Yaşayan en ünlü romancılardan Amerikalı Dan Brown’ın; 12 ülkede aynı anda yayınlanan ‘Cehennem’ romanını anmak istiyorum. İlk romanlarının kahramanı Simgebilim uzmanı Robert Langdon, bu serüvende de okuru sürüklüyor.
Ben de bazı değerli köşe yazarlarımızın romanı okuduktan sonra yaptıkları değerlendirme ile aynı düşüncedeyim: Dan Brown öyle bir formülle yazıyor ki, her sayfayı hızla çevirmeden yapamıyorsunuz. Merak, satırdan satıra atlıyor. Bazı okurlar önceki romanlarının tekrarı gibi bulduklarını söylediler. Bilgili bazı ‘çok-okur’lar da, bu romanın konusunun intihal (aşırma) olduğunu dile getirdiler. Her ne ise... Benim dikkatinizi çekmek istediğim ayrıntı farklı. Ve bu ayrıntıyı köşeme taşımama, yeniden hortlayan ‘Ebola virüsü’ sebep oldu...
Bir başka usta yazardan alıntı yapmadan bu farkı anlatamam... Hürriyet Gazetesi’nin Amerika Temsilcisi olduğu yıllardan beri zevkle okuduğum Serdar Turgut; 16 Haziran 2014 Pazartesi günü, Habertürk gazetesinde ‘Dehşet Senaryosu Olabilir mi?’ başlıklı birkonu yazdı. ‘Vice Media’ haberi olarak köşesine taşıdığı haber-yorumda şunları söylüyordu:
“1918 yılında dünya nüfusunun yüzde 3 ile 5’i arasının ölümüne neden olan ‘Spanish Flue’ virüsü, Amerika’da University of Wisconsin Madison’daki araştırmacılar tarafından yeniden üretilmiş... Baştan şunu anlamıyorum. Böyle bir virüsü, bir aşamada kullanmak ve dünyaya salmak niyetin yoksa üretmenin manası ne? Virüsü laboratuar koşullarında üreten bilim insanları, ‘her şeyin kontrol altında tutulduğunu, güvenlik tedbirlerinin tam olduğunu ve bir dışarı sızma ihtimalinin olmadığını’ söylüyorlar. Ancak böylesine tehlikeli ve ölümcül bir virüsün üretilmesi ve stoklanması, tabii ki yoğun bir etik tartışma başlattı…”
Dan Brown, ‘Cehennem’ romanının temel serüvenini bu dehşet senaryosu üzerine kurmuş. Okuyanlar hatırlayacaktır (okumayanların merakını bozmamak için üstü kapalı yazıyorum); Dünya nüfusunun tehlikeli artışı yüzünden insan neslinin tükeneceğini düşünen, bu yüzden ölümcül bir virüs yaratan genetik uzmanı Bertrand Zobrist; bir “Biyo-Terörist” aslında. İşte Robert Langdon, Onunla mücadele ediyor.
(Serdar Turgut ustayı anmışken, onun çağımızın ‘yazarlık-gazetecilik-medya’ konularındaki görüşlerine değinmekte yarar görüyorum... Adı ‘Tweeter’ olan yeni ve çok etkili mecrada, sadece 140 karakterle derdini anlatmaya alışmış bir kuşağa, artık uzun yazılar okutmanın imkânı kalmamıştır. Ben dâhil herkes, açtığımız internet sayfasını aşağıya kaydırmaktan vazgeçiyoruz. Bu nedenle benim de bu köşede 350 sözcüğü aşmayan yazılar paylaştığımı, değerli okurlarıma bildirmek isterim...)
Yorumlar
Kalan Karakter: