Geçen Salı yayınlanan Kazın Ayağı başlıklı yazım için aramış. Görüşlerini aldığım için, tarafsız yazdığım için teşekkür etti. Biliyor, konu hayvan ve doğa ise tarafım. Biliyorum, sedir ağaçları gitti. Eğer yasal yoldan durdurulamazlarsa, Alınlı Dağı kesecekler. Kuşların, karıncaların yuvaları bozuldu, şakayıklar kayaların altında ezilecek. Bunları konuştuk. Karşı tarafız ama konuştuk. Bağrışmadan, suçlamadan, kırmadan konuştuk.
* * *
“Doğaya zarar vermeyeceğiz; işimiz bitince toprak getireceğiz, ağaç dikeceğiz” dedi. “Doğaya çoktan zarar verdiniz bile. Kuşların, karıncaların yuvasını bozdunuz. Ağaçlar kesildi” dedim. Sözümü kesmeden dinledi. Sonra, “Evinizde mermer var mı” diye sordu. Kafamdan hızla evi dolaştım, kapı eşikleri var mermerden! Evinde, işyerinde bol bol mermer kullananlar olduğunu söyledi. Saunaya gidenlerin, evine sauna yaptıranların sedir ağacı kullanmakta olduğunu hatırlattı. Evimdeki mobilyaların ahşaptan yapıldığını hatırlattı. Lüksümüzden taviz vermediğimizi ama lüksümüz için üretenleri protesto ettiğimizi savundu. Pirzolanın en iyi tarafından sipariş edip sonra hayvanlar kesilmesin diye eylem yapmaya benzetti.
* * *
Suçlama değildi, dikkat çekmeydi. Bu sözlerin çıktığı ağız, karşı taraf olabilir ama haklıydı. Gerektiği kadar kıyafetim, on yıllardır değiştirmediğim ev eşyam var. Evime en yakın yerlerde yetişen sebze ve meyvelerden başkasını tüketmem. Ulaşımımı toplu taşıma araçlarıyla sağlarım. Et tüketimini sadece evdeki hayvanları doyurmakla sınırlamaya çalışıyorum. Yine de evimi şöyle bir kurcalasam, zorunlu olmayan kim bilir neler çıkar. O konuşmadan sonra bir kat daha dikkatli yaşayacağım. Hepimiz bunu yapabildiğimizde, çocuklarımıza bırakabileceğimiz bir dünyamız olacak.
* * *
Bu yazıyla bir süreliğine izin istiyorum. Bir kitaba sözüm var. Onu yazmalıyım. Son bir yıldır beni dürtüyor, düşündürüyor, uyutmuyor, rüyalarıma giriyor. Gazeteci doğmuşum, gazeteci öleceğim. O yüzden sadece mola alıyorum. O kitap yazıldıktan sonra yeniden başlayacağım. Sevgiyle kalın.
Yorumlar
Kalan Karakter: