Antalya’ya geldiğimiz sene 1994…
ANSAN bahçesine oturdum ve ilk portre karikatürümü orada çizdim.
O zaman bahçede başka stant denen dolaplar vardı. Orada duranlar da el sanatları yapıyorlardı.
Güzel bir ortamı vardı. Çay bahçesi bu kadar gelişmemişti!
Yıllar gelip geçti. Açılan resim sergilerine bazen davetli ve bazen de davetsiz katılıp gezdim.
Üye olamadım. Ol diyen de çıkmadı!
“Ah Kaleiçi Vah Kaleiçi” isimli karikatür sergimi (ilk ve son) 2012 yılında ANSAN’da açtım.
Ben ANSAN’ı hep sanat galerisi olarak gördüm.
ANSAN’A BASKIN
Tesadüfen oradan geçerken; ANSAN bahçesinde ve çevresindeki kalabalığı gördüm. (1 ARALIK 2014)
İçeride bir sergi var. Bahçede küçük gruplar kendi aralarında konuşuyorlar. Kalkanlı polisler sanat galerisinin 2-3 metre ilerisinde barikat kurmuşlar.
“Ne var, ne oldu?” diye birkaç tanıdığa sordum. Onlar da “Mahkeme kararıyla ANSAN’ı boşalttırıyorlar” dediler!
Hiçbir şey anlayamadım!
“Bu kadar polis, bu kadar belediye işçisi sırf burayı kapatmak için mi gelmişler” diye kendi kendime sordum...
FIRTINA GELİYOR
Kalabalık tedirgin. Polisler sakin.
Fırtınadan önceki bir sessizlik var!
Ben bu olayın dışarıdan nasıl göründüğünü anlamak için tramvay durağına doğru yürüdüm.
Müthiş bir kalabalık. Polis otoları caminin önünde. Meraklılar sokaklarda. Belediyenin kamyonları arka kapakları açık ANSAN duvarına yaklaşmış, içinde ve dışında işçiler bekleşiyor.
Tekrar ANSAN bahçesine giriyorum.
Polisler “hazırol”a geçmişler. Maskeler hazır. Coplar elde.
ANSAN taraftarları galeri girişinde kümeleşiyorlar.
Ben dışarı çıkıyorum. Fotoğraf çekmek istiyorum.
HÜCUUUM!..
İstanbul’daki “Gezi” ve diğer polisiye olaylarındaki gibi; birden ANSAN bahçesinden gürültüler ve bağrışmalar gelmeye başladı. Paşa Cami Sokağı’na açılan çıkıştan; insanlar kaçışarak kendilerini sokağa attılar. Hepsi gözlerini tutuyor ve öksürüyorlardı.
Çevredeki halk olaya tepkilerini bağırarak gösterdi.
Çıkışları tutan polislerden içerisi görünmez oldu. Bağrışmalar oradan da geliyordu. Hele hele sergisi olan Nalan Taşkent hanımın feryatları her yerden duyuluyordu.
ERTESİ GÜN/YEREL BASIN
Aldığım yerel gazeteler ve bir ulusal gazetenin Akdeniz eki; ANSAN olayını başından sonuna kadar anlatıyorlardı. Biliyorsunuz; ANSAN, Antalya Sanatçılar Derneği demek.
Fakat ANSAN’ı bilenler ANSAN’ın göründüğü gibi bir yer olmadığını; bana zorla kabul ettirmeye çalıştılar.
Dernek olarak yıllardır ne yaptı? Ne binasını, ne bahçesini bir “sanat merkezi” haline mi getirdi?
Antalya’ya ne kazandırdılar? Adları dernek!
Orayı resmen kahvehane yaptılar. Arkada sanat galerisi var mı yok mu belli bile değil?
Bir çayı 150 kuruştan satıyorlar. Dernek dediğin bir yer bu kadar pahalı mı çay satar?
ANSAN bir dernek değil; yaptıklarıyla ve görüntüsüyle “rant” yeri olmuş.
Orada da hep aynı zihniyetten (!) kimseler toplanıyorlar!
BEN DE YÜRÜDÜM
ANSAN’ın bu şekilde bir terör yuvasına baskın yapar gibi polis zoruyla basılmasına, sanatsever insanların coplanmasına ve oradaki “masum” insanların gözlerine biber gazı sıkılmasına...
İnsanların yüreklerine korku salmalarına...
Belediye işçilerinin ellerine geçirdikleri masa ve sandalyeleri yangından mal kaçırır gibi kaçırmalarına, o güzelim tabloları kamyonların içine tepe tepe koymalarına...
Turistik bir şehir merkezinde; herkesin gözleri önünde, turizme böyle zarar verici bir olayı “düşünmeden” uygulayanları kınamak için; ben de yürüdüm.
Orası bir dernek… Bir terör yuvası değil…
O derneği zayıf ve kusurlu bulduysan yardımcı ol. Destekle. Köstekleme… O dernek ki; kurulduğu tarihten bugüne kadar Antalya’da sanata ve sanatçıya bildiğimiz kadarıyla kucak açtı.
Lütfen olayı siyasallaştırmayalım.
Bir sanat galerisi olarak ANSAN yine buraya sahip çıksın.
Sizler bunun bilincindesiniz.
ANSAN; bahçesine düşen yapraklar gibi solmasın...
Yorumlar
Kalan Karakter: