Salı Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu herkesin ‘Canan Anne’ olarak tanıdığı Antalya Yetim ve Muhtaç Çocuklara Yardım Vakfı (AYÇOV) Başkanı Canan Tungar, oldu. Tungar, Antalyalılar’ın dernek ve vakıf anlayışını anlattı.
GÖNÜLLÜLÜĞÜMÜN BAŞLANGICI
Canan Anne olma serüveniniz nereden başladı?1982’den beri gönüllü olarak çalışıyorum. Kadınların kendi aralarında eğlenmek için toplanmalarını severim ama benim tarzım değil. Günleri sevmem. Ayda yılda bir sohbet olsun diye giderim. O günün koşulları içinde huzur evi, biliyorsunuz Kenan Evren, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme’yi kurdu. Çocuk Esirgeme tamamen kapatıldı ve devletin bünyesinde devam etmeye başladı. O zaman huzu evinin ilk koruma derneğinin kurucularından oldum. 6 ay içinde de gelip. gidenlerin dikkatini çektim. Bahattin Güney bana ısrarlar çocukla ilgili bir dernek kur dedi. Gönüllüğüm böyle başladı.
YETİŞTİRDİĞİM ÇOCUKLAR HALA VAKIFTA
Vakfı nasıl kurdunuz?1988’de vakıf olduk. Yeni çıkan kanunla dernekler mülk edinemiyordu o nedenle vakfa dönüştük. 1992’de Sayın Hasan Subaşı belediye başkanımızdı. Projemizi götürdüm ve ondan yer istedim. Meltem Mahallesi yeni kuruluyordu. O zaman şehir planlamasında mahallelerde kreş alanı, park alanları yapılıyordu. Bana burayı tahsis etti. Zaten dikkat ederseniz Hasan Bey, o dönem bütün odalara, gönüllü kuruluşlara yardımcı oldu. Bugün belki yüzlerce yetiştirdiğim, üniversitesi biten, evlenen, hatta bazılarının çocuklarına bakıyorum. 3 yetiştirdiğim çocuk vakfın mütevellisi oldu.
TOPLANTIYA BEBEKLERİYLE GELİYORLAR
Tabi. Bir defa taşıdığı unvandan ziyade yüreğindeki sevgiye önem verdim. Her ikisi de bir arada bulduğum zaman da mütevelli yaptım. Vakıflar Genel Müdürlüğü de güzel takdirle karşıladı. Şimdi benim mütevellim olup, hatta yönetimimde olanlar çocukları minicikti. Onlar büyüdüler, üniversite bitirdiler. Çocukları oldu. Kızsa damatla beraber mütevelli alıyorum. Erkekse gelinlerle alıyorum. Toplantıya bebekleriyle geliyorlar. Bu babadan kıza veya oğula geçen bir gönüllülük mirası diye düşünüyorum. Çünkü herkes yüreğindeki güzelliği sergileyecek yeri bazen arasa da bulamıyor.
GÖNÜLLÜLÜK MİRASI
Benim mütevellilerim başkan olma niteliğine sahip. Çünkü bizler vakıf ruhu taşıyan insanlarız. Zaman zaman toplantılar yapıyorum. 2016’da 3 günlük bir seminer yapmayı çok istedim. Vakıfçılık nedir? Gönüllülük nedir? Bizde gönüllülük zaman öldürmek, bir yerlerde olmak, olduğunuz yerde popüler olmak duygusuyla oluyor. Mesela bana gelip sizinle çalışmak istiyorum, beni vakfınıza alın diyenleri dinliyorum. Çok saygın, bir insan ama sizin acaba vakıf, amaçlarınıza baksam demiyor. Ben bu amaçları neresinde olabilirim demiyor. Tüzüğü bilmiyor ama derneğe gidiyor. O zaman sen neye hizmet ediyorsun? Bunlar çok önemli şeyler. Buna çok dikkat ediyorum. 1988’de vakıf olduk. Milenyumda 5 bin vakıf içinde Türkiye birincisi olduk. Bu çok önemli. Osmanlı’nın 700. yılında aldım bu ödülü. Vakıflar çünkü Peygamber Efendimiz ’in 7 hurma ağacını bağışlayarak, kurduğu bir yardım kuruluşu. Ondan sonra dünyaya yayıldı.
HERKES KENDİ DERNEĞİNİ KURUYOR
Bu da olabilir. Bunu ben çok yaşadım ama bugünkü koşullarda çok büyük bir projesi olursa zaten kendisi kuruyor.
İLK KEZ VAKIFA HİBE YAPILDI
-Çok başarılısın. Siyasette de herkese eşit mesafedesiniz. Ama cazip bir siyasetçi görüntünüz var. Hiç siyaset düşünmediniz mi?
AKP’den meclis üyeliği geldi. CHP’den milletvekilliği geldi. Ama ben bu vakfı bir yere gelmek için kurmadım. Ömrümü vakfettiğim bu vakfın yaşamasını istiyorum. Bunu yürekten söylüyorum. Zaten bunun ispatı da ortada. Abartmıyorum, inanın. Ben örnek bir vakıf olacağım, yıllar boyu hizmet eden, kurumlaşmasını istedim. Evet kurumsallaştık. Artık günümüz koşulları içinde gönüllülük çok zor. Yemeklerle, gecelerle ya da bağış toplamakla amaçlarınıza hayata geçiremiyorsunuz. Bunu için Sayın Ertuğrul Dokuzoğlu Valim, benim bir projeme Dünya Bankası hibe verdi. İlk defa Dünya Bankası bir vakıfa hibe veriyor. Çok beğenildi. İki sene uzattılar. Burada bir çocuk bir çocuğa bakıyor projesi. Sayın Dokuzoğlu dedi ki, Sayın Tungar niye bunu yan kuruluş yapmıyorsun. Bir iktisadi işletme kur. Paralı bakılsın. Onun parasıyla da bir çocuğa bakılsın. Ve sevgili Süleyman Çevik, mali müşavirim, hem vergi mükellefi ol. Hem ülkenin bu tarafında da desteğimiz olsun. İktisadi işletmeyi Süleyman Bey’in gayretleriyle kurduk. Şimdi o kreşte eğitimli ve mutlu çocuklar yetiştiriyoruz.
TEŞVİK ÖNEMLİ
Siz çocuklardan hariç kadınlara yönelik çalışmalarda yapıyorsunuz. Güç Birliği’nin de başkanısınız, çalışmalarınızdan söz eder misiniz?Sayın Alaattin Yüksel Antalya Valisi olduğu zaman, hanımefendi Güç Birliği kurmak istiyorum dedi ve kuruldu. İlk 6 ay ben başkanı olmadım ama sayın valimizin ısrarı ile şimdi 14. sene bitiyor. Türkiye’de bir örneği yok. Biz aynı zamanda yasallaştık, platform olduk. Dernekler Masası’na bağlandık. Bunun içinde mesele Altıparmak şimdi Denizli’de biliyorsunuz. Geleyim Denizli’de kurayım dedim. O bana abla diyor. Çünkü anneler ‘bu kadar çalışmaz. Sen hala proje yapıyorsunuz, sen ablasın’ diyor. Dernek başkanlığı diye bir hastalık var. Bazı insanlar başkan olup bende bir bireyim, bir etiketim, kartvizitim var düşüncesiyle –tabi istisnalar kaideyi bozmaz- bu insanlar bu ben bilirim, ben yaparım dediği için bir araya gelemiyorlar. Ve bana bakanlar siz bunu nasıl başarıyorsunuz diye soruyorlar. Millet meclisinde bir konu olmuş. Siz birçok başkanı tek çatı altında topluyorsunuz. Bu insanlar oradan keyif alıyor. Mesela projeler yapıyorum ama Güç Birliği’ne mal ediyorum. Bu bir teşviktir, örnektir. Mühim olan benim gönüllülük hayatımda neyin yapıldığıdır. Kimin yaptığı değil.
İNSANLARIN VAKTİ YOK
Güç Birliği’nde ne tür çalışmalarınız neticelendi?Açıkça konuşmak gerekirse Güç Birliği’ndeki arkadaşlarda, bütün derneklerde kendi ölçülerinde bugünkü koşullar içinde öz veriyle çalıştıklarına yürekten inanıyorum. Zamanlarını herhangi bir yerde değil amaçlarına adamış güzel insanlar bunlar ama dünyanın ve Türkiye’nin içinde yaşadığı koşullar artık eskisi gibi değil. Artık insanları gönüllü alamıyorsun. Vakti yok. Bir İstanbul’da yaşayan insan karanlıkta çıkıyor. Gece 10’larda evine geliyor. Bunun içinde nasıl gönüllü bir kuruluşa destek olabilir? Mümkün değil. Ama şurası büyük bir gerçek, belki içinde olmuyor ama zaman zaman orada çalışanların ihtiyaçlarını karşılayan, yüreği sevgi dolu i insanlar yaşıyor.
BENİM UMUTLARIM VAR
Hayatınızda şu hayalimi gerçekleştirdim veya şu hayalimi gerçekleştirmedim dediğiniz bir şey var mı?Şimdi ilkokul düşünüyorum. İnşallah başarırım. Benim gibi düşünenlerle, yüreği güzel düşünenlerle başaracağım. Projemi ben ilk Antalya Rötaryanlarla paylaşmak istedim. Orada üyelerden Kepez Elektrik’in Genel Müdürü Ahmet Bey, ‘Projeniz için bir arsanız var mı?’ diye sordu. Yok dedim. ‘Peki, paranız var mı?’ diye sordu. Yok dedim. ‘Ama hanımefendi dedi çok güzel konuştunuz. Bize güzel bir öğle yemeğinde sohbet ettik’ dedi. O arada benim susmamdan dolayı sessizlik oldu. Derken bir saniye dedim. Benim umutlarım var dedim. Umut çok önemli bir şey. Bir de neyi yapacağının önceden alt yapısını yapacaksın. Bir ışık varsa, dikenler içinde yürüyorsunuz bu gibi işlerde. Ama gülün kokusunu alıyorsan devam edeceksin.
OKULLARI YENİLEDİK
Dernek kurmak için size danışanlara yardımcı oluyor musunuz?Fazlasıyla oluyorum. Hatta yaptıkları işlerde manevi olarak elimdeki bütün malzemeyi veriyorum. Şu anda benim en fazla çalışma alanım eğitim. Şimdi yeniden bir projeye girdim. Köylerdeki anasınıflarını bana çok güzel hazırlanmışlar bir dosya ile geldiler. Milli Eğitim Müdürü’nün bu projeme gösterdiği hassasiyetten dolayı çok teşekkür ederim. Ama nefis bir dosya. Okulları resimlemişler. Müdürün ihtiyaç listelerini koymuşlar. Olağan üstü bir çalışma. Sayısını hatırlamıyorum ama bunların içinde Topallı İlköğretimokulu var. Bir binayı yeniden hayata geçirdik. Yeni bina bahçe yapılmış, eski bina iptal edilmiş. Altta 2 odayı kreş yapmışlar ama doğru dürüst tuvaleti ok. Hiçbir şeyi yok. O bina A'dan Z’ye yenilendi. Şimdi ortaokul.
GÖNÜL ALIRSANIZ GÖNLÜNÜZ RAHAT OLUR
Saatim yok. Yorgunluk hissetmiyorum. Şunu çok samimi bir şekilde söylüyorum. Gönül alırsanız gönlünüz rahat oluyor. Ben mesela hava yağışlı biraz geç gideyim diyorum. Sonradan aklıma geliyor son bir dolmuş parasıyla benden bir şey istemeye gelen biri varsa diye. Gecekondu olayı bitti Kepez’de. Göçler doldu. Fakat çok önemli bir yaramız var Zeytinköy. Zeytinköy’e 20 yılımı verdim. Projenin sahibi benim. En son Sayın Altıparmak bütün herkesi topladı. Benim düşüncelerimi dinledi. Emniyeti, sağlığı, milli eğitimi bütün birimleri oraya gönderdi. Dönemin Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen’e dedi ki, imarı sokacaksınız. Buradaki eve giriyorsunuz. Adamlar diğer taraftan kaçıyorlar. Hepsi aynı işi yapıyor. Adamı içeri alıyorsun karısı satıyor. Karısını içeri alıyorsun adam satıyor. Burada çok büyük bir emeği olan Sayın Doktor Ali Yılmaz. Eski Emniyet Müdürü ve onun Şube Müdürü Akif Aktuğ emekli oldu şimdi. O çok büyük bir proje yapan ve bana çok destek verdi. Bir dernek kurdum. Onu 3 ay içinde oradakilere devrettim. Benim bütün projelerim belgelidir. Dosyalar halince, resimli projenin çalışma şekli yazılı.
HİZMET ANLAYIŞI DEĞİŞTİ
Hizmet anlayışları değişti. O yürekli insanlar artık yok. Yarını garantilemek için, nasıl ayakta kalırım, nasıl politikayla seçmen benim yanımda yer alır. Bunları düşünüyorlar. Ülke severlik şahsi menfaatlerin altına düştü. Ben bir gönüllü olarak bunu seziyorum. Benim düşlerimdeki başkan şöyle, seçilinceye kadar bir partinin ama seçildikten sonra halkın başkanı olmalı. Bunu da en iyi şekilde gördüğüm Sayın Menderes Türel. Bu başarısını da şuna bağlıyorum. O Antalya sevdalısı. Antalya çocuğu. Harika bir insan. Benim oğlumla yaşıt. Bir Kepez, bir Konyaaltı şimdi bunu yanında Muratpaşa’da şansımıza bütün belediye başkanları gerçekten bir şeyler yapma çabası içindeler. Ama tabi herkes kendi partisinin programını da uygulamak zorunda. Onların en doğal hakkı. Ben ne zamana Sayın Menderes Bey’den bir şey istesem kapılarını ve yüreğini açmıştır. Bir tek gitmediğim kapı Konyaaltı’dır. Çünkü bir bağlantı yok. Ama Kepez’e kim giderse gitsin herkes için açıktır. Bunlar bir gönüllü için en büyük hazine, güvence, en büyük huzur verici insanlar. Onun için hepsine yürekten teşekkür ediyorum. Hepsinde insan sevgisi var. Bir gönüllü bunu arar, projesine destek arar.
SİYASET KONUŞTURMAM
Sizce dernekler siyasi partilerin arka bahçesi konumunda mı?Bu derneğin yapısına bağlı. Ben mesela Güç Birliği’nde asla ve asla siyaset konuşturmam. Eğer eleştiriyorsan o zaman derneği bırak git partiye üye ol diyorum. Çünkü gönüllülük partiler üstüdür. Bunu bana birçok kereler, birçok yerde yüzüme karşı aleni konuşmuşlardır. Canan Anne parti üstü diye. Çünkü ben bir gönülüm. Gönül alırım ben. Bir partiyi savunacaksam gider o partide çalışırım zaten.
SADECE SEVGİ VERİYORUZ
Önce Bahattin Güney, Alaattin Yüksel çok yönlü bir devlet adamıydı. Ahmet Altıparmak olağanüstü bir devlet adamı ve projelere çok sıcak bakıp, takip eden bir insandı. Ertuğrul Dokuzoğlu, hiç geri çevirmezdi. Sizi rahatlatır en azından. O bile bir destektir. O günkü koşullar içinde bunlar çok doğaldı. Bugün öyle değil. Bugün devlet o kadar çok imkânlar sundu ki, şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Devlet hastanesinden, yoluna kadar her şeyi halka hizmet edecek şekilde yaptı. Bir gönüllünün yapacağı sadece sevgi. Sivil toplumla ilgili bizler parayla çalışan insanlar değiliz. Gönüllü olarak bir danışmanlık. Bu sadece bizimle ilgili için değil. turizm içinde önemli. Birçok önemli dünyaya ve insanlığa hizmet eden insanlar danışman olsun. Ama içinde yaşamayan, detaylara girmeyen insan bir şeyleri göremez. Çünkü bir şeyi ayakta tutan detaydır.
BİR GÖNÜLLÜNÜN GÜNLÜĞÜ
Tecrübelerinizi bir kitap haline getirmeyi düşünüyor musunuz?Evet düşünüyorum. Editörümü de buldum. Ama vakit olup bir derleyip, toparlamam lazım. ‘Bir gönüllünün günlüğü’ bir tanesi. Bir tanesi de ‘Benim umutlarım var.’
BAKIMLI KADIN DİYECEKLER
Bu kadar yoğun çalışmanın içinde kadınlığınızı unutmamışsınız. Ayağınızda topuklu ayakkabınız, makyajınız. Bunu nasıl başarıyorsunuz? Gençlere, kadınlara bir öneriniz var mı bu konu hakkında?Bana aleni de söylüyorlar. Bu yaşta bu topuklar, bu yaşta bu kadar bakım diye. Bazen hafta da 3 kere kuaföre gidiyorum. Ben kendimi çok seviyorum. Hiç kimse için değil. Aynaya baktığım zaman moralim yerine gelmeli. Birine gittiğim zaman da o insanın içini açmalıyım. Bu da bir hizmet diye düşünüyorum. Eğer kendinizi seviyorsanız kendinize layık olan her şeyi yine kendiniz buluyorsunuz. Ben böyle mutluyum. Belki ilerde yaptığım şeylerle anılacağım ama en önemlisi çok bakımlı bir kadın diyecekler.
Yorumlar
Kalan Karakter: