOL MAFYASI DEVREYE GİRDİ

 

Amerika da dahil olmak üzere dünyanın hiçbir ülkesinde çıkmayan ‘Fanatik Basket’ gazetesini çıkardım. ‘Fanatik Basket’ gazetesinin yıldızı o kadar parladı ki sonunda ‘Fanatik’ gazetesinin popularitesinin önüne geçince futbol mafyası beni durdurdu vee kapanmamı sağladı. Hayatımdaki en büyük kabusum, en büyük üzüntüm odur. Şu anda basketbolda en son posterler benim sayemde verildi. En son kulüplerin, şahısların, Mehmet Okur’un, Hidayet’in posterleri, takımların posterleri, şampiyon olan Tofaş’ın, şampiyon olan Efes’in…

 

BASKETBOL PAHALI VE ZOR BİR OYUNCAK

 

Bugün Efes şampiyon olsa herkes gazetede köşelerde olur, bugün FB, GS, BJK eğer basketbolu kapatmadıysa onun bile 1 numaralı müsebbibi benim. Çünkü zamanın üç başkanı da rahmetli Özhan Canaydın da, Demirören de, Aziz Yıldırım da bana geldi ve dedi ki: ‘Basketbolu kapatacağız, bize destek ver.’ Ben de tam tersine basketbol pahalı ve zor bir oyuncaktır. Sponsorsuz olmaz futbol bütçesinden çalarak olmaz. Hala da bu iddiadayım. Herkes sponsor bulmalı dedim. Ve herkes sponsor bularak bunu organize etti. Ancak çok pahalı ve güzel bir oyuncak olmasına rağmen ne yazık ki Antalya da dahil olmak üzere idareciler para çaldılar. Yöneticiler para çaldılar. Oyuncuların paralarını çaldılar. Menajerlerle ortak oldular. Hala antrenörler ve bazı idareciler menajerlerle ortak çalışıyorlar. Dolayısıyla kulüplerin paraları heba oluyor. 3 milyon dolara EuroChallenge’ı, 4 milyon dolara EuroCup’ı , 6 milyon doların üstündeki bir bütçeye 8 milyon dolarlık bir bütçeyle veya 10 milyon dolarlık veya euroluk bir bütçeyle EuroLig şampiyonu olabilirsiniz. Dolayısıyla diğer taraflar hep menajere. Bir bakın, menajerler oyunculardan zengin, menajerler takımın bütçesinden daha fazla para alıyor.

 

MENAJERLER SPORCUNUN ÖNÜNE GEÇİYOR

 

Bugün Beşiktaş kulübü tam manasıyla Fikret Orman ‘75 dosya kapattık’ dedi. 75 dosyanın içinde 60 dosyanın tamamı menajerlerle ilgili. Oyuncular paralarını alsa bile menajerler paralarını alamadığı için mecburen kulüpleri terk ettiler. Ve dolayısıyla menajerler vampir gibi kulüpleri emiyorlar. Dolayısıyla iyi squat sistemi uygulanmadığı için basketbol takımları çok zor durumda kalıyor. Mesela CSKA şampiyon oldu, 1 buçuk milyon euro para alıyor. CSKA’nın maliyeti 50 milyon euro. 50 milyon euro olur mu ya olur mu! Kim bilir kimler nemalanıyo. Bunun içinde ULEB de dahil. Çünkü eskiden kimse şunu sormuyor, FB şampiyonluğu kaçırdı. Şampiyonlu kaçırmasındaki en büyük neden hakem düdükleridir. Geçen sene nasıl Real Madrid şampiyon olacak dedim ben daha 1 ay önce. Neden çünkü Real Madrid bir projedir. Bu seneki şampiyonluk da bir projedir. Çünkü eğer bu sene CSKA şampiyon olmasaydı Gaskon firması 50 milyon euroyu vermeyecekti. Çünkü artık şampiyon olmazsanız geri dönmeyin, dağılın. Antrenör de dahil bütün oyuncular dağılacaktı.

 

 

PARANIN GÜCÜ BU SPORA YÖN VERİYOR

 

Siz 7 senedir şampiyon olamayan ve de bir takım kulüp başkanı dahil –maçı seyredenler gördü- kenarda bu kadar çılgınca tavırlar takınır mı? Saha kenarına gelen oyuncuyu iter mi? Çünkü o kadar kötülerdi ki 20 sayı da geriden gelip eğer bu maç bu noktaya geliyorsa bütün mesele şudur: paranın gücü. Bugün paranın gücü basketbolda yıllardır var. FIBA vardı. FIBA sezon başında 4 tane Final Four’a kalacak takımı tahmin ederdi. En fazla 4 favori 2 de plase koyardı ve plaseler çok zor girerdi. Panathinaikos, Olympiacos, Maccabi, Barcelona, Real Madrid giremezdi kolay kolay. Onun dışına Efes girmeye başladı. Neden? Çünkü FIBA ile olan ilişkilerini, her türlü organizasyonu düşünmüştü. Rolex alan hakemler vardı o dönemde. Şimdi ULEB o kadar kritik bir durumda ki, çok parasız şu anda.

 

 

 

BASKETBOL İLE FUTBOL ARASINDA UÇURUM VAR

 

THY sponsor diyorsun, THY’nin verdiği para 1 milyon doları geçmiyor. Ama sponsor bulamıyorlar. Masa altından Gaskon firması, CSKA’nın yöneticileri ‘bu sene biz şampiyon olacağız’ dediler. Şöyle söyleyeyim bu organizasyonlar çok pahalı. FB’nin maliyeti 30 milyon Euro. Bu sene içinde bütün kulüplerden aldı, federasyondan aldı, naklen yayın aldı, final oynadı. Aldığı para 10 milyon Euro’yu geçmez. Dolayısıyla futbol gibi değil. Mesela futbolda BJK şampiyon oldu. Bir anda 150 milyon TL kazanacak. Öyle bir şey yok. Türkiye Ligi’nde şampiyon olduğun zaman 1 lira para alamıyorsunuz federasyondan. Öyle bir güzellik yok. Dolayısıyla basketboldaki kazanılan parayla, futboldaki kazanılan para arasında uçurumlar var. Dolayısıyla basketbol pahalı ve zor bir oyuncak. Pahalı ve zor bir oyuncağın altından kalkmak çok zor.

 

15 YAŞINDA BAŞLAYAN MOTOR TUTKUSU

 

Spor yaşamınızın dışında Harley Davidson kullanıyor ve motorunuzla dünyaları gezmişsiniz?

 

Harleyciyim. 15 yaşından beri motorsiklete biniyorum. 10 küsür senedir de Harley’de büyük çapıra biniyorum. Dünyayı dolaştım. Bu projeden sonra da zaten şu anda röportaj çıktığı zaman zaten 2000 motoru ağırlamış olacağız. Belki de bu röportaj çıktığı zaman, ben Antalya’dan Ayvalık’a, yani İzmir’e, İzmir’den Ayvalık’a, Ayvalık’tan Midilli’ye, Midilli’den Atina’ya, Atina’dan Selanik’e, Selanik’ten Üsküp’e. Üsküp’te kalacağım biraz. Oğlum orada turizmci. O’nda misafir kalacağım. Sonra da döneceğim. Tüm bu yolları tek başıma gideceğim. Çünkü özgürlüğü çok seviyorum. Rüzgarla sevişmeyi çok seviyorum. Harley’i çok seviyorum. Bu nedenle motoru çok seviyorum. Dolayısıyla burada Harley grubuyla birlikteyim. 10 sene evvel niye gelmediğime, egomun ağır basıp niçin kendim için vakit ayırmadığıma çok pişmanım. Keşke motorda yaşarken kendim için yaşıyorum. Demek ki ben de kompleksli biriyim. İtiraf ediyorum. Demek ki ben de şöhret olmak, meşhur olmak, televizyonlara çıkma sevdalısıymışım. Radyoya çıkmak sevdalısıymışım. Bence keşke kendime vakit ayırıp dönseymişim. Çok üzülüyorum.

 

O dönemin basketboluyla günümüzü kıyaslamak gerekirse arada nasıl farklar var?

 

Şimdi o zamanlar sezon ortasında bize halter çalıştırılmazdı. Ben halteri gizli gizli çalışırdım. Şimdi idmandan önce bile halter yapılıyor. Çünkü halter şutu bozar derlerdi. O zamanlar herhangi bir yerimiz burkulunca sıcak suya koyardık. Şimdi buz tedavisi oluyor. Yani siyahla beyaz, kırmızıya beyaz kadar farklı. Geceyle gündüz kadar farklı. O zamanki basketbolla şimdiki basketbol. O zaman 30 saniyeydi. Durağandı. Çok zaman geçiriliyordu. Ama şimdi 24 saniye ve çok daha hızlı oynanıyor. Maçta 2 saniye kala bile, son FB maçında bile biliyorsunuz 1 buçuk saniye hala bile maç alınabiliniyor.

 

Ben İsmet Badem isminde bir kitap çıkardınız, onun dışında?

 

Bir değil. Üç kitap var. ‘Ben İsmet Badem’ diye bir kitap yazdım. Onu sattım. ‘Ebruli’ diye bir kitap yazdım, onu da sattım. Ondan sonra ‘Niyetçi’ diye bir şiir kitabı bastım. Pablo Neruda ile Nazım Hikmet – biraz önce sana söyledim ya – Sen Nehri’nin kenarında  Pablo Neruda Nazım Hikmet’e dedi ki: ‘Dünyanın en büyük şairisin. Biz senin ancak sekreterin olabiliriz. Ama şiir kitaplarını satıyor musun dedi. Evet. Pablo Neruda da ‘Ben de satıyorum. Keşke duygular satılmasa…’ dedi. O zaman dediler birlikte olalım. Biz ortak bir şiir kitabı yazalım. Bütün dünyaya bu şiir kitaplarını bedava dağıtalım. Ancak onlara kısmet olmadı.

 

GÖNÜL BORCUNU ÖDEDİM

 

Ben seneler sonra bir şiir kitabı bastım. 150 bin tane. Gittiğim panellerde çocuklara hediye olarak dağıttım. Ben bir şair değilim. Kitabın içinde de Pablo Neruda ile Nazım Hikmet’in adına veya onların hatırına demedim. Çünkü bu çok ayıp. Ben bir şair değilim çünkü. Ama ben gönlümde bir borcu öder gibiydim. Gönül borcunu ödedim. Çünkü onların kitaplarıyla büyüdüm.

 

Türk basketbolu son zamanlarda GS ve FB’nin Avrupa mücadeleleri ve başarılarıyla ön plana çıkmaya başladı. GS EuroCup şampiyonu oldu. FB EuroLig finalinde kupayı kaçırdı. Bu seneyi kısaca nasıl değerlendirebiliriz?

 

GS kulübü başkanı divan toplantısında ‘Geçen sene 20 milyon dolar harcamıştık. Bu sene 10 milyon Euro harcadık. Seneye 3 milyon Euro harcayacağız dedi.’ Aynı anda da EuroCup için Şampiyonluğa uğraşıyordu Ergin Ataman. Çok büyük bir hata yaptı. Hatta her zaman söylediğim gibi basketbol pahalı ve zor bir oyuncak. Bir zamanlar GSkulübü başkanı Özhan Canaydın, Aziz Yıldırım ve Demirören geldiler, ‘Baskebolu kapatacağız. Efes’in ve Tofaş’ın, Ülker’in arkasında kalıyoruz’ dedi. Onlara dedim ki ben:  ‘Efes’i, Ülker’i kendinize sponsor edinin. Veya sponsor bulun. Çünkü bu ülkede her anonim şirketin veya holdingin bu toprağa borcu var. Ülkesine borcu var. Kendilerine yat, kat, ve boğazdaki yalıları alacaklarına, veya alsınlar yine ama karların hiç olmazsa bir bölümünü spora versinler. Ülke gençliğine versinler. Bu alışkanlığı mutlaka edinmemiz lazım.

 

TESİS VAR SPORCU YOK

 

Zenginiz zenginiz diyoruz ama bu kadar tesis yapılıyor ama tesisler boş. Eskiden tesisten şikayetçiydik. Şimdi tesislerin içini dolduramamaktan şikayetçiyiz. Şu anda tesisin içini dolduracak sporcu yok. şu anda futbolculara bak. Beşiktaş şampiyon oldu diye bir program seyrediyorum. Metin Albayrak basketbolda benim öğrencimdi. Metin’e soruyor spiker: ‘Peki oyuncular nasıl anlaşıyor?’ diyor. Cenk Almancı, Tolga Almancı, öteki Tolgay Almancı, kerim Frei Almancı, Gökhan Töre Almancı. Takımda bir tane Türk yok. GS de öyle. Türkiye’de oyuncu yetişmiyor. Hep palavra yapıyoruz. Şimdi GS EuroCup şampiyonu oldu. FB final oynadı. Kim final oynattı? 160lık Bobby Dixon oynattı. Bu ülkede 180’in üzerinde 1 milyon insan var. Dünya üzerinde en çok altyapısı olan diyoruz. Türkiye’de siyaseti politikaya soktuk. Siyaset mutlaka sporun içinde olmalı. Diyorlar ki sporla siyaset ayrı olsun. Yalan! Mutlaka siyaset politikanın içinde olacak. Olacak ama yapıcı olacak. Türkiye’de bu kadar genç varken 1 tane NBA’e yolladığımız oyuncular. Hidayet kim? Boşnak. Mehmet Okur, Boşnak. Ersan Gürcü. Başka kim? Nerede hani? Anadolu’nun bağrından çıkmış bir tane oyuncu göstersenize bana başarılı olan. Arda’ya bakıyorsun. Arda’ya bir baksan Bayrampaşalı. Allah bilir onun annesi babası da nereden geldi.

 

MALAGA İLE ANTALYA AYNI

 

Türkiye’de eğitici yok. palavra atıyorlar hep. Bunları yaz, bunlar çok önemli. Antalya ile kimi karşılaştırmak lazım. Malaga’yı. Malaga ile Antalya aynı. Malaga her sene orta sıralarda. Malaga’nın basket takımı da futbol takımı da aynı. Eski Başkan Akaydın ne dedi bana biliyor musun? Kır düğününde karşılaştık. Ben dedim ki: ‘Başkanım neden basketbola sahip çıkmıyorsunuz? “Ya ben 5 sene rektörlük yaptım. 5 bin lira maaş alıyordum. Şimdi 160lık adam geliyor. Ayda 10bin dolar benden maaş istiyor’ dedi. ‘Başkanım basketbol güzel sanatlar gibidir. İyi ki 100bin dolar alıyor senede. Sen baksana başka takımlara. Kaçar bin lira alıyor’ dedim. Başkan böyle düşünürse hem de rektör böyle düşünürse basketbol nereye gider? Onun için Antalya’da basketbol nerede? Neden Malaga gibi değiliz? Buradaki otelci diyor ki: ‘İnsanları nasıl kazıklarım. Antalya ile benim ilgim bile yok.’ diyor. Sadece halden yiyeceğini alıyor. Kendisi Antalya’nın içine bile gelmiyor otel sahipleri. Onun için yani bırakın ya o kadar çarpık bir düzen var ki nasıl bunu halledeceğiz bilemiyorum. Dolayısıyla eğitim ve sporu, ticareti nasıl bir araya getireceğiz merakla bekliyorum.

 

Hazır Antalya’ya gelmişken sorularımız Antalya’dan geliyor. Antalya’nın basketbolunu nasıl görüyorsunuz? Bu alanda yetişen gençlere tavsiyeleriniz neler?

 

Genç falan yetişmiyor. Yalan. Antalya’dan yetişen genç diye bir şey yok. Dolayısıyla antrenör yok. Eğitici yok. İdareci yok. Türkiye’de ilk önce antrenör, idareci, Yönetici yetiştirmemiz lazım. Hırsız antrenör, hırsız idareci, hırsız yönetici yetiştirmeyeceksin. Antrenörler zengin oluyor, idareciler zengin oluyor. Ama kulüp fakirleşiyor. Bu kadar basit. Sporcu yok, yetişmiyor. Bunun için ne yapmak lazım? Menderes başkanın yerinde olsam yepyeni bir kulüp kurarım. Altyapı kurarım. Altyapıya NCAA’dan idareci getirttiririm. Parayı kontrol ettiririm. Her kulüp başkanı parayı kontrol edecek. Etmezse olmaz. FB’de 1 dakika oynamayan İzzet 1 buçuk milyon, Ömer Onan, Serhat 4 buçuk milyon TL aldılar. Bir senede 1 dakika oynamadan. Olmaz böyle şey. O paralara takım kurulur.

 

Menderes Başkan’a tavsiye

 

Dolayısıyla Menderes başkanın yapacağı şey şu. NCAA’dan bir koç getirecek. Ev verecek, araba verecek. Diyecek ki bana antrenör yetiştir. Bana oyuncu yetiştir diyecek. 3 sene-5 sene mukavele yapacak. Sabırla 5 sene altyapıdan oyuncu yetiştirecek. Dışarıdan da yabancıları alacak. Muhteşem bir takım kuracak. Tesis var her şey var artık. Eski başkan Antalya’da salonu bitirttirmeyerek, kapattırarak tam tersine Dünya Şampiyonasını kaçırıyorduk. Kayseri eğer yetişmeseydi son saniyede dünyanın en büyük organizasyonunu kaçırıyorduk. Dünya şampiyonasını Türkiye’de yaparak büyük bir prim kazandı Türk basketbolu.

 

NCAA dediğiniz nedir?

 

NCAA kolej basketbolu. NCAA, NBA’in bir altı. NBA oyuncularından antrenör getirtemezsin ama NCAA’den getirtebilirsin.

 

Basketbol tesisleri sizce yeterli mi Antalya’da?

 

Tesisler yeterli. İlk önce tesislerin içi dolsun. Şurada salonlar var. Hepsi boş. Sadece para kazanmak için basketbol okulları var. Bence bunların hepsinin denetlenmesi lazım. Ehil ellerde olması lazım. Hiç kursa gitmeyen gel çocuğum hadi sen burada antrenörlük yap denen bir sürü insan var. Bence bunların hepsinin kontrol altına alınması lazım.

Yorum Yazma Kuralları

Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.

Yorumlar

Maksimum karakter sayısına ulaştınız

Kalan Karakter:

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Şap hastalığında karantina çok önemli!
Şap hastalığında karantina çok önemli!
15 Temmuz Gazisi Emine Fidan, o geceyi anlattı
15 Temmuz Gazisi Emine Fidan, o geceyi anlattı
Antalya'da 15 Temmuz anması! Vali Hulusi Şahin'den "İhanet ve direniş" vurgusu
Antalya'da 15 Temmuz anması! Vali Hulusi Şahin'den "İhanet ve direniş" vurgusu
Mersin’de 15 Temmuz anma yürüyüşü düzenlendi, demokrasi nöbeti tutuldu
Mersin’de 15 Temmuz anma yürüyüşü düzenlendi, demokrasi nöbeti tutuldu

SON EKLENENLER

Antalya sahilinde uğur böceği görenler dikkat! Uzmanlar acil uyardı
Antalya sahilinde uğur böceği görenler dikkat! Uzmanlar acil uyardı
Mersin’de 15 Temmuz anma yürüyüşü düzenlendi, demokrasi nöbeti tutuldu
Mersin’de 15 Temmuz anma yürüyüşü düzenlendi, demokrasi nöbeti tutuldu
Antalya'da 15 Temmuz anması! Vali Hulusi Şahin'den "İhanet ve direniş" vurgusu
Antalya'da 15 Temmuz anması! Vali Hulusi Şahin'den "İhanet ve direniş" vurgusu
15 Temmuz Gazisi Emine Fidan, o geceyi anlattı
15 Temmuz Gazisi Emine Fidan, o geceyi anlattı
Son Sefer filminde Albay Burhan Alkın gerçekte var mı, kimdir?
Son Sefer filminde Albay Burhan Alkın gerçekte var mı, kimdir?
...
  • WhatsApp Kanalına Katıl

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Detaylı bilgi almak için Veri Politikamızı / Aydınlatma Metnimizi inceleyebilirsiniz. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.

Çerez Politikası

Servisler

  • Nöbetçi Eczaneler
  • Hava Durumu
  • Namaz Vakitleri
  • Puan Durumu & Fikstür
  • Trafik Durumu

Bülten

İçerik

  • Video Galeri
  • Foto Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Günün Haberleri
  • Günün Manşetleri
  • Son Dakika Haberleri
  • Yerel Haberler
  • Arşiv

Kurumsal

  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Kategoriler

  • GÜNDEM
  • GÜNCEL
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • YAŞAM
  • TURİZM
  • SPOR
  • MAGAZİN
  • SAĞLIK
  • SALI SOHBETLERİ
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizdeki yazı , fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.
Copyright © 2019 Lara Medya Reklam Ticaret A.Ş. Tüm Hakları Saklıdır.

Tumeva Haber Yazılımı v2.0.5
WhatsApp İhbar

Bülten

Abone olun, gündemden uzak kalmayın!

Dikkat

Bu içerik sadece abonelere özeldir.