İşte bugün sıra değerli arkadaşımın kitabında: “Sahanda Yumurta”… Bir kitaba ancak böyle güzel ad konabilirdi… Postacı Yayınlarının geçtiğimiz yılın Mart ayında yayınladığı bu hikâye kitabını, adına bayıldığım için Eylül’de almıştım. Çünkü Can Kartoğlu, şu alt başlıkla kitabını tanıtıyordu: “12 Eylül’ün Kahramansız Hapishane Hikâyeleri”...
Okuma fırsatını yeni bulduğum kitapta on hikâye var, ama bir romanın bölümleri gibi sanki. Hikâyeleri yaşayan kişiler anlatıyor ve genç bir anne olan yazar, delikanlıların gözüyle de bakıyor olanlara. 12 Eylül darbesinin insanlara yaşattıklarını; abartmadan, ajite etmeden, ülkemizdeki günlük hayatın olağan ayrıntıları gibi yansıtıyor. Ve böyle bir sadeliğin içinizi acıtması daha da derin oluyor.
Hikâyelerin ilk okuyucusu olsa gerek; eski eşi karikatürcü Kemal Gökhan Gürses, yazdığı güzel önsözde: “bir ortak dostumuzun intiharı sonrası bir ağabeyimin dediği gibi ‘içinden kırılmış’ ve bu nedenle onarılamayan bir gençlik,” diyor… İşte değerli yazar arkadaşımın anlatılarının özü bu… “Sahanda Yumurta” çenemizi titreterek okunacak ve kitaplığımıza değer katacak bir kitap. Bakın daha ilk hikâyede, gözaltındaki genç “masum” nasıl vuruyor yüreğimizi: “Annem görüşte bile çay içmiyor. ‘Seni götürdüklerinden beri çay içmedim. Sen çıktığında karşılıklı içeceğiz. Çayına beş şeker atmana izin vereceğim,’ diyor…”
Bu memleket ne badireler atlattı… Badireler yaşamaya devam ediyor. Ve Can Kartoğlu’nun naif cümleleri de, satır araları dolu olarak akıp gidiyor... Ben de yazımın sonunu bu duygusal selden iki küçük dalgaya bırakıyorum.(Kitabın fotoğrafının yazarın dantel örtülü sehpasında çekildiğini belirtmek isterim.)
“… Bir yavru kedi koğuşun ortasında yattığım yere doğru geliyor… ‘Gel pisicik, gel Garip’ diyorum… Hem ağlıyorum, hem gülüyorum... Ne zaman memelerim sütle doluyor, sütü sağıp Garip’e veriyorum günde dört sefer. Deniz’in sütkardeşi yamacımdan ayrılmıyor…”
“… Kadınların sesini duyuyorum uykumun en derininde. Rüya mı yoksa? ‘Kahrolsun faşizm’ diyorlar. Rüya olmalı. ‘İdamlara hayır’ diyorlar. Gittikçe yükseliyor sesler. Hayır, rüya değil bu. Kadınlar koğuşundan geliyor sloganlar. Fırlıyorum ranzamdan. Bir tek ben mi? Bütün koğuş ayaklanıyor. Her uyanan kadınların sesine eklemliyor sesini… ‘İdamlara hayır’…”
Genel
21 Ocak 2015 - 07:39
Sahanda Yumurta
Kızlar annelerini, oğullar babalarını geçerler. Ben bunu hayatın altın kuralı olarak kabul ederim. Tersi oluyorsa, bir yanlış var demektir... Niçin söylüyorum şimdi bunu? Reklam sektöründen iş arkadaşım Can Kartoğlu’nun kitabından önce, sevgili kızı Can Gürses’in kitabını paylaşmamın hoş görülmesi için…
Genel
21 Ocak 2015 - 07:39