Mimarlar Odası Antalya Şubesi tarafından yapılan açıklamada, Sinan’ın mimari eserlerinin yalnızca yapısal değil, aynı zamanda kültürel ve sanatsal bir miras olduğuna dikkat çekildi. Mimar Sinan’ın, İstanbul ve Edirne başta olmak üzere birçok kentin siluetini belirleyen yapılarıyla mimarlık tarihinde zirveye ulaştığı vurgulandı. Farklı coğrafyalardan getirilen yapı malzemeleriyle inşa edilen bu eserlerin, dönemin ekonomik ve yönetimsel gücünü de yansıttığı belirtildi. Açıklamada, “Sinan’ın her bir yapısı, sadece görsel bir estetik değil, aynı zamanda zengin bir mekân deneyimi sunar” denildi.

Estetik ve Nitelik
Sinan’ın mimarlığının en dikkat çekici özelliklerinden birinin, her yapının bulunduğu yere özgü ve benzersiz olması olduğunun altı çizildi. Bu özgünlük, dönemin kimlikli ve yaşanabilir mekânlar anlayışını da beraberinde getirdi. Kanuni Sultan Süleyman döneminde mimarın özgürce tasarım yapmasına olanak sağlanmasının, estetik ve nitelikli yapıların ortaya çıkmasında etkili olduğu belirtildi.
Mimar Sinan’ın eserlerinin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almasının, çağdaş dünyada da değerinin kabul edildiğinin göstergesi olduğu ifade edildi. Süleymaniye ve Selimiye külliyelerinin insanlığın yaratıcı dehasının başyapıtları olarak kabul edildiği hatırlatıldı. Cumhuriyet döneminde kültür varlıklarının korunmasının önemi vurgulanarak, Atatürk’ün bu konudaki duyarlılığına dikkat çekildi. Mimar Ali Saim Ülgen’in Sinan eserlerini belgelemeye yönelik çalışmaları, genç Cumhuriyet’in kültürel mirasa verdiği önemin göstergesi olarak sunuldu.
Günümüzde bilimin dışlandığı rant odaklı politikalar nedeniyle kentlerin kimliksizleştiği, mimarlık hizmetlerinin sınırlandığı ve afetlerin ardından dahi plansız yapılaşmaların sürdüğünün altı çizildi. 6 Şubat Kahramanmaraş ve 20 Şubat Hatay-Samandağ depremleriyle ortaya çıkan tabloya dikkat çekilerek, plansızlık ve rant odaklı uygulamaların yıkıcı sonuçlar doğurduğu vurgulandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: