Son günlerde çok tartışılan konuların başında enflasyon muhasebesi geliyor. Düzenlemede eksik bulunan ya da hatalı olduğu düşünülen noktalar doğal olarak iş dünyası temsilcileri tarafından yüksek sesle gündeme taşınmaya başladı. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yusuf Hacısüleyman Enflasyon muhasebesi, enflasyonun mali tablolarda yarattığı yanıltıcı etkileri ortadan kaldırmak amacıyla uygulandığını belirtti.
ARADA YATAN ÖNEMLİ BİR FARK VAR
Vergi Usul Kanunu’na göre belirli şartlar altında zorunlu hale gelen bu uygulama, 2024 yılında tekrar yürürlüğe girdi söyleyen Başkan Hacısüleyman: “2021’deki ertelenmeden sonra bu uygulamanın bugünkü ekonomik koşullarda firmalar üzerinde önemli zorluklar yarattığı görülüyor. Türk iş dünyası enflasyon muhasebesini 2003 ve 2004’te de tecrübe etmiş olmasına rağmen, yıl başladığında, pek çok kişinin aklına, şu anda yaşanan sorunlarla karşılaşılabileceği gelmemişti. Biraz sonra özetleyeceğim sorunların bugün çok can yakıyor olmasının ardında, yirmi yıl önceki konjonktür ile bugünkü konjonktür arasında yatan önemli bir fark var” dedi.
BANKA İSTEDİĞİ KADAR KREDİ KULLANDIRAMIYOR
Türkiye 2001 yılında büyük bir ekonomik kriz yaşamış, ekonomi daralmış, yıllık enflasyon yüzde 69’a kadar çıktığını belirten Hacısüleyman: “Enflasyon 2002’de yüzde 30’a, 2003’te yüzde 18’e ve 2004’te yüzde 9’a düştü. Yani 2003-2004 döneminde enflasyon muhasebesi uygulanırken, enflasyon yüzde 18 ve yüzde 9’du. Türkiye yeniden büyümeye başlamıştı. Hem iç talep, hem ihracat oldukça canlı bir performans gösteriyordu. Kredi faizleri oldukça düşüktü, ülkeye dışarıdan yatırımlar artmaya başlamış, AB ile son derece pozitif bir gündem yakalanmıştı. Bugün enflasyon muhasebesi tam tersi bir ekonomik konjonktürde uygulanıyor. Sıkılaşma tedbirlerinin en kritik dönemindeyiz. Enflasyon yüzde 75’ten yeni yeni düşmeye başladı. Yurtiçi satışlar soğuma dönemine girdi. Üstelik ihracat pazarları da durgun. Kredi faizleri çok yüksek ve kredi büyüme oranlarına sınırlama getirildi. Yani bankalar müşterisi faize razı olsa da istediği kadar kredi kullandıramıyor” diye belirtti.
EK VERGİLERLE YÜZ YÜZE KALIYOR
Şimdi ki uygulamaya değinen Başkan Hacısüleyman: “Enflasyon düzeltmesi bilançoda yer alan parasal olmayan kalemler üzerinde yapılıyor, ancak parasal kalemlerde değişiklik yapılmıyor.
Bu çerçevede stoklar, demirbaşlar, hatta henüz devam eden yatırımlar yeniden değerleniyor ancak kasada duran nakit, bankadaki nakit, alacaklar ve borçlar enflasyon değerlemesine tabi tutulmuyor. Bu durumda elinde yüksek mal stoğu olan firmalar, yeni yatırım yapan firmalar, öz kaynakları zayıf borçluluk oranı yüksek firmalar büyük zorluklarla karşılaşıyor. Öyle örnekler var ki; henüz yatırım aşamasında olup, üretim ve satış başlamayan şirketler ek vergilerle yüz yüze kalıyor. Stoklarında hazır malı olan ancak bunları satamayan işletmelere ek vergi doğuyor. Ya da elindeki stoğu enflasyon değerlemesine tabi tutan (diyelim ki malın değeri 100 TL’den 150 TL’ye çıktı), ancak zararına satış yapan (120 TL) firmalar bile daha yüksek vergi ödüyor. Buna karşılık güçlü öz sermayesi olan, borcu az olan, elindeki nakdi mala, demirbaşa, yeni yatırıma bağlamayan firmalar uygulamadan pek de zarar görmüyor” dedi.
SATIŞLARDA YAVAŞLAMA HATTA GERİLEME VAR
Kazançtan alınmayan ama varlıkların değerlenmesinden alınan bir vergi ile karşı karşıya kalındığını belirten Hacısüleyman: “Ülke genelinde toptan ve perakende satışlarda yavaşlama hatta gerileme varken, kredi faizleri yüksek ve kredi kullanımı zorken, işletmelerin ayakta kalmaya ihtiyacı varken, sistem, firmaları daha da zor duruma sokuyor. İlk geçici dönemde uygulama ertelenmişti ancak ikinci geçici dönemde ertelenmedi. Enflasyon muhasebesi uygulaması geçici dönemler için değil, 2024 yılsonu mali tablolarında uygulansa daha iyi sonuçlar alınabilirdi. Bir de üzerine yukarıda saydığımız yan etkiler ortaya çıktı. Bir erteleme olmayacaksa bile, ayakta kalmakta zorlanan şirketlerin haklı şikâyetlerinin giderilmesi gerekiyor. Yeni kanunlaşan vergi paketiyle birlikte farklı alanlarda yeni vergi düzenlemeleri getirilmiş, kayıt dışılıkla mücadele kapsamında yeni adımlar atılmış ve birçok vergi kanununda idari cezalar da yükseltilmiştir. Denetim elbette yapılmalı, yanlışın üstüne elbette gidilmeli ancak, iş dünyası yeni düzenlemeler nedeni ile tedirgin bir dönem geçirmektedir. Yeni vergi uygulamalarının özel sektöre getireceği yüklerin, henüz ne boyutta olduğu tam olarak anlaşılmış değildir” diye sözlerine devam etti.
YALNIZCA CEZA KESMEYE ODAKLI DENETİMLER
Böyle bir ortamda yalnızca ceza kesmeye odaklı denetimler yapılması, bu tedirginliğin daha da artmasına neden olmaktadır diyen Başkan Hacısüleyman: “Kayıt dışılığı önlemek ve vergi yükünün toplumda eşit bir şekilde dağıtılması amacıyla mükelleflerin vergi bilincinin artırılması gerekmektedir. Bu nedenle yapılacak keyfi uygulamaların ve yalnızca ceza kesmeye odaklı denetimlerin yapılması mükelleflerin vergi sistemine olan güveninin azalmasına neden olacaktır. Hepimizin yakından şahit olduğu gibi Türkiye ekonomisinde yavaşlama işaretleri iyice belirginleşti. Sanayi üretimi çok zayıfladı, Haziran’da yüzde 4,6 düştü. PMİ endeksi son 13 ayın 11’inde 50’nin altında değer aldı ki bu da sanayinin zor durumda olduğunu gösteriyor” dedi.
UYARILARIMIZ DİKKATE ALINMALI
Kredi kartı ile yapılan harcamalarda keskin bir yavaşlamanın olduğunu ve konkordatolar ve ödenmeyen çek-senet sayısının artığını söyleyen Hacısüleyman: “İşsizlik Mayıs ayında yüzde 8.5 iken Haziran’da yüzde 9.2’ye yükseldi. Temmuz-Ağustos’ta ve sonbaharda işsizlikte artışın devam ettiğini göreceğiz. Artık yavaşlamanın daha ciddi sorunlara dönüşmemesi için son kavşaktayız. Yakın zamanda bu gidişatta değişiklik yapacak önlemler alınmazsa çok daha ciddi yan etkiler görmeye başlayacağız. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Hazine-Maliye Bakanı Mehmet Şimşek başta olmak üzere ekonomi yönetiminin bu uyarılarımızı dikkate almasını, sorunun sadece iş dünyasının yavaşlayan satışları ve karlılığı olmadığını, değerlenen kur nedeniyle ihracatın yara almaya başladığını, çalışanlarımızın ve halkımızın azalan gelirleri nedeniyle büyük sıkıntı içinde olduğunu, enflasyon programından sapmadan, özellikle halkın alım gücünün desteklenmesi gerektiğini bilhassa vurgulamak istiyorum” dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: