Henüz ortaokul çağlarındayken katıldığı karikatür yarışmalarında dereceye girerek alandaki yeteneğini kanıtlayan Umay, lise sonrası Gordion Academy Jazz School'da aldığı eğitimle müzikle de ilgilenmeye başladı. 2005 yılında fotoğrafçılıkla tanışmasının ardından müzik hayatına ara veren yetenekli sanatçı, dijital fotoğrafçılık, grafik ve arayüz tasarımı, multimedya tasarım gibi konular üzerine yoğunlaştı. Şu an kendi atölyesinde sanat çalışmalarına devam eden ve aynı zamanda eğitim hizmetleri de veren Umay ile sanat çalışmaları üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Açtığınız sergilerinizde sosyal konulara değindiğinizi duyduk. Bize biraz anlatabilir misiniz?
İlk açtığım profesyonel sergi 2011 yılında TEGV yararına olan "Panoterapi" isimli projeydi. Türkiye'nin 7 farklı kentinden panorama manzaraları içeriyordu. 2013 yılı başındaki ikinci sergimde ise, kentsel dönüşüm ve çarpık kentleşme konularına "Reanimasyon" adını verdiğim bir dijital sanat serisi ile değindim. 4 ay boyunca 5 farklı merkezde sergilenen bir projeydi. Daha sonra Mayıs 2014'te "Siyasert" isimli farklı bir projeyi sergiledim. Ülkemizin gündemini nesneler kullanarak mizahi bir dille anlatmayı denedim ve buna "fotografik siyaset sanatı" ismini taktım. Şu anda 2015 yılı için üzerinde çalıştığım projeler mevcut.
Siz aynı zamanda farklı yerlerde ürettiğiniz Panoramik Kent Fotoğraflarınız ile biliniyorsunuz.
Evet doğru. Gittiğim ülkelere ve şehirlere dair arşivsel nitelikte, kent fotoğrafları çekiyorum. İstanbul'da çektiğim çok fazla fotoğraf var. Yani bir ayağım sürekli İstanbul'da diyebilirim. Fırsat buldukça seyahat etmeye çalışıyorum. Bu tür fotoğraflarım, yazılarım ile birlikte Antalya Life Dergisinde yayınlanıyor.
Fotoğraf dışında icra ettiğiniz sanat dallarından bahseder misiniz biraz?
Klasik türlerden karakalem resim çizimlerime halen devam ediyorum. 25x35cm büyüklüğünde tuvalleri permanent kalemler yardımıyla, sürreal çizimlerle dolduruyorum. Vakit buldukça karikatür ve kaligrafi üzerine çalışmalar da yapmaya devam ediyorum. Bazı enstalasyon denemelerim de mevcut ama herhangi bir yerde yayınlamadım. Yeni medya türleri içinde ise bildiğiniz gibi en çok fotoğraf temelli dijital sanat ile üretim yapıyorum. Aynı zamanda hypertext ve interaktif sanat ürünleri ortaya çıkartmaya devam ediyorum.
Projeleriniz için konuyu belirlerken sizin için hangi durumlar etkili oluyor?
Genellikle proje bazlı işlerimde toplumsal meselelere değinmeye çalışıyorum. İnsan ve kent konuları ilgi alanım. Bunun dışında hayal gücümü kullanmaya ve genişletmeye çalışıyorum. Fotoğraf ile ilgili bir proje üretecekseniz, bir misyon sahibi olmanız gerekiyor bence. Benimde kendime yüklediğim bazı misyonlar var. Bu yüzden çok iyi bir takip mekanizması kurdum kendime. Bunun dışında, kişilerin görüşleri ve fikirleri benim için çok değerlidir. Çalışmalarımın içine bir şekilde dâhil etmeye çalışırım.
Yeni projelerinize biraz değinelim.
Şu sıralar Reanimasyon-2 projemi şekillendirmeye başladım. Bunun yanı sıra güncel olarak devam ettiğim Dejavu isimli bir projem var. Dejavu üç yıl boyunca 9 Balkan ülkesinde fotoğraf çekerek gerçekleştireceğim bir içeriğe sahip. Balkanlarda yıllarca yaşanan savaşlardan yola çıkarak, genel olarak savaşı eleştiren bir yapısı var. Fotoğrafları dijital ortamda deforme ederek savaşı anlatmayı deniyorum. 2014 yılında 3 ülke gezerek projenin ilk ayağını tamamladım.
Sosyal medyanın sanata katkısı olduğunu düşünüyor musunuz?
Elbette. Görsel sanatların yaygınlaşması bulunduğu platformlarla ilgilidir. Sosyal medya günümüzdeki en güçlü iletişim araçlarından biri. Dünyanın birçok yerinden sanatçının çalışmalarına sosyal medya hesaplarından erişebilirsiniz. Bu aynı zamanda görsel okurluğa da sebep oluyor. Şahsen, sosyal medyada çalışmalarımı paylamak adına büyük gayretler gösterdiğimi söyleyebilirim. DOĞUŞ YOLCU / ERSİN AYDIN
KUTU------------------
Ülkemizde sanat icra etmenin zorluklarından bahseder misiniz?
Yaratım zorlu bir süreç ve bu da normal olarak sanatı etkiliyor. Özellikle ülkemizde teknolojinin gelişiyor ve alışılıyor olması; sanat üretimini zorluyor. Sanatçıların sponsor destekleri ile ayakta kalabiliyor olması bir yana, projelerin içerikleri galericiler tarafından mercek altına alınmakta. Çünkü piyasa böyle şekillenmiş durumda. Sanat piyasası ülkemizde sadece İstanbul’da hayat buluyor. Anadolu’da yaşayan sanatçılar da maalesef bunun zorluğunu yaşıyorlar. Hatta İstanbul’un sadece Avrupa Yakası'nda sanat nabzının attığını söylemek daha doğru olur. Fotoğraf sanatı ülkemizde yeni ayaklanmaya başladı. Yeni medya sanatları ile halen bize yabancı türler barındırıyor içinde. Bunların daha büyük gelişmeler kaydetmesi için daha çok sergi, konferans, seminer, festival gibi etkinliklere el atmak gerekli.
Yorumlar
Kalan Karakter: