Rusya ile ilişkilerin düzelmesi ve Ramazan Bayramı sayesinde semt pazarlarındaki esnaf işlerin hareketlenmesi için gün sayıyordu. Güzeloba Kapalı Semt Pazarı’ndaki esnafın işleri umdukları gibi olmadı. Birçok kişinin 9 günlük tatilini başka yerlerde geçirme tercihi yüzünden pazarlar da zorunlu tatile girdi.
İLERLEME YOK
20 senedir semt pazarlarında pazarcılık yapan Zeynel Abidin Tokay, bu zamana kadar yaşadığı en büyük krizin bu sene olduğunu belirtti. Tokay, “20 senelik pazarcılık hayatım da böyle rezalet, böyle işsizlik görmedim. Özellikle bu sene çok çok kötü. Bu Rusya uçağı düştükten sonra durum böyle oldu. Uçak resmen Antalya’yı vurdu. Şu an meclisteki yönetimle olmaz. Yönetim değişse de baştaki değişmiyor. Yüz tane başbakan gelse iş cumhurbaşkanında. İşlerde gerileme var, ilerleme yok. Şu karpuzu bu sene 1 liraya satamıyoruz. Antalya’da çark turizmden döndüğü için iş hiçbir yerde yok” şeklinde konuşarak içinde bulunduğu durumu özetledi.
PİYASAYI ANLAYAMIYORUM
10 yaşından beri pazarlarda pazarcılık yapan Selma Taşcan, “12 yıldır, 6 abimle pazarcılık yapıyorum, pazarlardaki düzeni ne onlar anlayabildi ne de ben” şeklinde konuştu. Taşcan, “Soğanların fiyatı bu sene çok yükseldi. Çünkü depo yapıp saklıyorlar. İhracat diye ürün dışarı çıktı diyorlar ama öyle bir şey yok. Dışarı vermiyoruz zaten ürünleri, zengin iş adamları depolarında saklatıyor bunları. İstedikleri zaman çıkarıyorlar ürünü. Piyasayı yönlendiriyorlar yani. Bizde zarar görüyoruz bu durumdan insanlarda zarar görüyor” dedi
ÜRÜNLER DEPOLARDA SAKLANIYOR
Bu sene her şeyin çok pahalı, özellikle de meyvelerin çok pahalı olduğunu belirten Taşcan, “ Erik mesela 6-7 lira. Geçen sene ihracat vardı, yine aynı paraydı. Bu sene ihracat yok yine aynı para. Geçen yıl soğan 1 liraydı bu sene 3 liraya yedik. Ama ürünleri saklıyorlar. Mesela ben hale gidiyorum 20 çuval patates istiyorum ama yok diye 10 çuval veriyorlar. Ama var ürün. Bizim çok fazla ürün alıp depolama şansımız yok. Kazancımızı elde edemiyoruz ki. Biz depolayıp, stok yapsak bir bakıyoruz fiyat düşüyor zarar ediyoruz” şeklinde konuştu.
ZAMAN ALACAK
Şu an da işlerin olmadığını ve piyasaların çok durgun olduğunu belirten Ali Çayır, “Bozulmuş bir ilişki düzelir ama zaman alır bu da. Bizde üreteceğiz ama satamayacağız. Gidebildiği yere kadar böyle gidecek. Gitmediğinde de üretmeyi bırakırız yapacak bir şey yok. Zaten turizm ve tarım geriliyor. İlerleme gibi bir durum yok. Her taraf binalara teslim olduğu için çiftçilik kayboluyor. Millet yukarlara çıkıyor tarım yapmak için ama orada da su yok, hava şartları kötü. Herkes aynı şikayette bulunuyor zaten. Piyasalar malum, düzelir diye bekliyoruz ama beklemekle de bir şey düzelmiyor” dedi.
ÜRETTİĞİMİZ HALDE KAZANAMIYORUZ
Önceden köylü pazarlarına çıkan ama 2 yıldır tezgah açtığını belirten Nurcan Aydın, “ Kendim üretiyorum sattığım malları da. Şu an da işler kötü. Kendimiz ürettiğimiz halde kazanamıyoruz. 13 dönüm yer ekiyoruz ama hala bir kazancımız yok. Çiftçi olarak ayrı sorunlarımızda var. İlaçlar çok pahalı. Sulaması var, elektrik parası var. Elektrik iki aydır 300-400 lira geliyor. Sürekli sulamak zorundayız sonuçta. Elektrik parası, mazot parası var bir de. 25 bin mısır elimizde kaldı. Sebzeciyim ama mısırı toptan satamadığım için kendim satmak zorundayım. O da elimde kaldı” dedi.
PAZARLAR PİS BIRAKILIYOR
Aydın, “Şimdi mesela eşim eve gitti. Tarlayı sulayacak, ilaç atacak. 2 haftadır rüzgardan ilaçlama yapamıyoruz. İlaçlama olmayınca bu ürünlerde sıkıntı oluyor. Bibere, patlıcana ilaç atmayınca kötü oluyor. Ben pazarda kendi malı satıyorum yine idare ediyorum ama dışarıdan alanlar hiç kar edemez. Pazarlarda da pek bir şikayetim yok. Vergiler hakkında da bir şey diyemem. Adam burayı yaptıysa ilgilenecek. Akşamları burayı çok pis bırakıyorlar. E temizlik işçileri temizliyor burayı onlara da para gitmesi lazım” diyerek kendi düşüncelerini belitti.
DENETİM SIFIR
Mustafa Kartal da özellikle turistlerin gelmemesinden ve denetimlerden şikayet ederek, “ Fiyatların düşmesi ve turistlerin gelmeyişi bizi çok etkiledi. Vatandaşında parası da olmadığı için de doğru düzgün satış olmuyor. Pazarlarda denetim yok. Biz aldığımız, sattığımız ürünün vergisini veriyoruz. 100 kişiye denetim yapılıyorsa 150 kişiye yapılmıyor. Bir kişi kayıtlıysa 5 kişi kayıtlı değil. Göz yumuyorlar buna. Ben zamanında yer alamadım, şu an kira ödüyorum. Ben şu ürünün 1 liraya satıyorsam diğeri 50 kuruşa satıyor. Bunun belli bir alış fiyatı var. Adamın vergisi yok, tezgah parası yok, gideri yok. Öyle olunca biz onun yanında eziliyoruz” dedi.
İKİ YILDIR BAĞKUR’U ÖDEYEMİYORUM.
Her yere ödeme yaptığını anlatan Kartal, “Biz odaya, belediyeye, maliyeye, muhasebeciye her yere para veriyoruz. Yetişemiyoruz bunlara para ödemeye. Ama çoğu kişi bunları vermiyor. Ben hem üreticiyim hem pazarcılık yapıyorum gittikçe kötüye gidiyor durum. Gider çok fazla. Biz bir de para kazanamadığımız gibi deftere geçtik. Basit usul vergiyi istiyoruz biz. Senede bir kere ödeme yapıyorduk, rahattık. Ödemelere yetişemiyoruz. Borçları ödemek için kredi çekiyoruz, bir tarafa borcu kapatıp bir tarafa borçlanıyoruz. BAĞ-KUR’u bile ödeyemiyoruz. O da çok fazla. 2 senedir falan ben ödeyemiyorum. Hangi birine yetişeyim. Odamız çalışma yapıyormuş herhalde bu vergilendirme için ama umarım olur” dedi.
KUTU:
DOMATES: 2
FASÜLYE: 2.5
MARUL: 1
PATATES: 1
KAYISI: 2
Yorumlar
Kalan Karakter: