Rixos Oteller Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Fettah Tamince’nin, “Burası 150 milyon geceleme alan bir şehir. Şehirde hiçbir süsleme gördünüz mü? Bir bayram havası görüyor muyuz? Bir yılbaşı görüyor muyuz? Tamam biz Hıristiyan değiliz. Değiliz de biz turizm şehriyiz, turist alıyoruz. İnsanlara (Gel bu şehirde yılbaşını geçirin) diyoruz. Çok dertlenecek, konuşulacak şey var ama yenilenmek lazım" cümlelerine itiraz eden bir daha düşünsün. Bu kentte yaşayan hemen hepimiz doğrudan veya dolaylı olarak turizmden ekmek yiyoruz. Ama bir aymazlıktır, gidiyor.
* * *
Alanya’da toplu taşıma araçlarında İngilizce, Almanca, Rusça anonslar var. Turistler nereden nereye gittiğini anlıyor. Antalya’ya gelen turist, oteldeki resepsiyonistin eline tutuşturduğu kağıtta yazan toplu taşıma aracının tabelasına bakarak biniyor; araçta onun dilini konuşan yardımsever birini bulamazsa, her durakta yerinden fırlayıp ‘Old City?’ (Kaleiçi demeye çalışıyor) veya ‘Kundu?’ diye soruyor. Dokuma veya Kepezaltı’nda oturan işçi kardeşime Antray’daki yenge her durakta o tatlı sesiyle, “The next station is Pil Fabrikası” diyor ama…
* * *
Şehirde turisti yönlendirme ve bilgilendirmeye yarayan kaç tabela var? 1992 yılından beri aynı cümleyi dinliyorum: “Antalya’daki oteller Akdeniz çanağındaki en yeni, en güzel oteller. Ama 5 yıldızlı otelin kapısının önüne çıktında turist aynı kaliteyi bulamıyor.” Tamam, sorunu saptadık. Peki sorunu çözmek için ne yapıyoruz? Hiç!
* * *
Antalya’nın rakibi turizm şehirlerinde ana arterlerin üzerindeki evlerin balkonları çiçeklerle bezelidir. Oralara giden turistlerin sosyal paylaşım sitelerinde paylaştığı en az bir iki “Çiçekli balkon” fotoğrafı vardır. Tamince’den bir adım sonrasına gidip belediyelerin, Lara, Konyaaltı, Kaleiçi ve Cumhuriyet Meydanı gibi turistin gezdiği, fotoğraf çektiği semtlerde oturanları balkonlarına çiçek saksıları koymaya özendirmelerini öneriyorum. Kuru sopayı diksen yeşeren bir şehirde kafanızı kaldırıp balkonlara bakın, kupkuru! Alanya’daki gibi en güzel balkon yarışmaları yapılabilir, belediyelerin seralarında ürettiği çiçekler ücretsiz dağıtılabilir.
* * *
Konyaaltı’nda oturan Füsun ve Cemal Altan çifti yıllardır her baharda geniş balkonlarındaki saksıları rengarenk boyar, çiçekler diker, oyuncaklar ve biblolarla süsler. Konyaaltı otellerinde konaklayan yerli, yabancı turistler o balkonun fotoğraflarını çeker. Bazısı balkonun önüne dikilir, poz verir. Daha girişken olanlar Altanları da fotoğraf karesine davet eder. Kendilerini içeri davet ettirip o balkonda çay veya Türk kahvesi içmeyi başaranların sayısı da azımsanmayacak düzeydedir. Füsun Altan der ki, “Balkonumuzu kendimiz için süslemeye başladık. Turistlerin ilgisini gördükçe, artık onları da düşünerek çalışıyoruz. Bizim de Antalya turizmine katkımız bu.”
Peki asıl katkıyı sağlaması gerekenler, siz n’erdesiniz?
Yorumlar
Kalan Karakter: