***Nilsu Güleç, Hermes’i katliamdan kurtardı. Evinde zaten büyük bir köpek olan Lotis vardı. Bir de Kurt-Kangal melezi Hermes yerleşti. ‘Hiç pişman olmuş mu?’ derseniz, “Aksine her sabah uyandığımda Lotis ve Hermes hayatımda olduğu için evrene teşekkür ediyorum” diyor
***Antalya Hayvan Dostları Derneği Başkanı Jale Ünsal, bir ihbar üzerine gittiği işyeri bahçesinde, eski bir kamyon kasasının altında bağlı Suzy’i buldu. Havlayınca dayak, açlıktan da yanından geçen fareleri yiyen Suzy, şimdi Merve annesiyle mutlu bir hayat yaşıyor. Bolca şımartılıyor
Bazen hayvanların başına inanılmaz olaylar geliyor. İnsanlardan ve doğadan ağır darbeler yiyorlar. Hepsi şanslı olamıyor ama bazılarının karşısına melek gibi insanlar çıkıyor ve yaşamlarına adeta sihirli bir değnekle dokunuyor. Örneğin sahipsiz köpeklerin topluca öldürüldüğü günlerden Nilsu Güleç ile Hermes’in öyküsü gibi. Antalya Hayvan Dostları Derneği Başkanı Jale Ünsal, içler acısı bir halde bulduğu Suzy ve Merve Genç’in hikayesi gibi…
HERMES VE DİĞERLERİ
Yıl 2008. Emekli öğretmen Nilsu Güleç, aynı semtte yaşadığı bir grup arkadaşıyla birlikte kurduğu Konyaaltı Dostları Derneği başkanı olarak, bir yıldır çevredeki hayvanlara da sahip çıkıyor. Mayıs ayının ortalarında bir, iki derken çığ gibi telefonlar yağmaya başlıyor. Arayanlar, resmi plakalı araçlarla gece yarısı, sabaha karşı gelen elleri tüfekli adamlar köpeklere uyuşturucu iğne atıyor, toplayıp götürüyorlar diye feryat ediyor. O günleri acıyla hatırlıyor Güleç. Kuduz bahanesiyle valilik koordinatörlüğünde belediyelerin harekete geçtiklerini öğrenmişler. Sorduklarında, yetkililer “Karantina” diyormuş. Peki karantinaya alınan hayvanlar nerede? Yanıt yok! Onlar da belediyecilerin peşine düşmüş. Akşam olunca önce oturup yerli yabancı hayvan hakları savunucusu sivil toplum örgütlerine, basına bilgi notu gönderiyor, gece yarısı ise termoslarına kendilerini ayık tutacak çay ve kahveyi doldurup otomobillerle sokaklarda gezip köpekleri uyuşturmaya çalışanları kovalıyorlarmış. “Köşe kapmaca oynuyorduk resmen” diyor Nilsu Güleç.
MEZARLARI BULDULAR
Bir gün Türkiye Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Sevda Kıraç ile bir duyum almışlar. Kepez’de ormanlık alanda iş makineleri ile toprak kazılıyor, ölü köpekler gömülüyordu. İki başkan da bir iş makinesi kiralayıp jandarma eşliğinde bahse konu yeri kazdırıyor. Güleç, o gün gördüklerini hala unutamadığını söylüyor. Öldürülmüş binlerce köpek buluyorlar. Türkiye ve dünyadaki hayvan hakları savunucuları ayağa kalkıyor. Kuduz riskine rağmen izinsiz olarak mezarları açtıkları gerekçesiyle valilik ikisi hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Onlar da madem karantina vardı, niye yerleşim yerlerinin yakınında, halkı uyarmadan hayvan gömüyorsunuz deyip karşı suç duyurusunda bulunuyor. Yaklaşık bir yıl süren yargılamanın sonucunda, anlayışla gülümseyen hakim, takipsizlik kararı vermiş. Sahipsiz hayvanları korumaya çalıştıkları o günlerde Güleç’in bir gözü de bildiği, isimleriyle seslendiği çok yakın civardaki köpeklerin üzerindeymiş. Onlardan biri de henüz minicik bir yavruyken oturduğu sitenin bahçesine gelen, ancak oyun oynuyorum diye bahçeyi kazıp apartman görevlisini kızdırınca kapının önüne konulan Kurt-Kangal melezi Hermes. Gerisini şöyle anlatıyor:
KONUŞAN KÖPEK
“Suç ortağı dişi köpek Arap, civarımızda kaldı. Ama Hermes küstü. Diğer mahalleye, Altınkum’a gitti. Altınkum sakinleri ona (Konuşan Köpek) diyordu. Karnı acıkınca birtakım sesler çıkararak derdini anlatıp kendisine mama verilmesini sağlıyormuş. Gözlerini de çok iyi kullanır. Katliam sırasında bir gün arkadaşım Reyhan Ulukut aradı, (Belediyecilerin elinden zor kurtardım. Hemen gelip Hermes’i al) diye. Aldım ama eve götüremiyorum. Zaten belediyecilerden sakladığımız 8-9 sahipsiz köpek var benim evde. Önce Lara’da bahçeli bir eve gönderdik. İçime sinmedi, çaresizlikten gözyaşı döküyordum. Ertesi sabah haber geldi, Hermes de gece boyunca ağlamış. Geri getirdiler. Nasıl sevindim! Arapsuyu Mahallesi’nde yine bahçeli bir ev bulduk. Hermes ve kulübesini bu sefer oraya götürdük. Çok geçmedi, oradaki komşular da saatler boyunca ağladığını söyledi. Katliamdan korumak için sakladığım köpekleri sahiplendirmiştim ama sokaktan sahiplendiğim Golden Retriever melezi Lotis vardı evimde. İri cüsseli iki köpek ile nasıl yaşayacağımı bilmiyordum, ancak Hermes’i sokağa bırakamazdım artık. Veterinere götürdüm, traş ettirdim, kısırlaştırttım. Artık birlikte yaşıyoruz.”
EVRENE ŞÜKRAN
Kocaman iki köpeği, doyurmak, yıkamak, evi temiz tutmak, onları günde en az 3 kez gezdirmek… Hermes’i eve aldığına pişman olmuş mudur? Bir kez bile pişmanlık duymadığını söylüyor. “Aksine her sabah uyandığımda Lotis ve Hermes hayatımda olduğu için evrene teşekkür ediyorum. Şükranlarımı dile getiriyorum. Hayvanlar ve doğa insana insan olmayı öğretiyor. O nedenle de yeşili, maviyi, hayvanı hedef alan her eyleme karşıyım” diyor.
SUZY’NİN ÇİLESİ
Bugüne kadar yüzlerce hayvanın yaşamını kurtaran Antalya Hayvan Dostları Derneği Başkanı Jale Ünsal’ın bir o kadar da anısı var. Bazı anılar hiç aklından çıkmıyor. Örneğin Suzy’nin kurtuluşu…
Bir gün Varsak tarafındaki bir halı fabrikasının bahçesinde çok kötü durumda köpeklerin bulunduğu yolunda ihbar gelmiş. İhbarı yapan kişi, “En kötü durumda olan Golden Retriever. Hayvan açlıktan yanından geçen fareleri yakalayıp yiyor” demiş.
Dernekten iki arkadaşıyla birlikte verilen adrese gitmiş. Bir kamyon kasası altında zincirli bir Golden Retriever, biraz ötede yine zincirli bir Alman kurdu, ortada dolaşan uyuz bir küçük köpek ile bir de “Kendi köpeğimiz” dedikleri dört köpek görmüşler. Oradaki adam, hayvanların birileri tarafından oraya bırakıldığını söylemiş. Bağlı olan köpeklerin önünde su ve yiyecek yokmuş. Bir iki parça bayat ekmek görmüşler. Kamyon kasasının altındaki Golden Retriever yere yapmış haldeymiş. Jale Ünsal, hayvanların kimliklerini sormuş. Golden Retriever ile küçük köpeğin kimliklerinin olmadığını öğrenmişler. Uyuz olan küçük köpeği arkadaşları kucağına almış. Jale hanım da kamyon kasasının altındakinin zincirini sökmüş, götürecek.
YERİNDEN KALKAMADI
Ancak hayvan ayağa kalkmamış dirseklerinin üzerinde sürünerek ilerlemeye çalışmış. Hayvanın ne kadar süredir orada bağlı olduğunu sorduklarında, (1.5 yıldır) yanıtını almışlar. Hayvan yürümeyi unutmuş! Üzerinden keneler sarkıyormuş. Golden Retriever veteriner kliniğinde uzun süre tedavi görmüş. Kenelerinden, kenelerin neden olduğu hastalığından kurtulmuş. Yürüyemediği için çarpılan ön bacaklarını hareket ettirmeye başlamış. Adını Suzy koymuşlar. Her gün sevmeye, ilgilenmeye gitmelerine rağmen hayvan bir türlü mutsuzluğu yenemiyor, insanlara güvenemiyormuş. Durumu düzelince fotoğraflarını çekip sahiplendirmek için duyuru yapmaya başlamışlar. Bir gün Merve Genç aramış, Suzy’i istemiş. Suzy’i çok seveceğine ve iyi bakacağına Jale hanımı inandırmış. Suzy artık şapkasını, güneş gözlüklerini takıp Merve annesiyle tatile giden bir küçük hanım olmuş. Bol bol fotoğraf ve görüntüsünü yolluyorlarmış Jale hanıma. “Her seferinde gözlerim doluyor” diyor. Bazen insanlar kendisini çok eleştirdiğinde, destek vermediklerinde derneği kapatmayı düşünüyormuş. İşte o zamanlarda baktığı fotoğraflardan biri de Suzy’ninki oluyormuş. “Bir kendime geliyorum. Devam etmeliyim diyorum” diye anlatıyor.
BİRLİKTE ÇALIYORLAR
Merve Genç’e Suzy ile ilk tanıştıkları günü soruyorum. Sosyal paylaşım sitesinde gördüğü bir yavru köpeği sahiplenmeyi düşünüyormuş aslında. Ancak çalıştığı için yavru büyütmenin zor olduğunu da düşünüyormuş. Tam o sırada Suzy’den haberdar olmuş. Yürüyemediğini, insanlardan korktuğunu duyunca içi erimiş. Geçici olarak bakıldığı eve gidip görmüş, sahiplenmeye karar vermiş. Anlatıyor:
“Onu alacağım sabah saat 06.00’da geçici evine gittim. Ona bakan hanım ile ikisini arabaya aldım. Hanımı işyerine bıraktık. Suzy ile ben, benim işyerime geldik. O günden beri benimle ofise gelmediği bir gün bile olmadı.”
Suzy, psikolojik sorunlarından kurtulmaya başlamış. Önce Merve hanıma güvenmeyi, sonra da sosyalleşmeyi öğrenmiş. İlk günlerde yattığı yerden kalkmaktan korkan, geçmişte her havladığında dayak yediği için ses çıkarmayan bir köpekmiş. Merve Genç, 6 ay onu havlamaya özendirdiğini söylüyor. Suzy’nin şimdi bir tek sorunu var. O da sol patisinde kıkırdak ile kemik arasındaki sakatlık. Büyüme çağında sürekli yatar durumda kalmasından kaynaklanıyormuş.
Yorumlar
Kalan Karakter: