Subaşı, "Siyaset işin temelidir. Geleceğimizi şekillendiren bir sorumluluk projesidir" dedi. Subaşı Kürt ve Alevi sorununa ilişkin de, "Türkiye'de Kürt'ü Türk, Alevileri Sünniler tanımlamaya çalışmıştır. Birinin kimliğini ya da inancını en iyi kendisi tanımlar. Dün Kürtleri dinlemedik, bugün eli silahlı adamları muhatap alıp konuşuyoruz" dedi. KONYSİAD Başkanı Emin Altıner, yaptığı kısa konuşmada, "Sizlere Subaşı'nı tanıtmayacağım, hatta özgeçmişini bile okumayacağım. Hepimizin yakından tanıdığı eski Büyükşehir Belediye Başkanımız, siyasi hayatını nadasa bırakmıştı, bu kez bağımsız Milletvekili adayı olmuştur. Kendisine başarılar diliyoruz" dedi.
AYRIŞMA EN ÖNEMLİ SORUN
Bugüne kadar siyaseti hep yakından takip ettiğini ve ciddi bir uğraş olarak görerek önemsediğini dile getiren Subaşı, siyaset kurumunun; çözüm üretmek yerine, çözümsüzlük üreten, toplumu ayrıştıran, ötekileştiren ve dibe vurmuş bir kurum haline geldiğini anlattı. Subaşı, "Bu ülkenin önemli sorunlarından biridir. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç veda konuşmasında, 'Bugün en önemli sorunumuz; toplumun nefretle ayrışmasıdır' diyerek dikkat çekmiştir. Siyaset kurumunun çözüm üretemez hale gelmesi bir akıl tutulmasıdır. Oysa siyaset işin temelidir. Geleceğimizi şekillendiren bir sorumluluk projesidir" dedi.
BİR İNANCI BAŞKA BİRİ TANIMLAYAMAZ
Türkiye'de Kürt sorunu ve Alevi sorunu olduğunu söyleyen ve devleti yönetenlerin bu sorunları yıllardır görmezden geldiğini anlatan Hasan Subaşı, şöyle devam etti: "20 yıl önce Belediye Başkanı olduğum dönemde Aleviler benden Cemevi için yer istediler. Mühendisler ve mimarlar ve Baro gibi onlara da Cemevi yeri tahsis ettim. İbadetlerini burada yapıyorlar. Türkiye'de milyonlarca Alevi yaşıyor. 'Benim ibadethanem Cemevi' diyor, ama Sünni kurumlar karar vererek 'hayır, Cemevi ibadethane değildir' diyor. Türkiye'de Kürt'ü Türk, Alevileri Sünniler tarif eder. Birinin inancını bir başkası tanımlayamaz. Dün Kürtleri dinlemedik, bugün silahlı adamlarını muhatap alıp konuşuyoruz. Nitekim İnsan Hakları Mahkemesi bizim de imzaladığımız evrensel beyannameyi gerekçe göstererek, 'insanların din ve ibadethanesini seçme özgürlüğü vardır' dedi ve Cem evlerini ibadethane saydı, Türkiye'ye de ceza verdi. Oysa çözüm üretmek zorunda siyaset kurumunun göreviydi bu."
Yorumlar
Kalan Karakter: