Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı Gelemiş Köyü sınırlarında yer alan Patara, doğayla tarihin kucaklaştığı eşsiz bir destinasyon. Altın sarısı kumlarıyla adeta bir çölü andıran Patara Plajı ve hemen yanı başındaki binlerce yıllık geçmişe sahip Patara Antik Kenti, Akdeniz kıyılarında sıra dışı bir deneyim sunuyor.
Likya’nın Kalbi Burada Atıyordu
Patara Antik Kenti, Antik Çağ’da Likya’nın en önemli liman kentlerinden biriydi. M.Ö. 167 yılında kurulan ve tarihin ilk demokratik birliği olarak kabul edilen Likya Birliği’nin politik merkezi burasıydı. 23 kentten oluşan birlik içinde 3 oy hakkına sahip 6 şehirden biri olan Patara, bir dönem Likya Birliği’nin başkentliğini üstlenmişti. Burada bulunan ve günümüzde de ayakta kalan Meclis Binası, dünyanın en eski meclis yapısı olarak kabul ediliyor.
Aziz Nikola’nın Doğduğu Topraklar
Hristiyan dünyasında Noel Baba olarak bilinen Aziz Nikola, M.S. 3. yüzyılda Patara’da doğdu. M.S. 325 yılında düzenlenen İznik Konsili’ne Likya’dan tek imza yetkilisi olarak Pataralı Piskopos Eudomos katıldı. Her ne kadar dini merkez zamanla Myra’ya (bugünkü Demre) taşınmış olsa da, Patara deniz ticaretindeki önemini uzun yıllar korumayı başardı.
Kumlar Altındaki Medeniyet
Xanthos Irmağı’nın (Eşen Çayı) getirdiği alüvyonlarla zamanla denizle bağlantısı kesilen Patara, 15. yüzyıldan itibaren liman kimliğini kaybetti. Yüzyıllar boyunca kumlarla örtülen kent, 1988’den bu yana yapılan kazılarla gün yüzüne çıkarılmaya başlandı. Bugün UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor.
Tarihi Yapılar ve Efsaneler
Patara’da adeta açık hava müzesi geziliyor. Antik kentte görülmesi gereken yapılar arasında 6.000 kişilik antik tiyatro, zafer takı, beş hamam, 13 kilise, çok sayıda tapınak mezarı ve dev bir Liman Caddesi yer alıyor. Ayrıca burada Leto Hurmalığı da bulunuyor. Mitolojiye göre ışığın tanrısı Apollon ve ay tanrıçası Artemis burada dünyaya gelmiş olabilir. Prof. Dr. Fahri Işık’a göre, efsanenin doğduğu gerçek yer Yunan adası Delos değil, Patara’nın kendisidir.
Abora-IV: Kamıştan Bir Zaman Makinesi
Patara’da sergilenen bir diğer dikkat çekici yapı ise Abora-IV. Antik denizcilik teknikleriyle kamıştan yapılan bu gemi, Karadeniz’den Akdeniz’e kadar seyahat ederek Patara’ya ulaştırıldı. Şimdi Patara Antik Kenti’nde kalıcı olarak sergileniyor.
Çölde Gün Batımı, Denizde Ferahlık
Patara Plajı, 12 kilometre uzunluğu ile Türkiye’nin en uzun plajlarından biri. Altın rengi kumlarıyla çöl havası sunarken, Akdeniz’in serin sularıyla yaz sıcağını dindiriyor. Rüzgarlı yapısı sayesinde rüzgar sörfçüleri için de cazip bir nokta. Yeşilçam filmlerinin unutulmaz sahnelerine ev sahipliği yapan kumullar, ziyaretçilere görsel bir şölen sunuyor.
Caretta Caretta’lara Saygı
Plaj, aynı zamanda nesli tükenme tehdidi altındaki caretta carettaların da yaşam alanı. Bu yüzden koruma altında ve yalnızca 08:00-20:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Sessizliğe ve doğaya duyulan saygı burada öncelikli.
Ulaşım ve Giriş Bilgileri
Patara, her ne kadar Antalya il sınırlarında yer alsa da en yakın havalimanı Muğla Dalaman’da bulunuyor. Dalaman’a uçuş yaptıktan sonra kara yoluyla ulaşım oldukça kolay. Yaz aylarında Kaş otogarından düzenli minibüs seferleri kalkıyor. MüzeKart sahipleri hem plaja hem de antik kente ücretsiz giriş yapabiliyor.
Tarihle Dolu Bir Gün, Kumlarla Son Bulur
Patara’ya geldiğinizde önce antik kenti gezip tarihin izlerini sürebilir, ardından kum tepelerinde yürüyerek Akdeniz’in serinliğine kendinizi bırakabilirsiniz. Gün batımıysa ayrı bir hikâye... Belki de Türkiye’nin en güzel manzaralarından biri sizi burada bekliyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: