Cumartesi sabahı işe gitmek için durakta bekleyen 5-6 kişi ile birlikte otobüse bindim. Sürücünün yanında bir adam dikiliyordu. Orada durduğu için otobüse binişimiz ve ilerlememiz zor oldu ama bazen kartlarını cihaza okutamayan insanlar bekliyor ve yeniden deniyor. O nedenle bekliyor diye düşündüm galiba. Üzerinde durmadım bile. Otobüs fazla kalabalık değildi, önlerde oturacak bir yer buldum. Otobüs bir sonraki durağa yaklaşırken, ön sırada oturan yaşlı bir bey, sürücünün yanında dikilen ve onunla sohbet eden adama, bu yaptığının doğru olmadığını söyledi. Adam ve sürücü, yaşlı beye karşı çıktı. Düşük gerilimli bir tartışma başladı. Sürücüyü lafa tutmanın ve diğer yolcuların geçişini engelleyecek şekilde orada dikilmenin yanlış olduğunu söyleyen beyin yanında oturan aynı yaşlardaki kişi de ona destek verdi. Sonra arkalardan genç bir erkek sesi…
* * *
Ses tonları hiç yükselmedi. Herkes doğru olanı savunuyordu ama sakince, ikna etmeye çalışarak. Sürücü, yanı başında dikilen adama arkaya doğru yürümesini söyledi. Adam gitti. Kısa süren bir sessizlikten sonra sürücü tartıştığı ön sırada oturan beyden özür diledi. Kimse lafa karışmadı. Yerimden fırlayıp başta yaşlı amca ve sürücü olmak üzere herkesin yanaklarından öpesim geldi. Sonra dizlerimi yere vura vura, parmaklarımı şıklata şıklata oynayasım…
* * *
Bir otobüs dolusu insan doğruyu, nezaketle, kavgasız gürültüsüz bulmuştuk. Birileri çıkıp yanlışı savunmamış, başka yanlış örnekleri göstermemiş. “Sanki Türkiye’de her şey mükemmelmiş gibi…” filan diyerek sürücüyü lafa tutana; yani haksız tarafa destek vermemişti. Harikaydık doğrusu!
* * *
Gün içinde bir yere yetişmek için bu kez taksiye bindim. Şoför arabayı harekete geçirmeden önce emniyet kemerini taktı. Bir süre Fransa’da yaşamış, emniyet kemerini takmadan aracını çalıştırmamayı orada öğrenmiş. Bu bilgiyi Türkiye’ye döndüğünde bir kenara bırakmamış.
Son yıllarda içimde umudun yeşerdiği böyle iki olayın sığdığı bir günü yaşamamıştım. Yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, görevi kötüye kullanma falan filan… Bunların hepsi ile mücadele daha ilk basamaktan, günlük yaşamdaki yanlışlarımızı düzelterek başlayabilir. Biz cumartesi günü başladık.Cumartesi sabahı işe gitmek için durakta bekleyen 5-6 kişi ile birlikte otobüse bindim. Sürücünün yanında bir adam dikiliyordu. Orada durduğu için otobüse binişimiz ve ilerlememiz zor oldu ama bazen kartlarını cihaza okutamayan insanlar bekliyor ve yeniden deniyor. O nedenle bekliyor diye düşündüm galiba. Üzerinde durmadım bile. Otobüs fazla kalabalık değildi, önlerde oturacak bir yer buldum. Otobüs bir sonraki durağa yaklaşırken, ön sırada oturan yaşlı bir bey, sürücünün yanında dikilen ve onunla sohbet eden adama, bu yaptığının doğru olmadığını söyledi. Adam ve sürücü, yaşlı beye karşı çıktı. Düşük gerilimli bir tartışma başladı. Sürücüyü lafa tutmanın ve diğer yolcuların geçişini engelleyecek şekilde orada dikilmenin yanlış olduğunu söyleyen beyin yanında oturan aynı yaşlardaki kişi de ona destek verdi. Sonra arkalardan genç bir erkek sesi…
* * *
Ses tonları hiç yükselmedi. Herkes doğru olanı savunuyordu ama sakince, ikna etmeye çalışarak. Sürücü, yanı başında dikilen adama arkaya doğru yürümesini söyledi. Adam gitti. Kısa süren bir sessizlikten sonra sürücü tartıştığı ön sırada oturan beyden özür diledi. Kimse lafa karışmadı. Yerimden fırlayıp başta yaşlı amca ve sürücü olmak üzere herkesin yanaklarından öpesim geldi. Sonra dizlerimi yere vura vura, parmaklarımı şıklata şıklata oynayasım…
* * *
Bir otobüs dolusu insan doğruyu, nezaketle, kavgasız gürültüsüz bulmuştuk. Birileri çıkıp yanlışı savunmamış, başka yanlış örnekleri göstermemiş. “Sanki Türkiye’de her şey mükemmelmiş gibi…” filan diyerek sürücüyü lafa tutana; yani haksız tarafa destek vermemişti. Harikaydık doğrusu!
* * *
Gün içinde bir yere yetişmek için bu kez taksiye bindim. Şoför arabayı harekete geçirmeden önce emniyet kemerini taktı. Bir süre Fransa’da yaşamış, emniyet kemerini takmadan aracını çalıştırmamayı orada öğrenmiş. Bu bilgiyi Türkiye’ye döndüğünde bir kenara bırakmamış.
Son yıllarda içimde umudun yeşerdiği böyle iki olayın sığdığı bir günü yaşamamıştım. Yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, görevi kötüye kullanma falan filan… Bunların hepsi ile mücadele daha ilk basamaktan, günlük yaşamdaki yanlışlarımızı düzelterek başlayabilir. Biz cumartesi günü başladık.
Yorumlar
Kalan Karakter: